Sevinmek mi, hayıflanmak mı?

Recep Çınar

Antalya'da oynanan maçta, tribünler dışında üstün olan taraf kesinlikle Atiker Konyaspor'du...

Bireysel kalite, takım kalitesi, fiziksel ve zihinsel üstünlük, bir hafta öncesinin 5-0'lık skoru ve sinerjisi vs...
Dolayısıyla  3 puanı hak ettikleri bir maçtan, 1 puanla ayrılmaları, oyuncuları da, teknik adamları da, yöneticileri de memnun etmemiştir...

Antalyalıların maç öncesi hazırlıkları, özellikle Eto'o'yu sindirme, Kamerunlu oyuncunun  kimyasını bozma girişimleri bir işe yaramadı...

Buna rağmen, Serkan'ın maç boyunca bir kere bile yere yatmadığı oyunun kaybedeni kesinlikle Atiker Konyaspor oldu...

Yeşil-beyazlı ekipte, bu maçla ilgili sorgulanması gereken önemli ayrıntılar var...

Örneğin Fofana...

Takıma zerre kadar katkısı yok...

Sergen Yalçın'ın bu konuda  bir rotasyona gitmemesini anlayamıyorum...

Kazanan takımı bozmamak gibi, çağdışı futbol aklına da, benim futbol aklım ermiyor...

Özellikle maçın ilk yarısında soyunma odasına 0-0'la girilmişken, rakip üçüncü bölgede hiç yokken, Fofana'yı 72, Eto'o'yu 77 dakika oyunda tutmanın bir izahı olmalı...

Kazanacağımız, hem de rahat kazanacağımız bir maçı 0-0'a bağladık, içim ona yanıyor...

Antalyalılar bu 1 puana sevinebilirler...

Çünkü, kazanma adına hiçbir şey yapmadılar, yapamadılar, dolayısıyla da kazandıkları bu 1 puanı öpüp başlarına koydular...

Kendilerince haklı bir sebeple oyunun temposunu düşürmeye çalışan Antalyalılara, yeşil-beyazlı temsilcimizin  aynı şekilde karşılık vermesine ne demeli?

Doğru bir futbol aklı değildi bence...

Yukarıda da belirttiğim gibi, hem bireysel, hem takım kalitesi olarak fersah fersah önde olduğun bir rakibe karşı, ekstra bir efor, ekstra bir futbol aklı, ekstra bir rotasyon sunulamaz mıydı?

Atiker Konyaspor, Antalyaspor karşısında daha fazlasını ortaya koyabilirdi...

Tabi ki, Sergen Hoca ve yardımcıları, hem maçtan önce, hem maç içinde gelişmeleri doğru görebilse, doğru okuyabilselerdi!

Onun için biraz sitemleyim...

Antalyaspor maçında treni kaçırdık, çünkü yukarıya tırmanma şansımızı elimizin tersiyle ittik...
Antalya'ki oyunun  da, skorun da, belirleyici faktörü kesinlikle kenar yönetimi oldu...
Özellikle Fofana ve Eto'o'nun sahada kalmasındaki ısrarcılığı, doğru bir tercih değildi...
Kazanabilme adına daha diri ve daha arzulu oyuncular, ikinci 45'in başlarında sahaya sürülebilirlerdi...
Kısacası; bu 1 puana sevinmek mi, 3 puanı kaçırdığımız için hayıflanmak mı?
Bunun en doğru cevabını önümüzdeki 5 hafta sonra oluşacak olan puan tablosunun ardından alırız sanırım...

xxx

Maçın hakemine gelince...
Ümit Öztürk, özellikle deplasman takımlarının hep isteyeceği bir hakem...
Tamamen Antalyaspor seyircisinin egemen olduğu tribünlerin baskısına en ufak bir taviz dahi vermeyerek, adil bir maç yönettti...
Atiker Konyaspor'a olduğu gibi, Antalyaspor'a da şanstı...
Niye mi?
Maçın son dakikalarında, topun Skubiç'in eline gittiği pozisyonda, devam kararı verebilir, Jahoviç'in filelere giden vuruşunda da santraya gösterebilirdi...
Golü verse, aman aman bir gürültü çıkmazdı...
Çünkü, el topa değil, top ele gitmişti...
“Ümit Öztürk, Antalyaspor için de şanstı” demem ondan.