Son zamanlarda herkesin malumu sosyal medya denen bir "şey" var. Bu "şey" kelimesini mecburen kullandım. Çünkü onu kullanmasam bunun karşılığı olarak belki 5-10 tane kelimeyi kullanmak zorunda kalacağım.
Bu kelimeler artık "nimet" mi, "bela" mı, "musibet" mi, "tuzak" mı, "afet..." mi olurdu bilmem.
Yok efendim gece 12'de Fetih Suresi okunacakmış,
Bu mesaj mutlaka sağa sola gönderilecekmiş,
Okuma adedi, mesaj adedi şu kadar olacakmış, daha aşağısı kurtarmazmış,
Okumayan, göndermeyen şöyle olacakmış,
Türkiye'de ajanlar cirit atıyor, ortalık zaten karışık, daha da karışacakmış,
Sayın Cumhurbaşkanımız 10 gündür uyumuyormuş, biz nasıl uyurmuşuz?
Daha neler neler...
Tabii ki bir kalemde hepsini çizip atmak doğru olmayabilir. İçlerinde belki iyi niyetle, safiyane yazılanlar da vardır ama çok saflık ta bazen insanı başka manalarda "saflığa" doğru götürüyor.
Peki ne yapacağız?
Haber kelimesi Arapça'da "Nebe" diye ifade edilir. Kur'an-ı Kerim'de de "Nebe" isminde bir sure vardır.
Ayrıca bizim Amentü ile iman ettiğimiz Peygamberlere de biliyorsunuz "Nebi" diyoruz. Bu da "Haber getiren, haber veren" demek. Yani haberci, muhabir peygamber mesleği yapıyor demektir.
Hani basın aleminde yaygın bir söz vardır: "Haber kutsal, yorum hürdür" denir. Belki kullananların çoğu farkında değil ama bu haberin kutsallığı işin başının vahye dayandığı ile ilgilidir.
Peygamber (Nebi) Allah'tan aldığı haberi (Nebe) kullara aktardığı için haber kutsaldır.
Ama günümüze gelince her şeyin cılkı çıktığı gibi haberlerin de cılkı çıkmış ve eline akıllı telefonu alan başlıyor haber vermeye. Ondan sonra çık işin içinden çıkabilirsen.
Yukarda "peki ne yapacağız" dedik ya işte o sorunun cevabı:
Gerçekten kutsal olan 2 haber:
1) Allahu Teala buyuruyor ki:
"İyice bilmediğin şeyin arkasına düşme. Çünkü kulak, göz, kalp... hepsi bundan mutlaka sorguya çekilecektir." (İsra Suresi : 36)
2) Allah'ın Rasülü (SAV) Efendimiz de şöyle buyuruyor:
"Kişiye günah olarak, yalan olarak her duyduğunu söylemesi yeter" (Sahih-i Müslim, Ebu Hureyre (RA)'den.)