Tüm dünya tribünlerde yerini almış, an be an seyrediyor. Arkası yarınların da meraklısı. Suya sabuna dokunmadan arada tezahüratlar yükselse de bu ancak masum insanların verebileceği tepkilerden biri olabilir.
Peki ya tepki verebilecek olup da veremeyen veya vermeyen dünya liderlerine demeli? Yaklaşık üç aydır Gazze’de devam eden; hastanelerin, okulların, caddelerin, camilerin ve aklınızın alabileceği her yeri bombalandığı vahşi bir savaş yaşanıyor.
Her geçen gün artan toplu mezarlar, ara sıra dizilmiş cansız çocuk bedenleri ile adeta bir soykırım devam ediyor. Şimdi artık filmin sonu da yaklaşıyor: Filistin’in elinde kalan son bir avuç toprak da onlara çok görülüyor. Filistin halkını bu topraklardan çıkarmak için yıllardır devam eden baskının, savaşın son perdesini izliyoruz. Umursamaz bir tavır alan İsrail ve yandaşları her istediğini yapabiliyor.
Sokaklardaki bir miktar duyarlı insanlar dışında dünyadaki hiçbir liderden ses yok, kimse hesap sormuyor, kimse tepki göstermiyor ve İsrail’in dokunulmazlığı devam ediyor. Sanki herkes Filistin’in yenilgisini kabul etmiş ve bir yumak gibi kabullenmiş. Üstelik bu kabulleniş büyüyerek devam ediyor. Dünyada sözüm ona insan haklarından bahsedenlerin hepsi susmuş ve nedense insan hakları Gazze’ye uğramamış. İnsan hakları sadece batıyı koruyan bir hak mıdır?
Avrupa neden susuyor, dünya neden susuyor, anlamak mümkün değil. Soykırıma susan ve karşı gelmeyen herkes suçludur. Öncelikle yenilgiyi çoktan kabul etmiş liderlerin nasır tutmuş kalpleriyle 75 yıllık Filistin oyununun en acı sahnesinde bu oyun sahnelenirken hepsi tribünlerde yerini almış adeta bir tiyatro oyunu izler gibi suskun. Ya tepkisiz Müslüman dünyaya ne demeli? Onlar da her zamanki gibi büyük devletlerin gölgesinde kalarak adeta soykırımı bir tiyatro gibi seyretti. Bu yönüyle Filistin, kendi davasında tek başına kaldı. “Müslüman Alemi” diye bir alem varsa onlar da hep seyretti bu soykırımları, haksızlıkları. Kıbrıs’ta da Uygur’da da, Bosna’da…
Ve işte Filistin’de de seyrediyorlar. Bakmayın siz sosyal medyadan kahramanlık gösterenlere. Kimse samimi değil, herkes sözde karşı çıkıyor. Bu nedenle yalnız Filistin yalnız ve artık giderek daha büyük acılara katlanmak zorunda kalacak. Filistin halkı bu haksızlığa, bu saldırıya en güzel şekilde cevap vererek haklılığını sadece İsrail’e değil tüm dünyaya gösterdi. Öyle bir direniş, öyle bir çizgi ki haysiyetin, onurun, hayatın ve ölümün nasıl bir şey olduğunu gösterdiler.
İnanıyorum ki Filistin de tekrar küllerinden doğacak, kolu kanadı kırılsa da tekrar acılardan fışkıracak ve özgür Filistin mutlaka ortaya çıkacak. Çıkacak ama şimdiden şu soruyu sormamız gerekmez mi? Bir gün her şey yoluna girdiğinde; sadece Müslümanlar için değil, üç din için de kutsal olan Mescid-i Aksa ve kutsal beldelere gitmeye, ziyaret etmeye yüzümüz olacak mı? Zaman çok şeyi gösterdiği gibi bunu da gösterecek.
Bu yazının sonunda söylenebilecek en güzel sözü Bosna lideri Aliya İzzet Begoviç vaktiyle söylemişti. Çok uzak değil, bir süre önce Avrupa’nın göbeğinde, Balkanlarda, Bosna Hersek’te katledilen binlerce Müslüman Boşnak da soykırıma uğrarken sözde medeni Avrupa bu durumu da böyle seyretmişti. İşte bu soykırımı yaşayan Bosna Lideri Aliya İzzet Begoviç’in o dönemde söylediği söz Filistin için de her şeyin özeti gibidir: “Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız tek şey, düşmanlarımızın yaptıkları değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır…”