Baharın müjdecisi cemrelerimiz bir bir teşrif etmişken, son cemre de dün “toprağa” düştü. Ben bu yazımda bahar vesilesiyle birlikte, “Somut olmayan kültürel miras alanı“ kapsamında olan geleneğimiz Şivlilik’e değinmek istiyorum.
**
Şivlilik; Konya’da Hicri takvime göre üç ayların başlangıcı olan Recep Ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan gecede ve Regaip Kandili sabahı çocuklar için, -çocuklar tarafından- yapılan kandil kutlama geleneğidir. Bir başka özelliği ise; Türkiye de sadece Konya’ya, Konya'da da sadece merkez ilçesine has bir gelenek olmasıdır. Bu geleneğe Konya’da “ilk namaz” adı da verilir. Bir önceki gece akşam namazından sonra mahallenin bütün çocukları, gençleri, mahalledeki en uygun yere toplanırlar. (Çocukluğumuzda genellikle boş arsada olurdu, ama artık ev yapma yarışı bu geleneğimizi parklara kaydırdı.) Bu alanda herkesin toplanma amacı “Fener Alayı” denilen kutlamayı gerçekleştirmektir. Boş alanın ortasında bir ateş yakılır ve üzerinden atlanılır. Bu sırada çocuklar etrafta halka oluşturup sıralarını bekler. Mahalledeki kadınlar da o alana gelip birbirleriyle koyu ve sıcak bir sohbet başlatırlar.
**
Osmanlı Devleti’nde II. Selim zamanından bu yana, yüzyılları delip geçerek günümüze ulaşan bu gelenek, Konya’da tatlı bir telaş olarak yıllardır hüküm sürüyor. Şivlilik günü geldiğinde, yıl boyunca yataktan zorla kaldırılan çocuklar, o gün sabahın en erken saatlerinde kuşlarla birlikte uyanıp, cıvıl cıvıl bütün civar mahalleleri kapı kapı dolaşıp, Şivliliiiiiiik!” diye bağırarak çoktan hakettikleri ikramlıklarını alırlar. Bu gelenek sabahın erken saatlerinde başlayıp akşam ezanıyla birlikte son bulur. Benim çocukluğumda büyüklerimiz, kuru üzüm, incir, iğde, leblebi, fındık, fıstık, gofret gibi çerezlerden oluşan bir karışım hazırlar ve çocuklara dağıtırdı. Günümüzde daha çok şeker ve çikolatalardan oluşan bir hazırlık yapılıyor. Burada şunu da belirtmek isterim ki; o minik ve masum çocuklarımızın bu gelenek kapsamı içinde her birinin birer aktivist olarak bu şenliğe katılması belki de çocuklar için, bir yılın en güzel özetidir. Peki ya büyükler?
**
Büyükler; aynı gün, neredeyse hemen her evde, yağda kızartılmış mayalı hamurdan “bişi” yapılır, un helvasıyla birlikte küs olsun veya olmasın bunun hesabı yapılmadan tüm komşulara dağıtılır. Bu bağlamda, yalnız çocuklarımızın değil büyüklerimizin de aktif olarak katıldığı ve sürdürdüğü tatlı bir geleneğimizdir Şivlilik. Çocukların yanı sıra büyüklerimiz de bu gelenekle birlikte, sanki insanlığın varoluş felsefesinin tam ortasında, bağdaş kurup oturmuşçasına anlamlı ve coşkulu geçirirler.
**
Bu tarz geleneklerin topluma yansıması tartışılamaz. Toplumsal barış; kin ve intikamın tüm izlerini siler. Toplumda birlik ve beraberliğin en büyük hazzı ve çatısı oluşunca ülkemiz ve devletimiz için gerçek amaç ve hedefin, “huzur ve milli birlik” olduğu gerçeği en tatlı haliyle ortaya çıkmış olur.