Siyaset Bilimci Bacık: Türkiye Oturup Pyd İle Uzlaşmalı

İpek Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gökhan Bacık, Türkiye’nin Suriye’de kendisine, yetkin bir devlet gibi davranabilecek muhatap üretmek zorunda olduğunu belirterek, bunun için en büyük adayın PYD olduğunu söyledi.

İpek Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gökhan Bacık, Türkiye’nin Suriye’de kendisine, yetkin bir devlet gibi davranabilecek muhatap üretmek zorunda olduğunu belirterek, bunun için en büyük adayın PYD olduğunu söyledi.

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Bacık, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) yaptığı açıklamada, artık fiili olarak Türkiye ve Suriye sınırının söz konusu olmadığını, bin-iki bin kişinin, atlı kişilerin Türkiye sınırına saldırdığını belirterek, “Artık fiili olarak Türkiye ve Suriye sınırı söz konusu değil. Hele burada PYD etkisini artırırsa Türkiye’deki bazı Kürtlerle PYD’nin ideolojik kardeşliğini düşünürsek, bu sınır trans-nasyonal bir sınır haline gelecek.” dedi.

“PYD REALİTESİ ORTADA”

Türkiye’den Kuzey Suriye’ye bakınca muhatap olarak PYD realitesinin ortada durduğuna işaret eden Bacık, “Realiteyle karşılaştığınızda çok ihtimal yoktur, oturup uzlaşacaksınız. Çatışma kapasitesi Türkiye’nin yoktur. Halep’e asker gönderseniz ne yaparsınız. Tek yol buradaki maliyeti düşürmek. Biz etnik nedenlerle çok toprak kaybetmekte tecrübeli bir ülkeyiz. Türkiye’nin selefi olan Osmanlı İmparatorluğu 300 yıl toprak kaybederek küçülmüştür. En parlak tecrübesi de Balkan tecrübesidir, çünkü burada sürekli kaybettik. Bundan mesaj alacaksak, ‘Etnik bir sorunla karşılaşırsak şer güçlüyken süreci yönet, sürece zayıfken yakalanma. Zayıfken yakalanırsan işin nereye varacağı belli olmaz’. O yüzden Türkiye şu anda göreceli olarak güçlüdür. Müdahil olmalı, aktörlerle konuşmalı gerekirse sopa, gerekirse havuç kullanmalı.”

“PYD OTONOMİSİNİ YÜKSELTİYOR”

Suriye krizinin ilk günlerinde çalışan muteber uzmanların ‘Esed rejimi hızla çöker ve hızlı bir sürede yeni bir hükümet kurulamazsa Suriye bölünüp fiilen parçalanır’ tahmininin şimdi gerçekleştiğine işaret eden Bacık, dolayısıyla Suriye’deki her bir grubun oradaki otonomisini yükseltme peşine düştüğünü, PYD’nin de bunu yaptığını ifade etti.

Bacık, PYD ve tabanının ‘tarihsel bir fırsat var elimizde’ diye düşündüğünü, çünkü 2009'un sonbaharında Esed rejiminin kitlesel Kürt PYD’lileri tutukladığını, baskınlar yaptığını, o nedenle tarihsel bir dönem olduğunu belirterek, "Türkiye, Avrupa ve dünya dengelerine bakarak kendi statülerini artırmak isteyeceklerdir, bu kaçınılmazdır. Bu kadar sosyal tabanı olan, örgütlenmiş ve Türkiye’de de partnerleri olan, yani dünyada ‘PYD’ye otonomi vermeyelim’ diyen bir dinamik yok. ABD siyaseti 1991 yılından bu yana Kürtlerin siyasal otonomilerinin artırılmasından yana.” görüşünü aktardı.

“TÜRKİYE’NİN PYD İLE ÇATIŞMASI BÜYÜK RİSK”

Türkiye’nin bu kaos ortamında diğer unsurlar örgütlü olmadığı için PYD ile çatışmasının da bazı riskleri olduğuna vurgu yapan Bacık, “İşaretlerden gördüğüm kadarıyla Ankara’da adım adım yeni bir psikoloji var. PYD’nin reel bir şey olduğu ve mümkünse bunun Türkiye’ye maliyetini düşürmek, bunun neredeyse kaçınılmaz bir veri olduğuna doğru bir gidiş var." ifadesini kullandı.

TÜRKİYE-SURİYE SINIRI ‘KAÇAKÇILIK’ ADI ALTINDA TEST Mİ EDİLİYOR?

