Okulun başarılı öğrencisi Ahmet’in, son günlerde okulu asmaya başlar. Durumdan haberi olan ailesinin isteği üzerine Ahmet ile bir görüşme yaptım. Yaptığım görüşmede; “Okulun çalışkan ve başarılı öğrencisi Ahmet’in ailesi, sınav tarihi yaklaştıkça Ahmet’in üzerinde ders çalışma konusunda psikolojik baskı kurmuşlar. Ailesinin hemen her gün ders çalışma konusundaki uyarıları, yapılan fedakârlıkları sürekli gündeme getirmeleri, sınavı kaybettiği zaman başına geleceklerden bahsetmeleri Ahmet’te ders çalışmaya ve sınavlara karşı bir isteksizlik oluşturmuş.” sonucuna ulaştım.
Durumu Ahmet’in ailesiyle paylaştıktan sonra, çocuğun içinde bulunduğu psikolojik durumuyla ve sınava girecek çocukların sınav kaygısını gidermede aileye düşen görevler hakkında aileye rehberlik yaptım. Ailenin de yardımıyla Ahmet; tekrar derslerine ve sınavlara çalışan bir öğrenci oldu.
Sınav kaygısının azı da çoğu da sınavlar için sıkıntılıdır. Kaygısı olmayan ya da sınav için yeteri kadar kaygı duymayan çocuklar, girecekleri sınavlar içinde bir şeyler yapma gayreti içinde olmayacaklardır.
Sınava yeteri kadar hazırlanmayan ve ders çalışmayan bu çocuklar, sınav kaygısı da yaşamazlar. Onlar çalışmadıkları için sonucun ne olacağını ve kaybedecekleri fazla bir şeylerinin olmadığını çok iyi bilirler. Nasıl olsa sınavı kaybedeceklerini geçmiş tecrübelerinden çok iyi öğrenmişlerdir. Kısacası bunlar öğrenilmiş çaresizlik içindedirler.
Sınavlar için bir hazırlığı olmayan bu çocukların, sınav kaygıları da olmayacaktır. Bunlar sanki sınavlara kendileri değil de başkaları girecekmiş gibi umursamaz bir davranış içinde olurlar.
Bunların sınav kaygılarını da anne babaları yaşarlar. “Oğlum sınavlar yaklaşıyor, kızım biraz ders çalış; yoksa sınavları kazanamazsın!” hatırlatmalarına da duyarsızdırlar. Bunların bu kadar duyarsızlıkları, anne babalarını iyice kaygılandırır.
Peki, bu çocuklar neden sınav kaygısını yaşamazlar?
Birincisi, bu çocuklar kendilerine güvenemedikleri için sınavlara hazırlanmak istemezler. Kendilerini hedefe ulaştıracak cesareti olmayan bu çocuklar, böyle bir çaba içine girmeyeceklerinden sınav kaygısı da yaşamayacaklardır.
İkincisi, sorumluluk duygusu gelişmemiş bu çocuklar, sınavlara çalışma konusunda da sorumsuzdurlar. Küçüklükten beri her şeyleri ailesi tarafından karşılanan çocuklar, yaşlarına ve seviyelerine uygun sorumluluklar verilmediği için bu kaygıyı yaşamazlar. Bu çocuklar her şeyleri tam olduğu halde yine ders çalışmazlar.
Üçüncüsü, anne babaların sürekli ders çalış demeleri, çocukları derslere karşı soğutur. Anne babaların, iyi niyetli olarak ders çalışmaları için çocuklara yaptıkları uyarılar, okul döneminde olduğu gibi sınavlara hazırlıkta da onları ilgisiz yapacaktır.
Bu çocuklar, anne babalarının sürekli ders çalış uyarılarını sanki anne babaları için ders çalışılacakmış gibi algılayacaklarından ders çalışmaya pek yanaşmayacaklardır. Hiç kimsenin başkasının egosunu tatmin etmek için sıkıntıya girmeyeceğinden, bu çocuklar da anne babalarını memnun etmek için ders çalışmayacaklardır.
Dördüncüsü, bu çocuklara televizyon, bilgisayar, oyunlar, arkadaşlar, internet, cafeler... ders çalışmaktan daha hoş gelir.Zamanını sınavlara çalışmak yerine eğlenerek geçiren bu çocuklar, yine sınav kaygısı yaşamayacaklardır.
Beşincisi, bu çocuklarla ders çalışma konusunda iletişim kurulurken; onları suçlayıcı, kıyaslayıcı ve fedakârlıklarını gündeme getirici konuşmalar da çocukların sınavlara çalışma isteğini azaltacaktır.
Anne babalar; ders çalışmayan ve ders çalışmak istemeyen bu çocuklarla uğraşıp hem çocuğu hem de kendilerini sıkıntıya sokmaması gerekir.Eğer çocukta yetenek ve kapasite var; fakat ders çalışma yoksa bu konuyu çocuğun anlayacağı uygun bir dille, onu suçlamadan konuşmalı ve problemin kaynağına inilerek çözüm yolları aranmalıdır.