Selçuklular ikinci başkentlerini geziyor

Merhaba Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kerem İşkan, İsfehan'ı yazdı

Gezimizin son gününü otelde planlıyoruz. Karayolu ile İsfehan'a gitmeyi kararlaştırıyoruz. Yaklaşık 5,5 saat sürecek yolculuk esnasında yol boyunca İran'ı daha rahat gezebileceğimiz izlenimine kapılıyoruz. Aracımız hareket ediyor. Tahran'dan otobana çıkıyoruz. En çok şaşırdığımız ise 5,5 saatlik gece yolculuğu boyunca otobanın ışıl-ışıl yanan aydınlatma direkleri. Sanki şehir merkezinde seyahat ediyormuşuz izlenimi veriyor. Otoban ve bölünmüş yolar ile övünenler İran'ı mutlaka görmeliler diye içimizden geçiyoruz. Gece yarısı Selçukluların Konya'dan önceki başkenti İsfehan'a ulaşıyoruz.  İsfahan, İran'ın sanat ve kültür şehri. Zayendeh Nehri baraj nedeniyle çoktan kurumuş. Nehrin karşısında 5 yıldızlı Kevser Hotel'de konaklıyoruz. Sabah erkenden kahvaltıdan hemen sonra kendimizi ata yadiaarı İsfehan sokaklarına atıveriyoruz. Sanki Konya'da geziyoruz hissi uyanıyor içimizde.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

İsfehan’ı ikiye bölen Zayendeh Nehri üzerinde eski dönemlerden kalma 6 değişik köprü kurulu. Bunlardan en önemlisi Si-o-se Pol (Farsçası : 33 sütunlu köprü) köprüsü. Yapan mimarın adıyla (Allahverdi Han Köprüsü) da anıldığı oluyor. 1602 tarihinde yapılmış ve günümüzde şehrin sembolü haline gelmiş.  300 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğinde olan bu köprü araç trafiğine kapalı. Köprünün altında eskiden su varken çayhaneler varmış. Köprünün üstü ise yaya trafiğine açık. İsfehan'ın iki yakasını yaya trafiğiyle biraraya getiriyor. Rehberlerimiz eski simiyle Meydan-Şah'a gideceğimizi söyleyince heyecanlanıyoruz. Selçukluların tüm eserleri bu alanda asırlık medeniyet nöbeti tuttuğunu biliyoruz. Burasının dünyanın en büyük meydanı olduğu söylenmekte. Eski adı Meydan-ı Şah, Nakşı Cihan Meydanı'da deniyor. İsfehan’da görülecek birçok yere gitmek için buradan geçiliyor, bu nedenle bu meydan, şehrin merkezi sayılabilir. Şehir planlamacılığının en güzel örneklerinden birisi olan bu meydanın boyu 500 metre ve eni 160 metre kadar.

Meydanın çevresi sütunlu yapılarla çevrilmiş ve ortasında geniş bir havuzu olan kapalı bir mekân oluşturulmuş. Devrimden sonra ismi Meydan-ı İmam olmuş, 1979 yılında UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası yerleri listesine alınmış. Meydanın çevresini oluşturan binada kapalı çarşı bulunuyor. Bu çarşıda özellikle ince İsfehan sanatından örnekler bulabilirsiniz. Bunlar arasında minyatürler, mozaik denilen sedef kakma işleri ve enamel kaplama metal işler dikkati çekiyor.  Bu pazar haftada bir gün erkeklere kapatılıp kadınların rahatça alışveriş etmesi sağlanıyormuş. Meydanı gezmenin en iyi zamanı öğleden sonra veya akşamüstü. Havuzun çevresindeki ışıkların akşamüstü yakılmasıyla meydanın atmosferi bir anda değişiyor ve tipik bir şark gecesi ortamı oluşuyor. Meydan ayrıca faytonlarla da gezilebiliyor. İsfehan’ın önemini belirtmek için 16.yüzyılda çıkarılmış bazı madeni paraların üzerinde ‘’İsfehan nısfü cihan’’ ‘’İsfehan dünyanın yarısı’’ deyimi yazılmıştır.

Kakh-ı Ali Gapu

Kelime anlamı Ali’nin kapısı demek olan bu saray 6 katlı yapısıyla meydana hakim durumda. Kraliyet ailesi, bu saraydan meydandaki faaliyetleri, şenlikleri izlermiş. Devlet dairesi olarak görev yaparmış.  Yüksek balkona çıkarsanız meydanın genel görünüşünü görebilirsiniz. Arka tarafta bulunan odalardaki eşsiz Selçuklu motifleri ve dekorasyonları da görülmeye değer. Selçuklu'nun başyapıtlarının bahçesinde Mustafa Arslan Beyin imamlığında ikindi namazlarımızı eda ederken, buradaki dua yüreğimize nakşediyor. Selçuklu'nun o büyük tarihine minarelerinin gölgesinde bir daha gelme sözü vererek, yüreğimizin bir köşesini Nakşı Cihan Meydanı’na gömerek, sabah doğru hareket edecek olan uçağımıza yetişmek için Tahran'a dönüyoruz. BİTTİ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri