Şimdiki çocuklar birçok şeyden mahrumlar. Çocukların bu hayatları mahrumiyet içinde ecele doğru akıp gidiyor.
Çocukların mahrum olduğu en önemli madde ise sıcak çamaşırlardır. Şimdiki çocuklar sıcak çamaşır giyemiyorlar.
Çocukların sıcak çamaşırlardan mahrum olmasına ilk; çamaşır leğenleri sebep oldu. Önce onlar terk etti çocukları. Sonra bu terk edişi sırasıyla; kova, maşrapa, el örgüsü lif, güğüm ve en sonunda o güzelim kuzine sobaları oldu. Hani kömür kovasının kuzineye konduğu büyükçe kapağı dışında üzerinde küçük boyutlu iki tane yuvarlak kapak bir tane de dikdörtgen kapak olan fırınlı soba.
Eskiden çocuklar duş almazdı fıskiyenin altında…
Oturma odasında bulunan kuzine sobasının yanına konan çamaşır leğeninin içinde, güğümlerden kovaya ılıştırılan su ile yıkanırdı çocuklar. Bu banyo sefasında ise üşüme riski yoktu ama sıcak su ile haşlanma ihtimali de bir hayli yüksekti.
Bu banyo sefasında ise ninelerin şöyle bir taktiği vardı. Önce kirli kafa yıkanır, sonra vücut kese ve el örgüsü lif ile temizlenir. Sonra da temiz kafa tekrar yıkanırdı.
Eğer ilk vücut yıkanacak olursa, kirli kafayı durularken akan pis su temiz vücudu tekrar kirletecekti. Ninelerimiz böyle inanıyordu… Aslında çok mantıklı gibi görünüyordu bu taktik. Lakin çamaşır leğenlerinin gideri olmadığını fark edince o kadar da mantıklı olmadığını düşünmeye başlamıştım ki çamaşır leğenleri terk etti bizleri.
Banyo sefası son bulup; havlunun içinde yaprak sarması misali sarılı beklerken çocuk, teyzesi tarafından çocuğa giydirilecek temiz çamaşırlar başta olmak üzere tüm giyecekleri 20-30 santim mesafeden sobaya paralel tutularak ısıtılırdı. Bu ısıtma işleminde ise elbiselerin her iki yanı da sobaya paralel tutulurdu. Cızbız köfte yapar gibi. Elbise ısıtma hizmetine ise çoraplar da dâhildi.
Sobaya yakın tutularak ısıtılmış bu sıcak çamaşırların banyodan sonra rahatlamış çocuğa nasıl bir haz verdiği ise anlatılamaz.
Şimdiki çocuklar birçok şeyden mahrumlar; sıcak çamaşırlardan da…
Duştan çıkan çocuklar evlerindeki radyatörler vasıtası ile ısı molekülleri yoğunlaştırılmış çamaşır giyiyorlar artık.
Bu çocukları ne nineleri yıkıyor, ne elbiselerini teyzesi ısıtıp hazırlıyor ne de banyodan sonra yumuşacık yanaklarını dedeleri öpüyor.
Dedim ya!
Mahrum çocuklar…
“Bir evin oturma odasının kapı kulpu normal şekilde değil de havaya doğru uzanıyorsa; biliniz ki o ev sobalıdır ve o evde yeni yürümeye başlayan afacan bir çocuk vardır” dedi, mazisi gözlerinde canlanan ve şöyle devam etti: “Yürümeye yeni başlayıp da afacan olmayan bir çocuk hiç görmedim”…
Gürül gürül yanan kuzinenin yanında; bir çocuk ninesi tarafından yıkanmıyorsa çamaşır leğeni ne hisseder? Bir de böyle düşünün…
Yeşil sabundan gözü yanarak yıkanan çocuklar da var. Göz yakmayan şampuanla duş alan çocuklar da var.