Hayatta insan olma erdeminin yüceliğinin en âlî bir şekilde sergilendiği çok özel zamanlar ve durumlar olabiliyor. Dînî bayramlarda bâriz bir tarzda öne çıkan fazilet yarışı hem insanımızın iç âlemini hem dış âlemini kuşatıcı mâhiyet arz ediyor. Son yıllarda yurt içindeki ihtiyaç sâhibi ailelere yapılan kurban ve diğer yardım malzemelerini ulaştırma faaliyetleri, yurt dışını da kapsayacak boyutta genişledi. Hem de öyle ki neredeyse dünyâda ulaşılmadık mağdur ülke kalmayacak desek abartı olmayacak. Hem de bunlar, Anadolu’muzun maddî olarak çok zengin olmayan ama gönül zengini asil insanlarıyla sağlanıyor. Ne güzel bir davranış!
Sâdece yurt içinde yapılan çalışmaları yeterli görmeyip fakir ülkelerin mağdur ailelerine kurban vesilesiyle ulaşmak bayramı evrensel barış sembolü yapmak adına ciddi bir adım. Bayram bitti ama biz güzide sivil toplum örgütlerinin yapmış olduğu güzel faaliyetlerin gündemde tutulması ve yaygınlaştırılmasından yana olduğumuzdan bugünkü yazımızda medyanın kaçan boğaları resmettikleri kadar yer verilmediğinin üzüntüsüyle hiç olmazsa biz duyuralım diye istediğimizden yapılan yardımları tanıtıcı bir yazıyı kaleme alalım istedik efendim.
Yardım faaliyetleri, insanların iç âlemini olumlu yönde yapılandıran ve insan olma erdeminin hazzını iliklerine kadar işleten bir özelliğe sâhip. Bu özellik insanın iç huzurunu temin eder bu hal dış âleme de mutluluk olarak yansır. Toplumu oluşturan fertlerin böylesi huzur ve mutluluk hâlini yaşaması hayâta doğru bakan ve doğru değerlendiren bir denge toplumunu oluşturur.
Bu hususun değişik boyutlardan izahatını bir yazar kardeşimiz (Bülent Korucu) çok hoşuma giden şu satırlarıyla değerlendirmiş: ‘Kurbanı vesile kılıp insanlığa yakın olma peşinde koşanlar, yaklaştıklarının kendileri olduğunu görecek. İçlerindeki insanı ve kulu keşfedecekler. Hayâtın odağına kavgayı değil, dayanışmayı koyabiliriz böylece. Gücün değil hakkın son sözü söylediği bir dünya kurabiliriz. Kişiler arasındaki ilişkinin yegâne gerekçesini ‘menfaat’ olmaktan çıkarabiliriz. Lezzet ve hazzın yerine erdemi varoluş gâyesi hâline getirebiliriz. Sınırlı dünyâlıktan pay kapmak için savaşacağımıza, bölüşmenin yolunu bulmak üzere konuşabiliriz. Kulluk şuuru, kölelekten azat ederken, insanlığa hizmeti gönüllü hâle getirebilir.’
