Enerji Bakanı Sayın Berat Albayrak, Başbakan Sayın Davutoğlu’nun Başbakanlık görevinden ayrılmasını sisteme yükleyerek şöyle dedi: “Rejimde değil, sistemde sorun vardır.” Sayın Başbakan da ayrılış nedenini kendi tercihinin olmadığını bir zaruretin gereği olduğunu söyledi.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Sayın Başbakan’ın konuşmalarından anlıyoruz ki, Başbakan, Başkanlık sistemine geçişe ayak uyduramamış ve emanetçi olmak yerine üzerine düşen görevi bu sistem içerisinde yürütmeğe çalışmış. Mevcut sistemde Başkanlık sistemine yapısı gereği geçiş vermediği için Sayın Başbakan görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır.
22 Mayıs AK Parti Olağanüstü Genel Kongrede Genel Başkan kim seçilecekse o kimse, Sayın Cumhurbaşkanı ile omuz omuza verip Başkanlık sistemine geçileceği anlaşılmaktadır.
Biz, Başkanlık sistemine karşı değiliz. İşin başından beri başkanlık sistemini savunuyoruz. Seçtiğimiz başkanın icraatını beğenmezsek beş yıl sonra değiştiririz. Parlamenter sistemin yürümediği ortadadır. Koalisyonlarla bu ülke idare edilememiştir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında sürekli sürtüşmeler olmuştur. Mesela 10. Cumhurbaşkanı Ahmed Necdet Sezer, Anayasayı Ecevit’in yüzüne fırlatması sonucu ekonomi alabora oldu. Misalleri çoğaltabiliriz. İki başlıklı sistem yürümemektedir. Diğer erklerin durumu malumunuzdur.
Bu girişten sonra benim üzerinde durmak istediğim husus söz konusu Sayın Albayrak’ın sözüdür. Sorun sadece sistemde değil, rejimde de vardır. Çünkü rejimin temeli ulusalcılık esası üzerine oturtulmuş, laiklikle de tezyin edilerek, Cumhuriyet’in yetiştireceği insan profili çizilmiştir. Sıkıntı başta bu anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Devletin şekli Cumhuriyet’ten kaynaklanmamaktadır. Biz de Cumhuriyet idaresinden yanayız. Dört halife de seçimle iş başına gelmiştir.
Cumhuriyetin nitelikleri önemlidir. 1982 Anayasa’sının II. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri şöyle açıklanmıştır:
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Bu nitelikler değişmedikçe, Başkanlık sistemine geçilse bile sorunlar devam edecektir. Bu sebeple anayasanın ikinci maddesi de değiştirilmeli ve Cumhuriyetin nitelikleri bu milletin bin küsur yıllık mazisi dikkate alınarak yazılmalı.
Bu aziz milleti, materyalist ulusalcılık fikriyle benliğinden, kimliğinden uzaklaştırmak suretiyle bir yere varılamaz. İşte rejim tıkandı, yürümüyor. Bu rejim artık miadını doldurmuştur. Bu rejimin bekçiliğini yapmak kimseye bir fayda vermez.
Sonuç olarak diyoruz ki, sorun sadece sistemde değil rejimde de vardır. Sistemle birlikte rejim de değişmelidir, aksi halde sorunlar devam edecektir. Hoşça kalın.