Bacık, ‘Kaçakçılık adı altında sınır birileri tarafından test mi ediliyor?’ sorusu üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: “Her şey olabilir, bunu kestiremeyiz. Şu durumda Genelkurmay’ın dediğine doğru dememiz gerekiyor. İki bin kişi sınırı test ediyorsa bu siyasete de dönüştürülebilir. O iki bin kişi Fransız değildir. İki bin tane insan oradaki PYD, değişik grupların tamamen dışında örgütlenemezler. Hal böyle olunca bu sınır fiilen yok artık.”

Türkiye ile Suriye arasındaki 900 kilometreye yakın bu sınırın asker ve parayla korunamayacağına işaret eden Bacık, şöyle devam etti: “Çok büyük bir güç, emek gerektirir. Tek çözümü, çok uzun sınırları, karşıdaki otorite ile anlaşarak koruyabilirsiniz. Dolayısıyla buradaki sorun şudur: Türkiye karşı tarafta, yetkin devlet gibi davranabilecek muhatap üretmek zorunda. Şimdi bu kim olacak. Esed olamaz. O zaman şu anda buna en büyük aday PYD’dir. Siyaset bilimi ölçüleri içerisinde ‘ben bu sınırın öbür tarafında var olurum, bir tür devlet gibi iş yaparım’ diyebilecek, beğenirsiniz beğenmezsiniz PYD gözüküyor. Türkiye’de bu konular sanki Norveç’te gibi tartışılıyor. PYD en iyi ihtimalle her şeyi Türkiye’nin lehine yapsa da Türkiye’ye bunun maliyeti olabilir.”

“KÜRTLER, BAĞIMSIZLIK DA DAHİL POZİSYONLARINI YÜKSELTECEK”

Suriye’nin kuzeyinde Irak’ın kuzeyindeki gibi bir yapılanma oluşturulmaya çalışıldığı yönündeki değerlendirmeler için siyaset bilimci Gökhan Bacık, bugünden bunu kestirmenin çok zor olduğunu, ancak bir şekilde Kürtlerin burada bağımsızlık da dahil siyaseten pozisyonlarını yükselteceğini öne sürdü.
Bacık, “Etnik konuları çalışan dünyadaki uzmanların önüne 1990 yılından bu yana Kürtlerin Türkiye, Irak ve Suriye’deki verilerini koyun, ‘bu iş bağımsızlığa gidiyor’ der yüzde 90’ı. Ama bu ille bağımsızlıkla sonuçlanır mı kimse kestiremez. Bugün Barzani bağımsızlığını ilan etse bunu durduracak bir Irak otoritesi var mı? Ve dünya kamuoyundaki durum Kürtlerin otonomi, hatta bağımsızlık taleplerini meşru görmeye yakındır. Bunu da kabul etmek gerekiyor. Kürtler değişik bir form içerisinde Irak veya Suriye’de bağımsızlık olarak ortaya çıkarlarsa, buna aman aman karşı çıkacak bir Batı olacağı kanaatinde değilim. Burada Araplar, ‘Kürt otonomisi Arap devletlerini parçalıyor’ diyecek. Büyük bir kitle Arap da ‘siz zaten Arapları zayıflatmak için İsrail-ABD ekseninde iş çeviriyorsunuz' diyecektir. Kürtlerin de işinin çok kolay olacağı kanaatinde değilim.” diye konuştu.

KÜRT LİDERLERE SUİKAST

Suriye’deki Kürt liderlere suikastın doğrudan PYD ile ilintilenemeyeceğini, ama bu tip dönemlerde bunların normal olduğunu kaydeden siyaset bilimci Gökhan Bacık, “Bir iç Kürt müzakere ve çatışması da var. Barzani ile yakın kişilerle konuştuğunuzda hem PKK, hem PYD’den bir rezervasyon var. Barzani’nin vizyonu ile PYD’nin vizyonu tamamen aynı değil. Biz, Kürtler ve diğerleri derken bir de kendi iç diyaloglarına önem vermemiz gerekiyor. 1991 yılı sonrası sürece baktığınızda ne kadar büyük olursa olsun Kürt kabileleri hakim siyasetle uzlaşmışlardır. Eğer o kabileler PYD’nin önünün alınamayacağını ve bunun otorite olarak sürece temeyyüz edeceğini düşünürlerse onunla uzlaşacaklardır.” dedi.

