Belediye seçimleri yaklaştıkça siyasi partilerin adaylarının açıklanması geciktikçe bir taraftan aday adaylarının, diğer taraftan beklenti içinde olanların heyecanlarının arttığını gözlemliyoruz.
Bu arada heyecanları tavan yapan bir diğer grubun da seçimleri çantada keklik gören siyasi parti yöneticileri ve mensuplarının olduğu görülüyor.
Seçim bu kazanmak kadar kaybetmekte var diyenler ise en rahat görünmeye çalışanlardır.
Aday adaylarının kendileri, babaları, arkadaşları ve siyaseten olduğu kadar ekonomik olarak destekçileri için en zor dönem neredeyse bitmek üzere.
Çünkü aday adaylığından adaylığa terfi edebilenler için asıl yarış başlarken aday adaylığından ileri gidemeyenler ya köşelerine çekilecekler, ya da vuslat bir başka bahara diyerek gelecek seçim için ortaya koyacakları argümanlarını şimdiden hazırlamaya koyulacaklar.
Hem de en başta kendi partilerinden bu seçim için aday olanlarını hatalarını en başa yazmak kaydıyla.
Neden derseniz aday adaylığı süresince bütün adaylar için olmasa da bazı aday adaylarının bu tür bir faaliyet içinde olduğu gözlendi.
Seçimler ister genel olsun ister yerel olsun bir garip olmaya başladı.
Bu gariplik özellikle aday adaylığı sürecinde görülüyor.
Bu ülkede geçmiş dönemlerde seçimlerde aday adayı olanlar bu süreçte kendi partilerinden aday adayı olanlar hakkında tek laf etmez asla onların aleyhine konuşmazlardı.
Gerçi bir ara seçimlerde kullanım alanı bulan “Tercihli Oy Sistemi” adaylar arasında sıralamayı değiştirmesi açısından bir olumsuzluğa sebep olsa da çok fazla başvurulan bir şey değildi.
Son yıllarda yapılan seçimlere baktığımızda yerel genel ayrımı yapılmadan özellikle aday adaylarının yaşadıkları bu ilk basamakta başka partilerin adaylarından daha çok kendi partisinden aday olan rakipleri hakkında aleyhte propagandaya başvurduklarını görüyoruz.
Bu aleyhteki propaganda rakip gördüğü kişinin kişisel geçmişinden başlayarak, ailesinin babasının durumu hatta ortaya koyduğu projelerin şehir için bir değer ifade etmediğine kadar uzanıyor.
Aday adayları birbirini yarıştan düşürmeye çalışır da aday adayı olan kişiyi maddi ve manevi olarak destekleyenler yani sponsor olanlar boş durur mu?
Onların da ellerinden geleni artlarını koymadıkları görülüyor.
Allah ne verdiyse diyerek kafa göz girişiyorlar rakiplerine.
Çünkü özellikle arsa arazi rantının ne olduğunu bildikleri için kaçan balık büyük oluyor onlar için.
Hâlbuki böyle mi olmalıydı bu ülkede.
Mademki şehri insan medeniyetinin oluşturduğu canlı bir organizma gibi görerek insanlarımızın çalışma hayatının zorluklarından sonra kendilerini en rahat ve iyi hissedecekleri bir çevre, kendileri ve çocukları için hayal ve beklentilerinin gerçekleştirilebileceği bir ortam, çevrenin kullanılmasında denge ve hassasiyetin hâkim olduğu bir yapı, kişisel ve toplumsal hayat ile kültürel çevrenin bütünleştirildiği bir kent olarak kabul ediliyor o halde en az insanın şehirleştirildiği kadar şehrin de insanileştirilmesi gerekmektedir.
Bunun birinci adımı ise siyasi partilerden aday adayı olanlardır.
Şehirleri medeniyetlerin gelişme alanı olarak da kabul ediliyorsa bunun için ilk medeni davranış aday adaylarının birbirlerine olan tavırlarında görülmelidir.
Aday adayları şehri kültürel ve iktisadi manada bir üst yaşama ortamı olarak düzenlemek için ortaya koydukları anlı şanlı projelerinden önce rakipleri olarak gördükleri aday adaylarını kucaklamalı.
Fiziki alan olarak yerleşim darlığı nedeniyle oluştuğunu öne sürdükleri yoğun trafik ve aşırı gürültüyü nasıl önleyeceklerini açıklamadan önce rakiplerinin ayağını kaydırma çalışmalarından vazgeçmelidirler.
Şehrin genelini düşünmek yerine eş, dost ve akraba taallukat ile partili ağalarının istekleri doğrultusunda ada ve parsel planında çözdükleri imar problemleri ve şehre yapacakları yeni parklar nedeniyle insanları mahkûm ettikleri açık hava çilehanesinin ıstırap ve sıkıntılarını nasıl çözeceklerini açık yüreklilikle ifade etmelidirler.
Yanlış planlama sonucunda kalabalıklaştırılmış bu şehirde insanların daha çok sıkıntı çekmeleri için diyazn edilmiş raylı sistem ve toplu ulaşım hatlarının rehabilite edilmesi yerine yeniden planlanmasının nasıl olacağını herkesin anlayabileceği bir açıklıkla da anlatmalıdırlar.
Ama aynı partiden oldukları halde yaklaşık iki aylık bir aday adaylığı sürecinde bile birbirlerini yok etmeye çalışan kişilerin ruh ve ahlak anlayışları insani değildir ve dolayısıyla da bu halleri ile hiçbiri bu göreve layık değildir derseniz biz de halk tabiriyle deriz ki; haklısınız ama alacağınız yok.
Çünkü bundan önceki seçimlerde de bu şehre katacaklarını iddia ettikleri değer adına ortaya koydukları projeler şehrin bugünkü azgın ve yıpratıcı özelliğini artırmaktan başka bir işe yaramayacağını bildiğiniz halde bir sebeple beğenmediğiniz kişiler oy verdiniz.
Yaşadıkları şehirleri insanileştirme iddiasında olanlar öncelikle kendi inanç, duygu ve kültür dünyalarında meydana gelen aşınmaları ortadan kaldırmalıdırlar.
Yoksa bu seçimin de geçmiş seçimlerden bir farkı olmayacaktır.