Rüyanızda gördükten sonra uyanıp da yüreğinizi sızlatan ya da ciğerinizi yakan birisi olmuşsa hayatınızda..
**
Uyanır uyanmaz bir sigara yakarsınız. Öyle derinden çekersiniz ki yüreğinizdeki o yangına ulaşsın istersiniz dumanı.
**
Her ne kadar unutsanız da yürüdüğünüz bahçeleri görürsünüz, dalından kopardığınız elmaları, ya da yağan yağmuru. Her ne kadar unutsanız da yan yana olduğunuz zamanları hatırlarsınız...
**
Kimisi aynı şehirde toprağın altından sızlatır yüreğinizi, kimisi aynı şehirde yaşarken...Kimisine anadır atadır yüreği sızlatan, kimisine sevdadır...
**
Nereye giderseniz gidin sizinle gelir elemi, kederi, umudu, hayali, neşesi...
**
Üzerine yılları örtesiniz, kaç şehir eskitseniz, kaç baharı geride bıraksanız da yeşersin hele buğday başakları, tomurcuklar açsın, kuşların cıvıltısı doluşsun bakalım, hangi şehir hangi zaman kafesleyebilir yüreğinizi..
**
Kış gelsin, kar yağsın bakalım...nasıl örtebilir üzerini sevda sokağının...Saçlarınıza ak düşse de hafızanızdan silinmez sevdanın izleri...
**
Yağmur her sonbaharda daha değişik yağar artık geride bıraktıklarınız varsa. İşte bir çiçek, işte bir kuş, işte bir yemek bambaşka anlam kazanır. Direnirken yaşama ve yalnızlığa sırtınızda hatıralarınızla kalırsınız. Düşünceleriniz biter bazen pencereden bakarken, sadece bakarsınız artık...
**
Şehir başkadır, mevsim başkadır geride bıraktıklarınız varsa... Ben bir başkadır, toprak olduysa yüreğiniz. Gece başkadır, gündüz başkadır.
**
Bir şehirde her şeye yabancı olmak, bir insandan ayrılmak ile başlar. Ya ölümdür ayıran ya sevdadır... Bir şehirde anlaşılmamak, bir şehirde anlatamamak gelir ardından...
Susmak gelir.
**
İşte bir kedi ve yağan yağmur, sokağın başında oturan sen! Kedi gibi bakarsın, kediye bakarsın, yağmura bakarsın. Şehre ve gökyüzüne... İşte bu kadar… Başka da hiçbir şey yoktur artık, rüyanızda görüp de uyandıktan sonra ciğerinizi yakan birisi olmuşsa... Ananız, atanız ya da sevdanız geride kalmışsa...