Alman Bilim ve Siyaset Vakfı’nın Türkiye uzmanı Dr. Günter Seufert, bir zamanlar reformlarla ülkeyi demokratikleştiren AKP’nin otoriterleştiğini söyledi. Dr. Seufert, partinin adeta Erdoğan Cemaati’ne dönüştüğünü, kendini çok güçlü göstermeye çalışan Erdoğan’ın bu retoriklerinin arkasında aslında büyük sarsıntılarının yattığını kaydetti.
Bilim ve Siyaset Vakfı’nın Türkiye uzmanı Dr. Günter Seufert, Türkiye’den tamamen negatif haberler geldiğini hatırlatarak, yeni MİT Yasası ile de ülkenin “Muhaberat Devleti”ne dönüşmesinin ihtimal dışı olmadığını söyledi. Köln-İstanbul Şehir Kardeşliği Derneği, Köln Büyükşehir Belediyesi’nde, “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Türkiye’de politik durum” konulu bir konferans düzenledi. Dernek Başkanı Walter Kluth, Türkiye’deki gelişmelerin Türkiye’ye ilgi duyan Kölnlüleri de yakından ilgilendirdiğini söyledi.
Konferansta sunum yapan Türkiye uzmanı Dr. Günter Seufert çarpıcı analizler yaptı. Dr. Seufert, “Yeni otoriterleşme, basın özgürlüğü konusunda büyük sınırlamalar, hükümetin yargıya yoğun müdahaleleri. Türkiye’de güçler ayrılığı pratikte kaldırıldı, Anayasa ihlal ediliyor. Hükümet; yasaları ve mahkeme kararlarını görmezden geliyor. Hakim ve savcılar tehdit ediliyor.” dedi. Buna örnekler de veren Dr. Seufert, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra milletvekilliği ve partiden istifa etmemesini, rüşvet iddialarının mecliste tartışılmasının engellenmesini, inşaat durdurulması gibi mahkeme kararlarının uygulanmamasını gösterdi. Dr. Seufert, “Erdoğan, seçim klibi yayınını yasaklayan üst yargıya hakaret etti.” diye ekledi.
Türkiye'deki bir diğer tehlikeye dikkat çeken Dr. Seufert, “Ayrıca istihbarat kuruluşu MİT’e büyük yetkiler veren MİT Yasası ile Türkiye’nin ‘Muhaberat Devleti'ne’ dönüşmesi endişesi var ki; bu ihtimal dışı değil.” dedi. Kemalizm’den başlayarak Türkiye’deki sistemi anlatan Dr. Seufert, anti demokratik uygulamalardan dolayı toplumun çoğunluğunun Kemalizme duyduğu tepkiyi anlattı.
BELGELİ RÜŞVET İDDİALARI
Ötekileştirme stratejisinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de işe yaradığını belirten Dr. Seufert, “Erdoğan bu sayede, eleştirilere, sağlam rüşvet iddialarına, demokratik hakları sınırlamasına, yargıya müdahalelere rağmen çoğunluğun oyunu almayı başardı. Diğer bir faktör ise ilk 5-6 yılda yapılan büyük reformlar oldu. Tüm eleştirilere rağmen Erdoğan’ın seçilmesinin bir sebebi de, yeni elitler olan muhafazakar kesim için durumun tekrar aleyhlerine dönmesinden endişe etmeleridir.” dedi.
Demokrasilerde hükümetlerin istediği her şeyi yapamayacağını, onları sivil toplum, bağımsız yargı ve eleştirel basının denetlemesi gerektiğini vurgulayan Dr.Seufert, “Anayasa referandumu sonrası bu seçim başarıları ve uzun hükümet dönemi Erdoğan ve AKP’nin kendine aşırı güvenmesine neden oldu. Gezideki otoriterleşme, hatta belki de bu rahatlık nedeniyle rüşvet işlerine girildi.” ifadelerini kullandı.
TEK PROBLEM AKP DEĞİL, MUHALEFETİN DURUMU DA PROBLEMLİ
Yerel seçim grafiklerini gösteren, Türkiye’de her bölgede temsil edilen tek partinin AKP olduğunu hatırlatan Dr. Seufert, “Türkiye’de sadece AKP bir problem değil, muhalefetin durumu da problemli.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yeni Türkiye” deyimiyle ülkeyi nereye götürdüğünü analiz eden Dr. Seufert, “Politik uygulamalar başladı. Anayasa değiştirilmediği halde şu anda Türkiye’de pratikte başkanlık sistemi var. Çünkü son kararı cumhurbaşkanı veriyor, başbakan değil. Oysa Anayasa farklı bir şey öngörüyor” dedi.
AKP’nin 2015 genel seçimlerinde Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu elde etme çalışmaları yaptığını belirten Dr. Seufert, 2-3 yıl önce herkesimin katılımı, katkısıyla anayasa yapılmaya çalışılırken AKP’nin bugün, 'çoğunluğumuz var, Anayasa’yı biz yapacağız' noktasına geldiğini kaydetti. CİHAN