Ruhlardaki ilahi sezişle duayı, zekanın bir tebessümü haline getiren, zadegânların hayranlığını celbeden, Çelebilere methiyeler dizdiren, mütefekkirlere mesailer harcatan şehir İSTANBUL.
Tanpınar ile beraber Hüsrev paşanın gölgesinde dinlenen ruhum kalemimle ifade aracı olacak mı bilemem ama gelin beraber anlamaya çalışalım Tanpınar’ın İstanbul’unu.
Tanpınar için İstanbul, yazılarının mekânı değil, karakterlerden biridir. Hatta ölüm bile bu köşelerde başka çehreler takınır.
Beyazıt ve Beylerbeyi camii duvarına yaslanıp düşünmek, aradığımız şeyin o zamanlar değil de içimizde yatan duygulardan ibarettir.
Renkli vitraylardan yansıyan ışık hüzmelerinin el dokuması halılara vuran renklerinden başı dönen semaya baktığında, Çelebinin delinmemiş inci tanesine benzettiği kubbelerdeki muazzam yazılar, büyük bir hürmetle çepeçevre sarar atmosferi. Kağıdının ebrusuyla, tezhibin zarafetiyle karışan yazı levhaları, yürekleri titreten arşa değen nameler ile camiiler, İstanbul camileri gönlümüzün efendileri.
Yahya Kemal’in, “Baktım, konuşurken daha güzeldin.” mısraları ile övdüğü güzel, Üsküdar tepelerinden gülünce Tanpınar’ı kendine aşık etmiştir. Bu güzel, eski Valide camii midir yoksa Sinan’ın ruhunun zuhur ettiği asar-ı atika mı?
O ruhla Üsküdar’da Şeyh yokuşundan Ayazma Cami’nin ışıklarını görünce başka bir zaman çerçevesine girilir.
Çocukluğumda düşündüğüm cennet bahçesi dediği Sultanahmet’in içi mavi bir bahar rüyasıdır. Heybetiyle etrafına ev sahipliği yapar.
Surlara sırtını yaslamış Mihrimah Sultan, deniz dalgalarını duyduğumuz Rüstem Paşa, bir Hüvelbakinin altında yatan ince ruhlar, küçücük köşelerinde bile cazibelerinden etkilendiğimiz aziz İstanbul gelin yatağında eşsiz güzelliği ile uzanmakta.
Bizi etkisinde bırakan üstadımızın hayranlık duyduğu başka bir üstada sözlerini bırakıyorum; “Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada, sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.” -Yahya Kemal
Ah üstadım senin deyiminle, neler çeker bu gönül söylesem şikayet olur. Dilim dönmez güzelliğini anlatmaya, lisanım affınıza kalemim katkınıza muhtaçtır.