Ülke çapında insanımız gâyet fedâkarca düşene düşküne, fakir fukaraya, selzedelere, afetzedelere yardım etme noktasında hakikaten takdire şâyan davranışlar sergiliyor. Bireysel bazdaki yardımların yanı sıra memleketimizdeki çeşitli sivil toplum kuruluşları da bu hususta üzerine düşeni esirgemiyorlar. Her şeyin maddî çıkar ilişkisine dönüştüğü çağımızda başkasının derdiyle dertlenen diğer gam insanların var olduğunu bilmek dahi ayrı bir mutluluk. Bayramın ilk günlerinde eskiden kimi yardım kurum ve kuruluşları ihtiyaçlı ailelere kurban eti dağıtırdı kimileri de deri toplardı. Birçok aile ve hayır kurumu sevindirilirdi. Şimdilerde yurt içi bu tür faaliyetler âdeta kifâyet etmedi yurt dışı yardımlarla bayramın kutsîyeti ayrı bir değer kazandı. Kurban Bayramımız evrensel bir boyutla dünyânın dört bir yanına hizmet etmek için koşan hatta yarışan Hak dostlarıyla farklı bir canlılık kazandı. Bu güzel insanlar bayram günlerini kendi kurbanlarını keserek evlerinde aileleriyle ve akrabalarıyla berâber geçirebilirlerdi. Ama onlar Afrika’daki aç susuz kardeşlerine yardım götürmeyi tercih ettiler. Yine onlar, Pakistan’daki selzedelere, Afganistan’daki mağdur ailelere hayırlı hizmetler götürmeyi tercih ettiler. Nijerya’da, Burkino Faso’da, Filistin’de, Bosna’da, Türkî illerindeki ihtiyaç sâhibi ailelerle berâber olmayı kendi nefislerine tercih ettiler. Bu bir erdemdir. Bu bir insanlık yarışıdır. Kutluyorum bu muhabbet fedâilerini…
Hayırsever Anadolu insanlarından oluşan sivil toplum örgütlerinden Aziz Mahmut Hüdâyi Vakfı, Kimse Yok mu Derneği, Dost eli Yardım Derneği, Deniz Feneri Derneği, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsânî Yardım Vakfı (İHH), Uluslararası Kardeşlik Derneği (UKD), Türk İşbirliği ve Kalkınma Derneği (TİKA), Kızılay, Sağlık Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bizim sayamadıklarımızdan, Rabbim razı olsun. Bu Derneklerin her biri ayrı yerlerdeki hizmetlere koşarak dünyânın ihtiyaçlı insanlarına kol kanat oldular. Sene boyu et yüzü görmeyen insanlara et, temiz bir yudum suya hasret insanlara su, açlık ve kıtlıkla çalkalananlara aş, giyecek bir şey bulamayanlara giyecekler götürdüler. Eğitim kurumları, hastaneler, su kuyuları hatta köyler kurdular. Filistin, Kosova, Nijer, Burkina Faso, Tanzanya, Senegal, Kamerun, Mozambik, Togo, Yemen, Uganda, Sri Lanka, Kongo, Peru, Haiti, Sudan, Mısır, Afganistan, Pakistan, Cezâyir, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, Azerbaycan, Moğolistan’a dualarla giderek çeşitli yardımlarda bulundular. Bu yardım derneklerinden sâdece İHH, 70 bine yakın kurban keserek üç yüz bin aileye ulaşma hedefleniyordu. Asrımızın en büyük sel âfetine mâruz kalan Pakistan’da 9 milyon insan evsiz barksız kalmış, 2 binden fazla kişi ölmüş ve 21 milyon insan doğrudan etkilendiğinden Bayrama acıyla girmişti. İşte burada isimleri sayılan sivil toplum örgütlerinde görevli binlerce cefâkar ve hasbî hak dostu kardeşimiz hiçbir maddi beklenti olmadan sâdece Allah(c.c) rızası için ailelerini geride bırakıp o muhtaç ve mağdur insanların sevindirmeye koştular. Emekleri Rab katında ziyan olmayacaktır. Bu bir alışveriştir. Hem de en karlı alışveriş. Çünkü Bu alışveriş Mevla ile yapılmıştır. Mizanlarına çokça konsun inşallah. Doğrusu bizde onların arasında olmayı çok arzu ederdik.
Bu hizmet artık külfet değil nimet. Cenâb-ı Hakk’ın bizlere lâyık olmadığımız halde bahşettiği nimetleri başka ihtiyaçlı kardeşlerimizle paylaşmak ne büyük hazdır. Orada yaşanan bir hâdiseyi de kısaca naklederek yazımıza son verelim. Yardım kuruluşlarında görevli bir kardeşimiz diyor ki; ‘Hayâtımda ilk defa kurban dersi yiyen insanlara rastladım. Dağıttığımız kurban etini alabilmek için kilometrelerce yaya yürüyenler var. Orada dağıttığımız kurban etleri sâyesinde Kongolular Türkiye’ye sevgi duymaya başladılar.’ Düşünün bu yardımın nelere vesile olduğunu. Hatta belki de görevli kardeşlerimizin ahrette kurtuluşlarına sebep olacak. Kanayan yaraları saran, sevinçlerini, kurbanlarını mağdurlarla paylaşan ve dünya çapında dayanışmanın en mükemmel örmeğini gösteren tüm gönül dostlarımızı bir kez daha huzurlarınızda tebrik ediyoruz. Yapılan tüm çalışmalar cennet vizesi olsun onlar adına.
