Ses Kayıtlarını Dinletme Davasının İlk Duruşması Yapıldı

Çanakkale'de yerel seçimler için düzenlenen ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı mitingden önce dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait ses kayıtlarının dinletilmesi sebebiyle yedi kişilik...

Çanakkale'de yerel seçimler için düzenlenen ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı mitingden önce dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait ses kayıtlarının dinletilmesi sebebiyle yedi kişilik tertip komitesi hakkında açılan hakaret davasının ilk duruşması yapıldı.

Söz konusu miting, 28 Şubat 2014 tarihinde Cumhuriyet Meydanı’nda yapıldı. Başlamadan önce meydana kurulan ekranlardan, 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla ilgili ortaya çıkan ses kayıtları dinletildi. AK Parti Çanakkale Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü, 1 Mart 2014 tarihinde tertip komitesi üyeleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcının hazırladığı iddianame üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, Başbakan'a hakaret suçlamasıyla dava açıldı.

Bugünkü ilk duruşmaya, yargılanan tertip komitesi üyelerine destek vermek için CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Çanakkale milletvekilleri Ali Sarıbaş ve Serdar Soydan, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale İl Başkanı Hamza Karagöz ve diğer bazı partililer de katıldı. Suçtan zarar görme ihtimaline binaen müşteki Erdoğan’ın CMK’nin 237 ve 238. maddeleri uyarınca kamu davasına katılmasına, vekaletname uyarınca Ahmet Özel’in katılan vekil olarak dava ve duruşmalara kabulüne, sanıkların müdafilerine vekaletnamelerini ibraz etmeleri için gelen celseye kadar süre verilmesine, ATK Başkanlığı'na müzakere yazılarak davaya konu tapelerin montaj olup olmadığı konusunda yapılmış bir inceleme ve düzenlenmiş bir rapor bulunup bulunmadığının sorulmasına, rapor mevcut ise bir örneğinin gönderilmesinin istenmesine karar verildi. Dava, 26 Aralık 2014 günü saat 14.50’ye ertelendi.

TAPELER DOĞRU ÇIKTI

Duruşma çıkışında adliye önünde partililerle birlikte basın açıklaması yapan Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, genel merkez olarak yaptıkları miting dolayısıyla Çanakkale’deki parti yönetim kurulu üyelerine ceza davası açıldığını söyledi. Bu davanın, Türk hukuk ve yargı tarihinde ibretle hatırlanacağını belirten Tezcan, “Türkiye’de içinde bulunduğumuz dönemde çalmanın serbest, çaldırmamanın suç olduğu bir döneme girdik. Çalmanın serbest, çalanı söylemenin yasak olduğu bir döneme girdik. Hırsızlığın serbest, hırsızlığa karşı koymanın suç sayıldığı bir döneme girdik. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sürecinde devletin en tepesinde, bakanlardan Başbakan'a kadar çocuklarıyla, suç ortaklarıyla telefon konuşmalarında hırsızlığın belgesi suçüstü ortaya çıkmışken bunların üzerine gitmek yerine, bağımsız olması gereken bir yargıyı bağımlı yaparak, bunları örtbas edip açıklayanların üzerine gittikleri bir düzen yarattılar. Bugün görülen dava, böyle bir davadır. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık soruşturması kapsamında çocuklarıyla yaptığı konuşmalarda paraların nasıl saklanacağı talimatını vermiştir. O süreçte ortaya çıkan tapelerin tamamının gerçek olduğu, 2 bin 500’ün üzerindeki tapenin gerçek kayıtlar olduğu resmî bilirkişi raporlarıyla saptanmıştır. TBMM soruşturma dosyasında, bu tapelerin tamamının gerçek olduğuna ilişkin bilirkişi raporlarının olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ortada yolsuzluğun olduğunu açıkça gösteren bilirkişi raporları olmasına rağmen Çanakkale’de bugün görülen davada düzenlenen iddianamede, montaj kayıtların yayınlandığı gibi bir ifadeyle suç yaratılmak istenmiştir. Hodri meydan, nereye inceletirlerse inceletsinler, başından beri söylediğimizin arkasındayız. Bu konuşma kayıtlarının hiçbir yeri montaj değildir. Konuşmaların tamamı gerçektir ve suçüstü yakalanmışlardır. En son 17-25 Aralık soruşturma dosyalarında bunun gerçek olduğuna dair bilirkişi raporu olduğu da açıkça ortaya çıkmıştır." şeklinde konuştu.

Yaşananların ardından iki tip savcı türüyle karşı karşıya olduklarını söyleyen Tezcan, şöyle devam etti: "Birisi 17-25 Aralık soruşturmalarında, açıkça suç delilleri ortada olmasına rağmen bu suç delillerini ortadan kaldırıp soruşturmayı kapatma çabası altındaki Ekrem Aydıner gibi savcılar. Takipsizlik kararı veren, Başbakan'ı, bakanları, hükümeti suç işleseler bile koruma heves ve telaşı içerisinde olan savcılar. Onların suç ortaklarını korumak ve bu kadar ayan beyan deliller karşısında takipsizlik kararı vererek, ikballerini iktidar gücüne bağlayan, bağımsız savcı olma niteliğini yitirmiş kişiler. Bir başka buna benzer savcı tipi de bu yolsuzlukları tamamen demokratik ve hukuk kuralları içerisinde açıklayan, hırsızlıkların ve yolsuzlukların üzerine gidenler hakkında, ortada kamu davası açmasını gerektirecek hiçbir haklı sebep yokken dava açıp vatandaşları korkutmaya çalışan, hukuku iktidarın sopası gibi kullanmaya çalışan, Çanakkale’deki iddianameyi düzenleyen savcı tipidir. Bu iki savcı tipi de iktidara kul olmuş, görevinin farkında olmayan, iktidardan ikbal ve gelecek bekleyen savcı tipidir. Türkiye’nin geleceğinde bu anlayışa yer yoktur. Hedefimiz yargının bağımsız olduğu, yolsuzlukların ve hırsızlıkların olmadığı, her şeyin hukuk devleti sınırları içerisinde tartışılabildiği bir düzeni kurmaktır. Bu noktada arkadaşlarımız, Çanakkale’de bu mücadeleyi cesaretle vermiştir. Hiç kimse, CHP il ve ilçe örgütlerini bu davalarla yıldıracağını sanmasın. Biz Türkiye’nin her yerinde bu yolsuzlukları açıklamayı iş edindik. Gelsinler, bir hesap soracaklarsa genel merkezden sorsunlar. Bizim bu konuda tereddüt ettiğimiz ve korktuğumuz bir şey yoktur. Biz asıl hesap sorması gereken mekanız. İnanıyoruz ki millet, yolsuzluk yapanlardan ve o yolsuzluğu koruyan ve kollayanlardan önümüzdeki süreçte hesap soracaktır." CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri