Soykırıma Müslüman Kimliğiyle Hizmet

Süleyman Küçük

Filistin’den, Gazze’den ve Batı Şeria’dan sonra, Lübnan’da siyonist işgalci yapılanmanın sürdürdüğü soykırım savaşı devam ederken, bizim büyük stratejistlerimizin uyanmalarıyla, savaşın ateşinin tüm bölgeyi yakacağını dünya âlem duymuş oldu.

7 Ekim 2023 den bu yana, geçen 1 yılı aşkın sürede yaşanan soykırım ve barbarlığın destekçilerine tek bir söz etmeden, işgale ve soykırıma direnen örgütlere “Şia” diyerek saldırmanın karşılığı, politik arenada siyonizmin dalkavukluğundan başka bir şey değildir.

7 Ekim Aksa Tufanı eyleminden sonra “Şia” karşıtı bir dil kullanan ve kendilerine Şia karşıtı ve İslamcı gibi sıfatlar yakıştırılan, ama aynı zamanda siyasi ve ekonomik tercihleriyle, emperyalist/siyonist güçlerin Gazze’de yürüttükleri soykırım savaşına destek veren, bir Müslüman türü ortaya çıkmış oldu.

Cennetin yolu İran’dan geçse, başka yol ararım” diyecek kadar aşağılaşan bu güruha, bir kere daha, “yuh” demek gerekiyor.

Hâlbuki Irak’ın işgali için havaalanlarımızın emperyalistlere açılması amacıyla, 2003 Mart tezkeresinin TBMM de görüşülmesinde, olayların bu aşamaya geleceği ve nihai hedefin Türkiye olduğu konusunda kulakları çekilmişti.

Aslında bu tavır ilk değildi.

Bu yeni Müslüman türü, HAMAS’dan önce sahada olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nden beri, Filistin’de siyonist işgale karşı olan direnişi karalama kampanyası başlatmıştı.

Şimdi de Aksa Tufanı eylemini başlatmasını gerekçe göstererek, Filistin halkının işgale karşı direnişi olan Hizbullah ve Kassam Tugayları hareketini karalama kampanyası yapmaktadır.

Şimdilerde sosyal medya imkânı ile söylediklerini, artık yazı ile de ifade etmenin kolaylığıyla şirretliklerini yapmaya devam ediyorlar.

Küresel emperyalist egemenlerin desteğini arkasında hisseden siyonist işgalci yapılanmanın insani, ahlaki ve vicdani açılardan hiçbir sınır tanımadan, tarihin tanık olduğu en vahşi ve kullandığı silahlar bakımından bir ilk olan kitlesel soykırıma, bilerek veya bilmeyerek destek verdiklerini bile düşünemez bir haldedirler.

Çünkü 76 yıldan beridir vatanları işgal edilmiş, siyonist ırkçılığa maruz bırakılmış, sürgün edilmiş ve aile fertlerinin neredeyse yarıdan fazlası şehid edilmiş Filistinli Müslümanları ayırt bile etmeden, “onlar Şii’dir” diyerek direnişi karalamak, siyonist işgale dolaylı yoldan destek olmakla eşdeğerdir.

Yıllar önce Erbakan Hoca(rha) bunlar için “Ben mi? Ben hiç siyonizme hizmet eder miyim? Şarkısını söylettirerek, kendi ordusunda işbirlikçilere askeri talim yaptırır.” diye boşuna söylememiştir.

İşgalci, soykırımcı siyonist/faşist bir rejimin dayattığı kitlesel soykırım savaşına, dolaylı ya da doğrudan destek verenler içinde oldukları utanç durumu yetmezmiş gibi, mezhepçilikle süslenmiş ahlaksızlıklarını bir adım daha ileri taşıyarak, Müslümanlara akıl verme hadsizliğinde bulunuyorlar.

Ülke içinde kadın, çocuk ve hayvan hakları konusunda hassas olan bu kerameti kendinden menkul akıl danelerin, siyonist güçlerin Gazze’deki kitlesel katliamlarıyla, 44 binden fazla kadın ve çocuk ile belki de onlardan daha fazla sayıdaki evcil hayvanların yok edilmesiyle, hiç ilgilenmedikleri görülmektedir.

Siyasi açıdan tam bir ucubelik olmasına rağmen, kendilerini BOP nedeniyle yapılan zulümlerden müstağni görmeleri ise, sözün bittiği nokta olarak görülebilir.

Yahya Sinvar’ın şehadetinden sonra atılan tweet ise bir kere daha hedefi nihai göstermiştir.


FARKINDA MIYIZ?

Lübnan ve Filistin halklarıyla dayanışmada olmak gerek” diyerek milletin gazını almaya yönelik protesto eylemlerine katılmaktan da geri durmayan, bu liberalleşmeye yüz tutan muhafazakâr kafa hiçbir zaman, zulüm kim tarafından ve kime karşı yapılırsa yapılsın karşı çıkmak gibi erdemli bir tavrı gösteremiyor.

Hâlbuki kendi aralarındaki sohbetlerinde Hz. Rasulullah’ın(sav) Mekke’de Nübüvvetten önce katıldığı ve Nübüvvet sonrasında ise yine tekrar oluşturulsa, yine katılmaktan çekinmeyeceğini ifade ettiği, “Hılf El Fudul” hareketini anlatmaktan çekinmezler.

Hizbullah ve Hamas’ın, 20. yüzyılın en gerici ve en vahşi emperyalist işgal gücü arasındaki varlık veya yokluk savaşını, Şii İran’ın vekâlet savaşıdır diye yaftalayan bu Muhafazakâr kafa, 1946 dan bu yana devam eden mücadeleye iftira ettiklerinin farkında bile değildirler.



Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.