Daha geniş çaplı nice yardımların yapılabileceği bayramlara tekrar erişmemiz dileğiyle hepinizin cumasını mübârek ediyorum. Saygıyla…
Sâdece yurt içinde yapılan çalışmaları yeterli görmeyip fakir ülkelerin mağdur ailelerine kurban vesilesiyle ulaşmak bayramı evrensel barış sembolü yapmak adına ciddi bir adım. Bayram bitti ama biz güzide sivil toplum örgütlerinin yapmış olduğu güzel faaliyetlerin gündemde tutulması ve yaygınlaştırılmasından yana olduğumuzdan bugünkü yazımızda medyanın kaçan boğaları resmettikleri kadar yer verilmediğinin üzüntüsüyle hiç olmazsa biz duyuralım diye istediğimizden yapılan yardımları tanıtıcı bir yazıyı kaleme alalım istedik efendim.
Yardım faaliyetleri, insanların iç âlemini olumlu yönde yapılandıran ve insan olma erdeminin hazzını iliklerine kadar işleten bir özelliğe sâhip. Bu özellik insanın iç huzurunu temin eder bu hal dış âleme de mutluluk olarak yansır. Toplumu oluşturan fertlerin böylesi huzur ve mutluluk hâlini yaşaması hayâta doğru bakan ve doğru değerlendiren bir denge toplumunu oluşturur.
Bu hususun değişik boyutlardan izahatını bir yazar kardeşimiz (Bülent Korucu) çok hoşuma giden şu satırlarıyla değerlendirmiş: ‘Kurbanı vesile kılıp insanlığa yakın olma peşinde koşanlar, yaklaştıklarının kendileri olduğunu görecek. İçlerindeki insanı ve kulu keşfedecekler. Hayâtın odağına kavgayı değil, dayanışmayı koyabiliriz böylece. Gücün değil hakkın son sözü söylediği bir dünya kurabiliriz. Kişiler arasındaki ilişkinin yegâne gerekçesini ‘menfaat’ olmaktan çıkarabiliriz. Lezzet ve hazzın yerine erdemi varoluş gâyesi hâline getirebiliriz. Sınırlı dünyâlıktan pay kapmak için savaşacağımıza, bölüşmenin yolunu bulmak üzere konuşabiliriz. Kulluk şuuru, kölelekten azat ederken, insanlığa hizmeti gönüllü hâle getirebilir.’
Ülke çapında insanımız gâyet fedâkarca düşene düşküne, fakir fukaraya, selzedelere, afetzedelere yardım etme noktasında hakikaten takdire şâyan davranışlar sergiliyor. Bireysel bazdaki yardımların yanı sıra memleketimizdeki çeşitli sivil toplum kuruluşları da bu hususta üzerine düşeni esirgemiyorlar. Her şeyin maddî çıkar ilişkisine dönüştüğü çağımızda başkasının derdiyle dertlenen diğer gam insanların var olduğunu bilmek dahi ayrı bir mutluluk. Bayramın ilk günlerinde eskiden kimi yardım kurum ve kuruluşları ihtiyaçlı ailelere kurban eti dağıtırdı kimileri de deri toplardı. Birçok aile ve hayır kurumu sevindirilirdi. Şimdilerde yurt içi bu tür faaliyetler âdeta kifâyet etmedi yurt dışı yardımlarla bayramın kutsîyeti ayrı bir değer kazandı. Kurban Bayramımız evrensel bir boyutla dünyânın dört bir yanına hizmet etmek için koşan hatta yarışan Hak dostlarıyla farklı bir canlılık kazandı. Bu güzel insanlar bayram günlerini kendi kurbanlarını keserek evlerinde aileleriyle ve akrabalarıyla berâber geçirebilirlerdi. Ama onlar Afrika’daki aç susuz kardeşlerine yardım götürmeyi tercih ettiler. Yine onlar, Pakistan’daki selzedelere, Afganistan’daki mağdur ailelere hayırlı hizmetler götürmeyi tercih ettiler. Nijerya’da, Burkino Faso’da, Filistin’de, Bosna’da, Türkî illerindeki ihtiyaç sâhibi ailelerle berâber olmayı kendi nefislerine tercih ettiler. Bu bir erdemdir. Bu bir insanlık yarışıdır. Kutluyorum bu muhabbet fedâilerini…
