Genelde bütün sendikalara özelde Eğitim – Bir - Sendikası’na,
Gençlik yıllarımda liselerde okutulan felsefe kitaplarında sendika şu şekilde tarif edilmiştir: “Sendika, kapitalist düzenin bir yamasıdır.” “Sendika kapitalizmin deliklerini kapatan bir yamadır.” Halen öyledir. Halkımız da bunu böyle bilmektedir. Kime sorarsanız sorun bunu böyle olduğunu söyleyecektir. Başka bir ifade ile sendika, kapitalist düzenin emniyet sibopudur. Sendika, kapitalist düzenin olmazsa olmazlarındandır.
Bu sebeple merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Türk İş Sendikası’na, “Siz kapitalist düzenden yanasınız, siz kapitalist düzeni savunuyor ve destekliyorsunuz” derdi. Bu sözlerini dönemin Türk İş Sendikası başkanın yüzüne söylemiştir.
Merhum Erbakan Hoca, bu sendikaya alternatif olsun diye Hak İş Sendikası’nı kurdurmuştu. Hak İş milli görüşün sendika bazında temsilcisidir. Hak İş Sendikası bu gaye ile kurulmuştu. DİSK – Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ise sosyalizmi benimsemiş bir sendikadır, faaliyetlerini öteden beri bu yönde yapmaktadır. MEMUR-SEN Konfederasyonuna gelince bu sendika bir dava adına ortaya çıkmıştır. Yani ümmetin yeniden ayağa kalkması için kurulan Selamet Partisi ve AK Parti gibi ümmetin ayağa kalkmasına hizmet etmek için kurulmuştur. Kuruluş amacı budur.
Bugün bu sendikanın 250 bin üyesi vardır. AK Parti 2001’de kurulup ilk seçimlerde hükümet olma imkânını elde edince bu sendika yerden ot biter gibi bitti ve sözleşmelerde söz sahibi olma imkânını elde etmiştir. O günden beri memurlar adına bu sendika imza atmaktadır. Türk İş, işçiler adına toplu sözleşmeyi imzalamıştır. Yarın Eğitim Bir Sendikası da imzalayacaktır. Yukarıda dedik ya “Sendika, kapitalist düzenin bir yamasıdır. Sendika kapitalizmin deliklerini kapatan bir yamadır.”
Bu sebeple kapitalist düzende sendikanın ne olduğunu iyi bilelim ve adımlarımızı buna göre atalım. Siz ne yaparsanız yapın kapitalist düzenin istediği olur. Yama ne yapabilir ki kapitalist düzen açılan deliklerini kapatmak için yamayı kullanmaktadır
Türk İş işçiler adına toplu sözleşmeyi imzaladı, çünkü o görevinin bilincindedir. DİSK – Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ise sosyalizm için bir plan ve proje doğrultusunda öteden beri harıl harıl çalışmaktadır. Çünkü onlar davasında samimidirler ve bu sebeple kendilerini yetiştirmek için sürekli okurlar. Babayiğidi öldürelim fakat hakkını yemeyelim. Bugün Türkiye’de sol kesim diğer kesimlere göre daha çok kitap okumakta ve düşüncelerine diğer kesimlere göre daha sadıktırlar.
Biz Eğitim–Bir-Sen’e diyoruz ki, kapitalist düzende sendikanın yerinin ne olduğunu bir bilelim ve işin şuurunda olalım ve adımlarımızı ona göre atalım. Eğitim-Bir-Sen, Türk İş gibi kapitalist düzeni savunan bir sendika olsaydı söyleyecek bir sözümüz olmazdı. Bakın siz Selamet Partisi ve AK Parti gibi bir dava peşinde olduğunuzu bu millete deklare ettiniz. İçinde bulunduğunuz nimeti bilin ve bu nimeti ümmetin ayağa kalkması yönünde harcayın. Böyle yapmayıp kapitalist düzenin Türk İş gibi yaması olursanız kendinize milletimize ve ümmete yazık etmiş olursunuz.
2001’den önce öğretmen sendikası vardı. Bu sendika bir bina kiralardı ve bu binanın kira parsını ve diğer giderlerini üyeleri aidat vererek karşılardı ve bu arada güzel faaliyetler yapılırdı mesela Konya’da biz bu sendikanın içindeydik. 4 üyemiz vardı, kiraladığımız binanın bütün masraflarını seve seve karşılardık, bir dergi çıkardık, KON TV’de beş sene “aydınlığa doğru” program adı altında beş arkadaş tefsir, hadis, siyer, fıkıh gibi dersler üzerinde konuştuk. Öğretmenler sendikası, AK Parti hükümet olunca Eğitim- Bir Sendikası adını aldı ve bugünkü haline geldi
Şimdi üyelerin parsını devlet vermekte, bu sayede çok güzel binalar satın alındı, altınızdaki arabalar lüks sayılabilecek arabalar. Peki, siz ne iş yapıyorsunuz, rutin işlerin dışında ?
“Emr-i bi’l- maru’f nehyi ani’l- münker” yapabilecek bir biriminiz var mı? AK Parti İstanbul Belediye Başkanlığını niçin kaybetti bir araştırmanız var mı? AK Parti’nin yanlış icraatlarını Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak, Yeni Şafak Gazetesi yazarlarından Elif Çakır, Hayrettin Karaman ve buna benzer birçok yazar eleştiriyor. Adalet, işi ehline verme, suç ferdidir ilkesinin zedelenmesi gibi konularda eleştirmektedirler. Ayrıca hükümet Türk ailesinin kökünü dinamitleyen İstanbul Sözleşmesi ve buna benzer hususlarda da eleştiriliyor biz de eleştiriyoruz hatta çırpınıyoruz, sizin bu konularda hiçbir sözünüz yok mu? Yoksa rehavet içinde yüzüyor musunuz? Veya bir yerlere gelmek için hükümetin yanlış politikalarını eleştirmekten kaçınıyor musunuz? Böyle olduğu izlenimi milletimizde ve birçok üyenizde yer etmiş durumdadır.
Gelin sendikanın kapitalist düzende yerinin ne olduğu bilincinde olarak kuruluş amacımıza göre hareket edelim. Holdingleri kurmuştuk, gayesi dışına çıkınca olanların ne olduğunu siz de biliyorsunuz. Toparlanmayacaksanız bırakın ehline aksi halde hem kendinize ve hem de milletimize ve ümmete yazık etmiş olursunuz. Genlik sekülerleşme yolunda hızlı bir şekilde yol almaktadır, yoksa rehavete kapılmaktan göremiyor musunuz? Bu tebliğ amaçlı bir yazıdır, birilerini incitmek için yazılmamıştır. Hoşça kalın.
Not Ekim ayına kadar yazılarıma ara veriyorum. Dördüncü kitabımızı hazırladık şu anda incelenmektedir. İnşallah beşinci kitabımızın hazırlıklarına başlayacağız. Dua edin.