“KÜRT SİYASETİ AKILLI”

Bacık, Türkiye’de, sevmedikleri aktörlerin aynı zamanda aptal olduğunu var sayan bir saplantı olduğuna işaret ederek, şunları anlattı: “Halbuki öyle değil. PYD siyasetini seversiniz sevmezsiniz, ama PYD çok iyi siyaset yapan bir örgüt. Hatta genel olarak Türkiye’yi de katarak Kürt siyasi hareketinin bence konjonktürü iyi okuyan, dünya dengelerini iyi yapan akıllı bir siyaset izlediklerini düşünüyorum. BDP liderlerinden Selahattin Demirtaş’ı dinlediğiniz zaman kullandığı söylemin çok zekice, özellikle uluslararası aktörleri ikna etme kapasitesinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Hal böyle olunca bu insanları eleştirseniz, bazı taraflarını beğenmeseniz bile akıllı bir siyaset yürüttüklerini kabul etmeniz lazım. PYD’de de böyle bir yapı. Mesela en parlak örneğini Müslim’in Türkiye ziyaretinde gördük. Çok iyi bir kamuoyu yaptı. Türk kamuoyunun endişelerini giderdi. Bayrak indirildi. Bir açıdan PYD bu siyaseti takip ederse burada ortaya çıkacaktır."

“ÖCALAN-PYD ÇİZGİSİ UZUN VADEDE BARZANİ İLE ANLAŞAMAZ”

Gökhan Bacık, Öcalan –PYD çizgisinin uzun vadede Barzani ile çok uzlaşabileceği kanaatinde olmadığını belirterek, “Bunun sosyolojik nedenleri var. Barzani hareketi biraz daha geleneksel. Beğenelim beğenmeyelim, Türk-Kürt hareketi daha modern bir hareket. Kabile bağlarından çok bir ideoloji üzerinden örgütleniyor. Bunlar uzun vadede ne kadar uzlaşabilir bilemiyorum. Fakat şunu da söyleyeyim, halihazırda Kürt siyasetinin dünyadaki meşruiyet bileti de Barzani’nin elindedir. Bugün uluslararası sistem tarafından en az sorunlu meşru olarak görülen Kürt lideri mesut Barzani’dir." değerlendirmesinde bulundu.

“KUZEY IRAK’TAKİ PETROLÜN SURİYE’NİN KUZEYİNDEN TAŞINMA İHTİMALİ”

Öğretim Üyesi Doç Dr. Gökhan bacık, Irak’taki Kürt bölgesinin petrolün piyasaya aktarılması için coğrafi olarak en iyi alternatifin İskenderun olduğunu, bunun sağlanması için Türkiye veya Suriye’de Kürtlerin işbirliği içerisinde olması gerektiğine dikkat çekti. Ancak bunun için henüz erken olduğunu dile getiren Bacık, “Çok çatışan gruplar da maddi çıkar için uğraşabilir. Bir grup insan diyor ki 'Barzani, PYD ile uzlaşamazsa bu yolu tercih etmez’. Şundan dolayı ‘Siz bu rahatlığı koydunuz. Yarın ihtilaf var, vur patlat, kes veya kapat aç olmaz.' İkincisinde PKK nasıl rol oynayacak? Çünkü Türkiye'nin PKK ile arası bozulursa PYD ile de arası bozulacak büyük ihtimalle. Bu iki tarafın bir tarafıyla diğer tarafı ile iyi görüşemeyiz. Dolayısıyla Barzani petrolü nasıl uluslararası sisteme çıkaracak. Eğer bu alternatifler olmazsa Barzani, merkezi Irak'la, onun üzerinden gidecektir.” dedi.

“BARZANİ ÇOK ÇARESİZ DEĞİL”

Barzani’yi çok çaresiz görmenin çok gerçekçi olmayacağına işaret eden Bacık, “Enerji piyasasının mantığı şudur: Siz belli bir ölçeğin üzerinde arz edecek emtianız varsa bu kendi kendine yol açabilir, daha kolay olabilir. En sorunsuz olan Kuzey Suriye’den İskenderun’a aktarılmasıdır. Ama bunun için de Kuzey Suriye’deki, sadece PYD ile değil, diğer grupları da garanti etmeniz lazım. Ama uluslararası meşruiyeti yüksek bir boru hattı olursa gruplar da buna saldırmak istemez. Eğer petrolün bir kısmı Batı Avrupa pazarına gidecekse gruplar daha dikkatli olacaktır. Şu aşamada o, bu kadar risk oluşturacak mı bundan emin değilim.” açıklaması yaptı. CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri