Silah ambargosu kalkması neler getirecek

AB üyesi ülkelerin, Suriyeli muhaliflere yönelik silah ambargosunun uzatılması konusunda uzlaşmaya varamaması, muhalefete silah sevkiyatının ne zaman başlayacağı ve ne yollarla yapılacağı merak ediliyor.

AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının, Suriyeli muhaliflere yönelik silah ambargosunun uzatılması konusunda uzlaşmaya varamaması ve böylelikle ambargonun "hukuki" olarak ortadan kalkmasının ardından, muhalefete silah sevkiyatının ne zaman başlayacağı ve ne yollarla yapılacağı merak ediliyor.

AB dışişleri bakanları, pazartesi günü Brüksel'de yaptıkları toplantıda, 31 Mayıs'ta süresi dolan Suriye'ye yönelik silah ambargosunu ele almış, toplantıda çoğunluk ambargonun uzatılmasından yana tavır koysa da Fransa ve İngiltere'nin ikna edilememesi sonucunda uzatma kararı çıkmamıştı. AB ülkelerinin uzlaşamaması, muhaliflere yönelik ambargonun 1 Haziran itibariyle kalkmasının da yolunu açtı.

Üye ülkeler, 1 Ağustos'a kadar silah göndermeme taahhüdünde de bulunurken, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, kararı bu tarihten önce gözden geçireceklerini söyledi. Son dönemde, ambargonun gevşetilmesini savunan Fransa'dan da haziran ayı içerisinde yapılması planlanan Cenevre-2 toplantısından çıkacak sonuca göre kararın uygulanmasının ertelenebileceği yönünde açıklamalar gelmişti.

Silah ambargosuna ilişkin gelişmeleri AA'ya değerlendiren diplomatik kaynaklar, AB dışişleri bakanları toplantısı sonucunda birliğe üye ülkelerin önünde silah sevkıyatı konusunda "hukuki bir engel kalmadığına" dikkati çekti. Bakanların vardığı mutabakat doğrultusunda sevkiyatın hemen başlamasının öngörülmediğini belirten kaynaklar, Suriye'deki gelişmeler ışığında durumun 1 Ağustos tarihi itibariyle tekrar değerlendirileceğini ifade etti.

Cenevre-2 toplantısının da süreçte etkili olacağına değinen kaynaklar, 1 Ağustos'a gelindiğinde, Suriye'de siyasi bir çözüme yönelik ilerleme kaydedilmesi ve sahadaki ortamın sakinleşmesi durumunda, AB'nin, "geri durmayı seçebileceğini", aksi takdirde "tutumunu daha da kuvvetlendirebileceğini" kaydetti.

Ambargoyu uzatmayan AB'nin, "Suriye halkının kendini savunma hakkının destekleneceği yönünde kuvvetli bir mesaj" göndermek istediğini de vurgulayan kaynaklar, bu çerçevede siyasi çözümün hala öncelikli bir odak olduğunun altını çizdi. Bununla birlikte, 1 Ağustos'a kadar siyasi çözüm anlamında ilerleme kaydedilmesi durumunda birliğin, adımlarını "bir ambargo şekline dönüştürmeden" atmasının beklendiği de belirtildi.

Sevkiyatta "şeffaflık" önem kazanacak

Öte yandan, Suriye'ye uygulanan silah ambargosunun muhalifler lehine gevşetilmesini isteyen İngiltere ve Fransa başta olmak üzere AB ülkelerinin silah sevkiyatını nasıl gerçekleştirecekleri de soru işaretlerine neden oluyor.

Pazartesi günkü toplantıdan çıkan bildiride silah ihracatı lisanslarına yönelik ifadelerin yer almasından hareketle, her türlü sevkiyatın bu lisanslara ve ilgili yönetmeliklere uygun yapılması gerektiği görüşü ağırlık kazanıyor. Bu noktada "şeffaflığın" önemine işaret edilirken, sevkiyatların kime ve nasıl yapılacağının açıkça belgelenmesi gerekeceği de vurgulanıyor.

Suriye'ye komşu, müttefik ülkelerden sevkiyat

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kamer Kasım, AA'ya konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, AB dışişleri bakanları toplantısından uzlaşma çıkmaması üzerine ambargo kararının da otomatik olarak kalktığını belirterek,"Ancak, bu durum 'AB hemen muhaliflere silah gönderecek' şeklinde yorumlanamaz" dedi.

Ambargo kararını destekleyen ülkelerin silah göndermeyeceğini ve lobi çalışmalarını sürdüreceğini dile getiren Kasım, "Bu toplantı, zaten AB ile ilgili tartışmaların sürdüğü bir ortamda, 'AB dış politikada tek ses olamıyor' mesajı verdi. Bunun ortaya çıkardığı bir rahatsızlık söz konusu" diye konuştu.

Silah sevkiyatının nasıl gerçekleştirilebileceğine de değinen Kasım, AB'nin birlik olarak bir karar alamaması nedeniyle ülkelerin bunu tek tek yapacaklarını söyledi. Kasım, "Suriye'de muhaliflere silah sağlanacaksa, bunu doğrudan yapmak imkansız. Bunu başka bir ülke üzerinden yapmaları gerekir. Başka ülke de tabii Suriye'ye komşu olan müttefik, en azından bu sorun bağlamında ortak hareket edilen ülkeler olur" şeklinde konuştu.

Sevkiyat için Suudi Arabistan ve Katar'ın yanı sıra Türkiye'nin de seçilebileceğini, böyle bir durumda Türkiye'nin baskıyla karşılaşabileceğini belirten Kasım, ancak halihazırda Şam yönetimiyle ilişkilerin gergin olduğunu ve meşru yönetim olarak muhaliflerin tanındığını hatırlattı. Kasım, "Türkiye, açıkça Reyhanlı saldırısının faillerini de işaret etti, Şam yönetimi olduğunu ve bunun bedelinin ödetileceğini söyledi. Zaten Şam yönetimiyle tamamen ipler koptuğu için bu durum Türkiye'yi bu aşamada çok da sıkıntıya sokmaz" ifadesini kullandı.

Kasım, muhaliflere silah sevkiyatı konusunda, ambargonun devamını isteyen ülkelerin "şeffaflığa" özellikle vurgu yaptıklarının da altını çizdi.

" Avrupa'ya terör sıçrayacak"

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı da sürece ilişkin değerlendirmesinde, Suriye'deki çatışmanın önümüzdeki günlerde de devam edeceğini, gerek Esed güçlerinin, gerekse muhaliflerin Cenevre'de yapılması planlanan konferans esnasında bile çatışmayı sürdüreceklerini söyledi.

ABD'nin Suriye'deki krize doğrudan müdahil olmasının şu aşamada söz konusu olmadığını, AB'nin de bunu bildiği için ambargonun kaldırılması konusunda mutabakata vardığını kaydeden Bağcı, şöyle konuştu:

"Ambargonun kaldırılması demek, Özgür Suriye Ordusu'nun Esed güçlerini yeneceği anlamına gelmez. Bu, yine zamana yayılacak bir süreç. Çünkü silahı vermek başka bir şey, düzenli orduyu kurmak başka bir şeydir. Bu, Esed'i haklı çıkaracak terör hareketlerine dönüşecektir."

Suriye'nin bölünmeye doğru gittiği ve Esed'in seçimlerden önce iktidarı bırakmayacağı yönündeki görüşünü paylaşan Bağcı, Hizbullah'ın da sürece yeni bir aktör olarak katılmasının durumu zorlaştıracağını ifade etti.

Cenevre görüşmelerinin de süreçte belirleyici olacağını kaydeden Bağcı, "Cenevre görüşmelerinin sonucuna göre, 1 Ağustos'tan sonra 'Devam mı, yoksa kalalım mı ' sonucu ortaya çıkacak" dedi.

AB'nin askeri bir örgüt olmadığını ve silah sevkiyatının tek tek ülkeler için problem yaratabileceğini belirten Bağcı, "Silah gönderen her ülkenin, Esed taraftarlarının veyahut Hizbullah'ın, önümüzdeki dönemde terör hareketlerine başlayacaklarını hesaplamaları gerekir. Avrupa'ya terör sıçrayacak" diye konuştu.

Olası silah sevkiyatının İsrail veya Lübnan üzerinden yapılabileceğini, Türkiye'nin ise en güvenli seçenek olacağını dile getiren Bağcı, "Reyhanlı'nın benzerleri olacak ne yazık ki, çünkü Türkiye ön alıyor. Bence Türkiye, Hizbullah'ı karşısına aldı" ifadesini kullandı.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Dünya Haberleri