Mübarek Ramazan Ayının son on günleri ve son haftası içinde olduğumuz bu zaman diliminde kutlu misafirimizin ayrılık vakti yaklaştı.
Hüzün günlerinde yani son değerli günler ve belki daha da önemlisi son on değerli gecelerdeyiz.
Kuranı Kerimde Fecir Suresinde ve daha başka surelerde yeminle övülen on günlerin bu günler olduğunu diyebilir miyiz?
İçinde Kadir Gecesi gibi muazzam bir nimetin bulunduğu bu son değerli günleri hakkıyla ihya edebilir miyiz?
Allah(cc) Resulü Hz. Peygamberimizin Cehennem azabından kurtuluş diye bahsettiği bu günleri ondan daha güzel nasıl tanımlayabiliriz?
Belki daha önemlisi bir daha bu son değerli on günlere kavuşabilir miyiz? İnşaallah.
Virüs tedbirleri falan derken bu sene geçmiş yıllara rağmen hayli farklı bir Ramazan Ayı yaşadık Müslümanlar olarak.
Eli kalem tutan veya ağzı laf yapan hocalara göre geçmiş yıllarda bizim memleketimizdeki Müslümanları Tam zamanlı Müslümanlar, Cumadan Cumaya Camilere gelen Müslümanlar, Ramazandan Ramazana Camilere gelen Müslümanlar, Bayramdan Bayrama Camiye gelen Müslümanlar ve benim kalbim temiz gerisini boş ver diyen Müslümanlar şeklinde kategorize edenler olmuştu.
Çok hoş olmasa da bir gerçeği ilan etme babından kabul edilebilir bir tasnif olarak alınabilirdi bu.
Bu sene virüs tedbirleri nedeniyle önce vakit namazlarını daha sonra ise Cuma Namazlarının kılınması yasaklandıktan sonra şimdi Ramazan Bayramı Namazının da camilerde cemaatle kılınmayacağının ortaya çıkmasından sonra her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara olan kinlerini ifade etmekten çekinmeyen malum yazılı ve görsel medyadaki tipler yine ortaya çıkmakta gecikmediler.
Sosyete pazarı ile bit pazarının karışımı bir halde olan malum medyanın malum tiplerden birinin para güya geçimini temin ettiği komiklik sanatı adına Camilerde cemaatle namaz kılınmasının yasaklanmasının üzüntüsünden sonra kendisine durumdan vazife çıkararak bu yıl Hac ibadetinin de yapılamayacağı ihtimalini olmuş bitmiş ve gerçekleşmiş gibi düşünerek İslam’ın Şartlarının artık 3 olduğunu, hatta virüs denen zulmün insanları biraz daha zorlaması halinde İslam’ın şartlarının hepten ortada kalkacağı gibi bir paylaşımda bulunmasına sessiz kalınması Müslümanları yaralamıştır.
Bu arada her Ramazan ayında ortaya çıkan ve sürekli olarak Müslümanların Oruç ibadetinin yılın belli aylarına sabitlenmesi, iftar ve sahur vakitlerinin öne veya arkaya alınması ile Teravih namazları olmadığı konularında sataşmalarda bulunan adı Müslüman kendisi gönüllü müsteşrik olanları da elbette unutmadık.
Her şeye ve her tür zulme rağmen bilinmeli ki Müslümanlar kimler kendilerine engel olmaya çalışırlarsa çalışsınlar Gelen her Ramazan ayını bir öncekinden daha fazla coşkuyla karşılayacaklar ve ibadetlerini kaba tabirle gâvurdan din öğrenen hoca kılıklı yerli müsteşriklerden değil Hz. Peygamberin(sav) Sahih Sünneti doğrultusunda bir hayat süren ilim ehlinden öğrenecekler ve yaşayacaklardır.
Geçen yazımızda bir şekilde bahsettiğimiz bir hususa da bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz.
Çok büyük bir ihtimalle bayram haftasında da sokağa çıkma yasağı ilan edilecek gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor.
Virüs tedbirleri nedeniyle nerede ise Anne ve Baba ziyaretlerinin bile yasaklandığı şu günlerde kapitalizmin mabetleri olan alışveriş merkezlerinin tedbirler kapsamında açılmış olması da asla unutulmamalıdır.
2020 yılı Ramazan Ayının sonuna geldiğimiz şu günlerde hala hafta pazarlarının kapanışından sonra çöpe atılan sebze ve meyvelerden bir şeyler bulma ümidinde olan insanların varlığı, virüs nedeniyle kapandığımız evlerden kısıtlama sonrası ilk çıkışta çarşı pazarları dolduran insanların yaşadıkları alışveriş çılgınlığı ile ne kadar büyük bir tezat teşkil etmektedir.
Bu son değerli on günler içinde elbette bir vesile ile bulmayı ümit ettiğimiz Kadir Gecesinin manevi atmosferi ile bir kez daha kendimiz af ettirmek için hesaba çekmemiz gerekiyor.
Geçen yıllarda kaybettiğimiz eş dost ve akrabalarımızı hatırladıkça bu kıymeti sayılamayacak kadar çok olan günlere ve gecelere bir daha kavuşacak mıyız sorusuna elbette İnşallaah diye cevap veriyoruz inancımız gereği.
Bütün bu olan bitenlere rağmen Müslümanlar olarak Ramazanı Şerifi uğurlarken bize düşen görevi İbn Receb el-Hanbelî’nin Letâifu’l-Meârif adlı kitabından aktaralım:
“Selef-i sâlihin(ra) altı ay öncesinden Ramazan’a kavuşmak için dua eder, Ramazan’dan sonra da altı ay da Ramazan’da yaptıkları ibadetlerin kabul olması için dua ederlerdi.”