Müslümanlar maalesef çoktandır bazı iyi hasletlerini unutur oldular.
Unuttuğumuz iyi hasletlerden birisi bilgiyi ilim ve amel sahibi bir alimden öğrenme veya bir başka deyişle bir bilgili kişiye öğrenci olma hasletidir.
Özellikle maruz kaldığımız batı kaynaklı virüslerden olduğuna inandığımız pek çok hastalığın temelinde bu sebebin yattığına inanıyoruz.
Bu çağın farklı farklı virüslerine ve mikroplarına maruz kalan Müslümanların çoğunluğu maalesef çareyi de unutmuş gözükmektedirler.
Allah (cc) Rasulü’nün (sav) sahih sünnet ve hadislerini red etme hastalığına yakalananlar bir müddetten beridir yeni bir virüs daha kapmış gözükmektedirler.
Bu yeni virüs sen konuşma ben konuşayım, sen sus beni dinle şeklinde tezahür eden ruhi mikroptur.
Mahalle camiindeki imamdan tutun da televizyonda program yapan akıl danelere kadar her kes din üzerine ahkâm keser oldu.
İmam hatip okulu mezunlarından tutunda Kur’an kursu ve ilahiyat talebelerine kadar herkes fetva verir oldu.
Kur’an, Tefsir, hadis gibi dini ilimler dışında edebiyat, sosyoloji hatta felsefe bilim dalında eğitim görmüş olmasına rağmen kendini dinde fakih zan eden akıllıların durumu ise daha bir garip.
Daha açıkça söylemek İslam Dini Kur’an-ı Kerim ve sahih Sünnet bilmezlerin elinde Konya tabiriyle müzmahal edildi.
Dini asli kaynaklarından uzaklaştırıp insan aklının kenara köşeye çekebildiği ölçüde esneterek Allah (cc) Rasulü’nün (sav) tebliğ ettiği şekilden bir başka şekle büründürmeye yönelik bu tavrın tamamen din dışı bir proje olduğuna inanıyoruz.
Bu öylesine bir din dışı projedir ki;
Bu proje ile ekonomist, hukukçu, politikacı, gazeteci, şair gibi mesleki kimliklerinden başka İslam adına herhangi bir vasıfları olmayan, doğru dürüst bir eğitim de almamış olan, çoğu kendi kendini eğitmiş(!) ve “bilgi” değil ama “malumat” sahibi olan âlimciklerin kılavuzluğunda Rasulullah’ın (sav) sahih Sünnetini kabul etmeyen, Sahabei Kiram’ın (ra) kurucu nesil olma vasfını red eden bir nesil yetiştireceklerini falan hayal ediyorlar.
Özellikle 12 Eylül darbesinden sonra kısa dönemlerle de olsa devlet ve hükümetler eliyle desteklenen bu sapık düşünceli güruh din anlatırken esasında din ve maneviyattan koparılmış, seküler kafalı materyalistleştirilmiş dindar(!) nesiller yetiştirebileceklerini zannediyorlar.
Bu ülkedeki gerçek âlimlerin konuşmasını, hem de ilk ve son sözü onların söylemesini hazmedemeyen bu mektep medrese kaçkını sahte hocalar kendilerinden farklı konuşanları televizyonlarda yapmaya başladıkları çeteleşmeyle önleyebileceklerini düşünüyorlar.
Bakın televizyonlarda hatta gazete köşelerinde din adına ahkâm kesenlere.
Sağdan say 3-5 kişi. Soldan say yine 3-5 kişi.
Sahabe (ra) neslinden başlamak üzere bu güne kadar gelen selefi Salihin’e (Rha) din konusunda siz susun en konuşayım diyenlere Nesefî Tefsiri'nde Neml Sûresi 15.âyet tefsir edilirken Hz. Ömer (ra) den aktarılan bir ifadeyi hatırlatmış olalım.
"Bütün insanlar Ömer'den daha fakîhtir."
Vahyin inişine şahitlik etmiş Ömer ül Faruk (ra)un sözü bu.
Var mı bu söze diyeceğimiz bir şey?
Herkes haddini bilsin artık.