Nahl suresinin 90. ayeti Adaleti ve hatta onun da Ötesi olan ihsanı (daha fazla iyilikte bulunmayı) yakınları en yakından en uzağa; hısımlarımızdan, hemşerilerimize, oradan vatandaşlarımıza Oradan da tüm insanlık alemi olan tüm dünya insanına, hısımımızdan hasmımıza herkese adaletli ve hatta ihsanlı davranmayı Allah emrediyor! Ayetin tüm mealini bir sunalım isterseniz:
“ Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı Cömert olmayı emreder; hayasızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.”
**
Ayet Çok kapsamlı ve toplumsal düzeni hizaya sokma da temel unsurları Allah'ın emri olarak içerdiği için her hafta cuma hutbesinin sonunda okunarak mü'minlerin kulağına küpe olmasını amaçlıyor.
**
Adalet; hakkı olana hakkını vermektir. Adalet hak sahibinin hakkını teslim etmek, haklıyı haksızdan ayırmak, hak neyse onu savunmak ve desteklemektir. Yani Adalet eşittir hak, hak eşittir adalettir. Hak ise Allah'ın bir adıdır. Biz birisine “bu haklıdır” dediğimiz zaman bu “mutlak doğru olan = Allah’ındır” diyoruz. O zaman eğer kişi gayrimüslim dahi olsa bir konuda haklı ise biz Onun tarafını tutmak veya onun hakkını korumak zorundayız. Bununla ilgili İslam tarihinde epeyce örnekler var. Hz Ömer döneminde, Fatih Sultan döneminde...
**
Bizim Müslüman kardeşlerimizle aramızda bağlarımız çok. İman bağımız var, ibadet bağımız var, sosyal hayat bağımız var, var da var. Ayrıca adalet bağımızda var. Ancak gayrimüslimlerle bir memlekette beraber yaşamak durumunda kalırsak aramızdaki en önemli bağ ADALET bağıdır. Onlar bizim ülkemizde olurlarsa bizim adaletimize, biz onların ülkesinde olursak (özellikle yurt dışındaki işçilerimiz) onların Adaletine sığınırız.
**
Çünkü başka inanç ve amel bağımız zaten yok. Onların buradaki mülkleri, bizim oradaki mülklerimiz adalete bağlı olup; “Adalet Mülkün Temelidir.” Prensibine tabidirler. Peki, biz; “onlar zaten şöyledir, böyledir” diye haksızlık yaparsak, Allah'ın emrine karşı gelmiş oluruz. Hakkı çiğnemiş oluruz.
**
Hele hele 3-5 soysuzun ağzı ile asla adaletten ayrılmamalıyız. Çünkü bu vebaldir, bu dünyanın bir de öbür tarafı var. Her şey dünya değildir. Adaleti sonuna kadar, en son noktaya kadar savunmak zorundayız. Ama bir yerden sonra eğer hakikaten gücümüz yetmiyorsa bulunduğumuz mevkiden istifa edip, ayrılmayı da bilmeliyiz.
Bakan Abdülhamit Gül Bence fazla bile dayandı. Her gün her olayda müdahale haddi olan olmayan herkes her davaya müdahil oluyor. Tamam da davul onun sırtında, tokmak başkasında. Sonunda hesap verecek olan davul sırtında olan, bakan olan. Hesap vermek ne demek, kime hesap verecek? Topluma, ailesine, çocuklarına, torunlarına, tarihe, vicdanına ve Allah’a hesap verecek gerçekten çok ağır bir yük. Hz Ömer hala övülerek hatırlanıyor; anıldıkça kendisine sevap gidiyor. Haccac’ta anılıyor, her anılışta ona da bir miktar ceza-azap gidiyor.
**
Bu dünya kimseye kalmıyor, işte geldik gidiyoruz. İyi yaptın sayın bakan, içeriden BAKAN olacağına dışarıdan bakan ol. Bak bakalım neler oluyor? Bizim gözümüzle bak, adalet alanların gözüyle...