Hayırsever Anadolu insanlarından oluşan sivil toplum örgütlerinden Aziz Mahmut Hüdâyi Vakfı, Kimse Yok mu Derneği, Dost eli Yardım Derneği, Deniz Feneri Derneği, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsânî Yardım Vakfı (İHH), Uluslararası Kardeşlik Derneği (UKD), Türk İşbirliği ve Kalkınma Derneği (TİKA), Kızılay, Sağlık Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bizim sayamadıklarımızdan, Rabbim razı olsun. Bu Derneklerin her biri ayrı yerlerdeki hizmetlere koşarak dünyânın ihtiyaçlı insanlarına kol kanat oldular. Sene boyu et yüzü görmeyen insanlara et, temiz bir yudum suya hasret insanlara su, açlık ve kıtlıkla çalkalananlara aş, giyecek bir şey bulamayanlara giyecekler götürdüler. Eğitim kurumları, hastaneler, su kuyuları hatta köyler kurdular. Filistin, Kosova, Nijer, Burkina Faso, Tanzanya, Senegal, Kamerun, Mozambik, Togo, Yemen, Uganda, Sri Lanka, Kongo, Peru, Haiti, Sudan, Mısır, Afganistan, Pakistan, Cezâyir, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, Azerbaycan, Moğolistan’a dualarla giderek çeşitli yardımlarda bulundular. Bu yardım derneklerinden sâdece İHH, 70 bine yakın kurban keserek üç yüz bin aileye ulaşma hedefleniyordu. Asrımızın en büyük sel âfetine mâruz kalan Pakistan’da 9 milyon insan evsiz barksız kalmış, 2 binden fazla kişi ölmüş ve 21 milyon insan doğrudan etkilendiğinden Bayrama acıyla girmişti. İşte burada isimleri sayılan sivil toplum örgütlerinde görevli binlerce cefâkar ve hasbî hak dostu kardeşimiz hiçbir maddi beklenti olmadan sâdece Allah(c.c) rızası için ailelerini geride bırakıp o muhtaç ve mağdur insanların sevindirmeye koştular. Emekleri Rab katında ziyan olmayacaktır. Bu bir alışveriştir. Hem de en karlı alışveriş. Çünkü Bu alışveriş Mevla ile yapılmıştır. Mizanlarına çokça konsun inşallah. Doğrusu bizde onların arasında olmayı çok arzu ederdik.
Bu hizmet artık külfet değil nimet. Cenâb-ı Hakk’ın bizlere lâyık olmadığımız halde bahşettiği nimetleri başka ihtiyaçlı kardeşlerimizle paylaşmak ne büyük hazdır. Orada yaşanan bir hâdiseyi de kısaca naklederek yazımıza son verelim. Yardım kuruluşlarında görevli bir kardeşimiz diyor ki; ‘Hayâtımda ilk defa kurban dersi yiyen insanlara rastladım. Dağıttığımız kurban etini alabilmek için kilometrelerce yaya yürüyenler var. Orada dağıttığımız kurban etleri sâyesinde Kongolular Türkiye’ye sevgi duymaya başladılar.’ Düşünün bu yardımın nelere vesile olduğunu. Hatta belki de görevli kardeşlerimizin ahrette kurtuluşlarına sebep olacak. Kanayan yaraları saran, sevinçlerini, kurbanlarını mağdurlarla paylaşan ve dünya çapında dayanışmanın en mükemmel örmeğini gösteren tüm gönül dostlarımızı bir kez daha huzurlarınızda tebrik ediyoruz. Yapılan tüm çalışmalar cennet vizesi olsun onlar adına.
Daha geniş çaplı nice yardımların yapılabileceği bayramlara tekrar erişmemiz dileğiyle hepinizin cumasını mübârek ediyorum. Saygıyla…