Seçim meydanı kurulduğu için siyasi partiler ve adaylardan çok farklı söz ve vaatler duymaya hazır olun.
Bir de geçmişte millete hakaret eder gibi söylenmiş sözler vardır ki bu günlerde tekrar duyacaksınız.
Mesela, “Beni seçmezseniz, şehrinize hizmet gelmez.” gibi.
Veya “Ben yoksam, şehrinize doğalgaz yok." gibi.
Bu sözleri pek çok kişiden duyduk ama değişen bir şey olmadı diyenler olacaktır.
O zaman son 20 yılda İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere tehdite kulak asmayan şehirlerde yapılanlara bakmayı teklif edebiliriz.
Bundan dolayı siyasetçilerin size hangi ambalajla geldiklerine değil, siyasetlerinin içeriğine bakın diyoruz.
Siyasetlerinin içeriğine baktığımızda ve sözleri ile karşılaştırdığımızda kafaların biraz karıştığını görüyoruz.
Çünkü ambalaj dışında bir farkı yokmuş gibi görünen siyasi parti adaylarının, hatta ister sağda isterse de solda olsun tüm diğer siyasi partilerin siyasetlerinin içeriğine baktığımızda aslında bir farkları olmadığını göreceğiz.
Bu memleket bu güne kadar siyaset meydanlarında çok çirkin bir takım stratejilerin uygulamaya konulduğunu gördü.
Müslümanların hayat rehberi olan Kuranı Kerim ayetlerine bakıldığında insanları Cenabı Allah’ın(cc) verdiği nimetler ile tehdit etmenin en açık şeklinin firavunluk olduğu görülür.
Siz siz olun sizi siyaseten hangi nimet ile olursa olsun tehdit edenlerin palavralarına kulak asmayın.
Eğer yanılırda birisi sizi böyle bir takım sözlerle tehdit etmeye kalkışırsa, ona en hafifinden şöyle söyleyiverin.
“Bir insan kendisine oy isterken böyle bir üslup kullanmamalı. Bu sözlerin siyasetle ilgisi olmadığı gibi, vatandaşları oy için bu tip söylemlerle tehdit etmek akıllı insanların yağacağı iş değildir”
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti zulmünü hortlatırcasına korku siyasetiyle bir yerlere gelmeye çalışan veya zulmünü devam ettirmek isteyenler ihtilal dönemleri de dâhil olmak üzere siyasetlerini korku, zulüm ve baskı ile devam ettirmek isteyen kendilerinden önceki seleflerinin akıbetlerinin ne olduğuna baksınlar.
Geçmiş dönemlerindeki hayatları birilerinin isteği ile oluşturulduğu gibi, bugünlerini de birilerine bağlayarak şekillendiren hatta geleceklerini bile birilerinin iki dudağı arasından çıkacak birkaç söze göre yaşamak isteyen bu günün sözde makam sahibi siyasetçileri, kendilerinden önce o makamda bulunanların nasıl süklüm püklüm o makamlardan ayrıldıklarını da hiçbir zaman unutmamalıdırlar.
Siyasette oldukları günü kendileri için kar zannedenlerin patronlarının vefalı olmadığını anladıkları gün siyasetlerine de mart karı yağmış olur.
Bizim toplumumuzun aile yapısının bozulduğu günden beridir insanlara bir çeşit hastalık ve magandalık musallat oldu.
İyi ve kötüyü ayırt etmeden, kendini yetiştirmiş, siyaseten bilgili ve kabiliyetli insanlara “onlar anlamaz, bu bilmez, ona güvenilmez, kafası bu işlere basmaz” diyerek insanları tehdit edenleri, cahilleri, kabiliyetsizler ve karaktersizleri ödüllendirmek olarak tarif edilen bu hastalığı üzerimizden atamazsak daha uzun yıllar siyasetin içeriğinden çok ambalajına bakarak aldatılacağız demektir.
Bütün bunlara rağmen “Oy yoksa Yatırım yok, yol yok, doğalgaz yok belediyeciliği” yapmaya devam edilecek ve belediyeler kazanılmayınca doğalgaz başta olmak üzere hizmet ve yatırımlar gelmeyecekse, niye yerel seçim yapılıyor ki?
Her 5 yılda bir belediye başkanlarını memur tayin eder gibi tayin edin olsun bitsin.
Cumhuriyetin ilk yıllarında da böyle yapılmıyor muydu?
FARKINDA MIYIZ?
Siyaseten yapılan iç ve dış rakip ve düşmanlara karşı yapılan boykot konusunda gelince; siyaseten bir adaya, partiye ve dış düşmanlara karşı yapılacak boykot, o siyasetçiye veya o devlet yetkililerine karşı bağırıp çağırmakla yapılmaz.
Boykot konusunda yapılacak en doğru iş, siyaseti rakip partiden daha iyi yapmak, kâfirin malını ise almamakla birlikte mal ve hizmet konusunda kâfirlerden daha iyisini üreterek Müslümanları kâfir malına almaya muhtaç etmemektir.