Sille'ye değer katacak mekan

Sille'de açtıkları tarihi işletme ile vatandaşları hem geçmişe götürdüklerini hem de özel lezzetleri sunduklarını söyleyen Müderris Et Mangal ve Aile Çay Bahçesi Sahibi Abdullah Azimli, “Selçuklu ve Osmanlı havası solumak isteyen bizi tercih etsin" dedi

Konya için ayrı bir öneme sahip olan, tarihi özellikleri ve turizm potansiyeli ile sürekli ziyaretçi akınına uğrayan ve geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sille, şehir stresinin atılması için öncelikli tercih edilen yerlerin başında geliyor. Eski yapısını ve özelliğini koruyan Sille'deki işletmeler vatandaşlar tarafından özellikle en fazla gidilen yerlerden biri oluyor. Sille'de işletmecilik yapan Müderris Et Mangal ve Aile Çay Bahçesi İşletme Sahibi Abdullah Azimli, Sille'nin aslına ve Ahilik kültürüne uygun bir işletme anlayışına sahip olduklarını dile getirdi.

SELÇUKLU VE OSMANLI KOKUSU VAR

Sille'nin Konya için çok önemli bir yeri olduğuna vurgu yapan Azimli, işletmelerinin Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıdığını, Müderris Et Mangal ve Aile Çay Bahçesi içinde Selçuklu dönemine ait bir kuyunun ve 250 yıllık bir dut ağacının da varlığına işaret etti. Yine Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait ürünlerin de işletmede sergilendiğini aktaran Azimli, “Biz, vatandaşımızı yemek yemelerinin, çaylarını içmenin yanı sıra tarih ile buluşturuyoruz. Bizi tercih eden vatandaşlarımız deyim yerindeyse tarihe yolculuk yaparken, lezzetlerimizi de tadıyor. İşletmemizde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait izleri bulmak mümkün. Mesela bahçemizde Selçuklu dönemine ait dört köşeli bir kuyu var. Merdiven olmadan kuyuya inilir. Taşların arasına ayak boşlukları var. Kuyu, özelliğini aradan yüzyıllar geçmesine rağmen hala ayakta. Bir de 250 yıllık bir dut ağacımız var. Müderris Musa efendinin genç bir kardeşi varmış. Adı Ali'ymiş. 20 yaşında alim olmuş. Buradaki camilerden birinde vaaz verirken nazar etmişler, nazardan hayatını kaybetmiş. Bu dut ağacı da onun ektiği bir ağaç. Onu da korumaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

BURADA HER ŞEY ASLINA UYGUN

Osmanlı ve Sille'nin son müderrisi dedeleri Musa Efendi'nin ismini yaşatmak için işletmeye “Müderris” adını koyduklarını ifade eden Azimli daha sonra şunları kaydetti: “Sille'de çoğu işletmenin adı kafedir. Biz, bu ismi tasvip etmiyoruz. İşletmemizdeki çoğu şeyi eski usüllere göre yapıyoruz. Müderrisimizin ailesinin odası boş duruyor. Orayı da müze yapmayı düşünüyoruz. Bizim işletmemizin mimarisi hiç bozulmadı. Selçuklu döneminin izleri duvarlarda ve çoğu yerde var. İçinde bulunduğumuz işletme 1299'lu yıllardan önce dedelerimizin eviymiş. Müderris dedemiz ve ailesi birlikte yaşarlarmış. Ev, 7 odalıymış. Müderris ve çocukları ayrı ayrı odalarda yaşarmış. O dönemde olan her şey bugün de varlığını sürdürüyor. Ahilik kültürünün yaşatılmasına ve özümüze bağlı kalmaya özen gösteriyoruz. Mesela çoğu kafede Churcill satılır. Ben, bu ismin anılmasını doğru bulmuyorum. Soda, limon ve tuz karışımı diyorum. Keşke bunun da Osmanlıca bir adı olsaydı da onu yaşataydık. Ahilik kültürü demişken, Müderris dedemin döneminde Sille'de Hristiyanlar da yaşarmış. Bu Hristiyan aileler dedeme çok hürmet ederlermiş. Çünkü dedem insanlar arasında ayrım yapmaz, herkese aynı nezaketi gösterirmiş. Bizim de bugün torunları olarak aynı duyarlılığı göstermemiz gerekir. Bir ürün satarken vatandaşı kandırmamız gerekir. Sadece lafta değil, icraat boyutunda da hassas olmalıyız. Biz, aslında bir kültürü yaşatıyoruz. Bizim atalarımızdan aldığımız terbiye de bunu gerektirir. Mesela çoğu işletmeci kardeşimiz Sille'de canlı müzik hizmeti verir, biz bunu da yapmıyoruz.”

ŞEHRİN BUNALMIŞLIĞINA BİRE BİR MEKÂN

Etlerini Sille taşında pişirdiklerini söyleyen Azimli, Sille taşının özelliklerinden de bahsetti. “Bu taş, sıcaklığı içine alır ve çok geç soğur. Sille taşı pişirilecek eti veya malzemeyi yakmaz” diyen Azimli, şu cümleler ile konuşmasını noktaladı: “Geçmişte Sille'deki damlarda taş olduğu için buzdolabı yokmuş. Eti tuzlayıp, az bir şey pişirir taşların arasında saklarlarmış. Sille taşında etin lezzeti daha farklı oluyor. Köftemiz çok meşhur, özel olarak yapıyoruz. Kuzu pirzolamız yine bir marka. Mesela kuzu şiş satmıyoruz. Kuzu şiş taş üzerinde pişmez çünkü. Taşın üzerinde pişen her ne varsa, bizim işletmemizde bulunur. Ayrıca sac böreğimiz de var. Sac böreğini de eski usüllere göre yapıyoruz. Geçmişte sac böreğini kaba ve büyük yaparlarmış, bu geleneği biz de devam ettiriyoruz. İçini bol koyuyoruz. Bizim işletmemizde sıcak bir aile ortamı var. İnsanlar, şehrin bunalmışlığından kaçarak, bizim buraya geliyor. Tarihi bir mekân içinde hem yemeğini yiyiyor hem de geçmişe yolculuk yapıyor.”

EMRE ÖZGÜL

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri