Ülkemizde ve dünyâda öyle yoğun gündemler yaşanıyor ki, birini yazamadan diğer bir önemli hâdise cereyan ediyor. Perşembe günü Fransa’da bağımsızlık günü kutlamaları yapılırken, Tunuslu bir Fransız vatandaşın, Fransa’nın Nis kentinde terör eylemi yapmasını bugünkü yazımda bahsedecekken Cuma günü kendi ülkemizde oluşan menfur darbe girişimi yazımızın konusunu belirledi. Aslında gündeme çok takılmak istemiyorum ancak bâzen de yazmak gerekiyor.
Bu girişten sonra öncelikle Fransa’da vuku bulan terör olayını lânetliyoruz. Kimse teröre evet diyemez, mâsum canlara kıyılmasına râzı olamaz. Fakat ‘Müslümanlar da ayni kategoriye tâbi mi acaba?’ diye düşünmeden edemiyoruz. Dünya genelinde bu husûsu bir kez daha sorgulamak gerekiyor. Artık Avrupa ve tüm dünya ve de Fransa, teröre karşı daha kararlı daha gerçekçi bir tepki vermeli. Onlar terörü kendi ulusal çıkarlarına göre değerlendiriyorlar ve terör örgütlerini kendi menfaatlerine göre kullanıyorlar. Şimdilik PKK ve PYD’yi işlerine geldiği için destekliyorlar, propagandasını yapıyorlar ama yarın işlerine gelmeyince gözlerini kırpmadan o örgütleri harcayacaklardır. Dünyâda bu kadar iletişim ağı gelişmişken, insan akışı-para akışı-ses akışı bütünüyle kontrol edilirken böylesi hâdiseler nasıl tespit edilemiyor? NATO ve BM bunu yapmalı? Bunu yalnızca ABD yapıyor. Teröristlerin elindeki silahlar hep Amerikan malı. ABD dünya hegemonyasını kendi tekelinde tutuyor. Durum bu merkezde olunca tabi terör devam ediyor…
Gelelim bize, âdeta bir kâbus gibi yaşanan Cuma gecesi girişilen hâince darbe girişimine... Lânetliyoruz en açık dille yapılanları kınıyoruz. Milletimize geçmiş olsun derken bu konuda canını ortaya koymaktan çekinmeyen vatanın 161 aziz evlâdına Cenâbı Hakk’tan şehâdetler niyaz ediyor, kederli ailelerine sabrı cemil diliyoruz efendim.
Türkiye, 15 Temmuz Cuma günü gerçekleştirdiği alkışlanacak darbe karşıtı dayanışmasını, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinde şehit edilen merhum Devlet başkanı Adnan Menderes’in rövanşı olarak değerlendirebiliriz. Bu millet 1980 yılına kadar nerdeyse her on senede bir darbe gördüğü için o devrelerde herkes orduya karşı hep sus-pus olmaya alıştığı için pek tepki gösterememişti, korkmuştu, direnememişti, yanlışları hatta korkunç hatâları kabullenmek zorunda kalmıştı. Zira o vakitler halk sözünü dinleteceği merciler yoktu, millet adam yerine konmuyordu. Bu arada ne değerlerimiz yitirildi, ne acılar çekildi. Bu hususları anlatan çok kitaplar yazıldı, gerçekler ortaya çıkarıldı ama acı çekenlerin hesâbı ahrete kaldı çünkü çok can yandı… Ayni şeyler bir daha yaşanmasın isteniyor.
Bugün artık eskilerin dümeniyle gemi yürümüyor, millet her konuda söz sâhibi, kendine güveniyor, gücüne inanıyor, irâdesine saygı duyuluyor. İşte Cuma gününden bu yana millet yeni bir târih yazdı. Bilindiği üzere askeriyenin içine çöreklenmiş bir gurup azınlık hâinler gürûhu, bu milletin malzeme ve mühimmatıyla bu millete darbe yapmaya giriştiler. Devletin silâhiyle, tankıyla, uçağıyla millete-devlete darbe düzenleme gayretine giriştiler. Yazıklar olsun!
Hem dindarlıktan bahset hem ülkenin devlet başkanının kaldığı yeri bombala, meclisi, emniyeti bombala, milli istihbâratı bombala, mâsum halka silah doğrult, halkını öldürmekten çekinme, Türk Silahlı Kuvvetler Komutanını ve diğer komutanları rehin al… Bunların mantıklı bir izahatı yok. Hele dîni açıdan tam bir günah bilançosu. Farz edelim ki gerçekleştirdin arkanda sana destek olan halk kitlen var mı? Askeriyenin görevi; ‘milleti vurmak değil milleti savunmaktır.’ Olacak şey değil! Hakikaten son çırpınışlar! Hem kendilerine hem de geleceklerine yazık ettiler. Ancak millet bu hâinlerin hakiki yüzünü iyice anlamış oldu. Askeriyedeki yakışıksız zevatta inşaALLAH böylece tasfiye olmuş olacak. Her şerde hayır var elbette.
Ülkesine, devletine, hükümetine, askerine, polisine sâhip çıkan milletimizi gerçekten tebrik etmek gerek. Helâl olsun insanımıza. Yedirtmeyeceğiz ülkemizi bu kez dediler ya, maşaALLAH. Ülkedeki herkese yetmedi tüm dünyâya örnek bir tablo sergileyen bu aziz bu necip milletin bir ferdi olmaktan onur duyuyorum. Askere karşı direnen polislerimizi, özel harekattaki değerli vatansever evlatlarımızı, medyamızı dik duruşlarından dolayı tebrik ediyor, şükranlarımızı sunuyorum. Rabbim böylesi acı günleri bir daha bu millete yaşatmasın.