İnsanlar dünyada var oldukları günden bu yana, hep yarın ne olacak düşüncesi ve önümüzdeki günlerde neler ile karşılaşacağız acaba endişesi içinde yaşadılar.
İnsanların bu özelliklerinden faydalanmak isteyen bazı akıllı geçinenler, bu durumdan faydalanmak istediler ve onlara hayaller satarak, mal mülk elde etme yolunu seçtiler.
Geçmişte bu insanlara sihirbazdan falcıya, müneccimden kâhine, feraset sahibinden önsezi yeteneğine kadar pek çok isim verilmişti.
Şimdilerde ise “Fütüristler” deniyor.
Türkçeye geleceğin senaryosunu yazıp, insanları ve devletleri senaryoya uygun planlayıp, planlara uygun zemin hazırlayanlar olarak çevrilebilir.
Fütüristlerin gelecek ile ilgili anlattıkları artık tahmin falan değil, düpedüz geleceği planlamak ve insanları bu planlanan geleceğe hazırlamak olmuştur.
Var olan, yaşadığımız ve muhtemelen yakın bir gelecekte tüm dünyanın yaşayacağı her şey, birileri tarafından kurgulanıyor ve bize bunu normalmiş gibi gösteriyorlar.
Tabir caiz ise, dün babalarımızın zamanında hayalmiş gibi anlatılanları bizler bu gün yaşıyoruz, bugün bize hayal gibi gösterilenler ise, evlatlarımızın yaşayacağı gerçeklerin sadece birer beta sürümüdür.
Bizden önceki dönemlerde planlanan sistemlerin, bu gün uygulamada ortaya çıkan eksik ve var olan açıkları giderildikten sonra uygulamaya geçiliyor.
Bize gelecek diye anlatılanlardaki eksiklik ve yükseklikler, farklı ülkelerde uygulamaları görülüp giderildikten sonra, dünyanın kalan bölgelerindeki insanlar bu sistemleri kullanacak ve bizim şu anki tecrübelerimizin çok daha fazlasını gerçek olarak yaşayacaklar.
Şu ana kadar karamsar ve kötü bir tablo çizmiş gibi olduk, ama gerçek bu.
Meşhur tabirle “Gelecek mutlaka gelecek” ve yaşayanlar, gelecekte olacakları görecekler.
Bu gün hayal gibi görünen hususlar, yarın öbür gün devletlerin belirlediği kurallar olarak uygulamaya alınacak ve kurallara uyanlar ödüllendirilecek, kurallara uymayanlar ise cezalandırılacak hatta teşhir edilecektir.
Örnek mi istiyorsunuz?
Siyasi sistemi görünüşte komünizm olmasına karşın, uygulamada kapitalist batı ülkelerinin açık laboratuvarı olan Çin, uzun bir süredir vatandaşlarının davranışlarını, “sosyal güven” başlığı altında kategorize ederek, büyük bir puanlama sistemi kurmuş durumdadır.
Sistem, şahısların harcama alışkanları, sosyal medya kullanımı, arkadaş çevresi gibi son derece kapsamlı unsurların dâhil olduğu bir algoritmayı kullanarak, topladıkları puanlara göre ödül veya kısıtlama şeklinde cezalar veriyor.
Basitçe anlatmak gerekirse; Sistem bireylerin puanlarını belirlerken devletin kara listeleri yanında bankalar ve diğer ulusal ya da uluslararası kuruluşların kara listelerini de kullanarak, kara listeye girenlere seyahat ve sağlık hakları dâhil pek çok kısıtlamalar getirilebilmektedir.
Yapay zekâ ile bütünleşmiş yüz tanıma sistemine sahip milyonlarca kamera her anınızı gözetleyecek, trafikteki davranışlarınız başta olmak üzere açık ya da kapalı alanlardaki her hareketinize anlık bir şekilde artı veya eksi sosyal hayat puanları verilecek, bu puanlar sayesinde vatandaşlar ya iyi vatandaş, ya da kötü vatandaş olarak sınıflandırılmış olacaktır.
Yaşayanlar bu yüzyılın sonuna kadar, adı demokratik olan pek çok ülkenin vatandaşlarının, bu tarz bir puanlamaya tabi tutulduğunu görecektir.
Yıllardır bilimkurgu adı altında yapılan filmler, bunun için mi yapılmıştı diye düşünmenin tam zamanıdır.
FARKINDA MIYIZ?
İlk zamanlarda yalan gibi gelse de, bu günlerde yüz tanımaya dönük olarak üretilen yapay zekâ destekli kameraların en önemli özelliği, psikolojik analizler de yapabiliyor olmasıdır.
Yapay zekâ destekli kameralar görüş alanında bulunan yüzlerce kişiyi tanımlayacak ve aynı zamanda sakin mi sinirli mi olduğunu analiz edecek, yüzündeki mutluluk veya mutsuzluk oranını, saç rengine, cinsiyetine, adına soyadına, hatta ırkına kadar anında tespit edebilecektir.
Sistem sadece izlemeyecek, insanların ilişki kurdukları diğer kişileri de belirleyecek, yüz tanıma sistemine sahip kameralar yüzünü gördüğü kişileri olduğu kadar, çok uzakta da olsa arkası dönük olan kişileri de tanımlayıp, belirlenen süreler boyunca ilgili kişileri toplu takipte kalabilecektir.
Bu amaçla dünyanın her ülkesinde ciddi yatırımlar yaptılar ve şimdiye kadar 49 ülkeye girmeyi başardılar.
Türkiye de açık Pazar gördükleri ve girmeye çalıştıkları ülkelerden birisidir.
Ve işin garibi devletlerin yanında Facebook da, Whatsapp üzerinden böyle bir sistem kurmaya çalışıyor.
TEHLIKENIN FARKINDA MISINIZ?