Bu şehirde yaşayan herkesin şehre karşı en temel görevi siyasi rant adına şehrin ayağına gelişmeyi önleyecek şekilde takılmış prangalara değil şehrin gerçek değerini yükseltmek adına yapılacak çalışmalara sahip çıkmaktır.
Bu açıdan bakıldığında belediyelerce son 10 yılda satılan gayrimenkullerin satışındaki temel misyonun, bu arsalara yapılacak yapıların şehre bir değer katması olması gerekirken maalesef tersine bir durum ortaya çıkmakta ve arsalara yapılan yapılar şehre değer katmaktan çok şehrin başta trafik olmak üzere problemlerini artırmaktadır.
Satılan mülklerden elde edilen gelirlerin de şehrin geleceğine dönük ve diğer şehirler arasında daha da öne çıkmasını sağlayacak farklı yatırımlarda değerlendirilmeyip, tabir caiz ise günü birlik siyasi kararlarla çarçur edilmesi de şehre karşı suç işlemekle eş anlamlıdır.
Arsaları satın alanların aldıkları arsalara şehrin geleceği gibi bir endişe taşımadan sadece daha fazla para getirmesi düşüncesiyle çok katlı ticarethane ve mesken yapmaları, satın aldıkları mülkün değil verdikleri hizmetin karşılığını almaya çalıştıklarını dile getirmeleri de bu şehirde yaşanan bir başka garipliktir.
Kim ne ders desin, Konya sıradan bir şehir, ilçeleri ve mahalleleri de sıradan mekânlar değildir.
Bu sebeple de şehrimize sahip çıkmak, bütün karşılıkları ve tam anlamı ile kendi hayatımıza, geleceğimize sahip çıkmak anlamına gelmektedir.
Konya’ya sahip çıkmak; şehrimizin tarihten gelen kimliğini, tarihsel ve kültürel değerlerini, ticaret ve sanayisini, ekonomik değerlerini ve tüm hemşerilerimiz için sürdürülebilir kaliteli ve sağlıklı bir şehir hayatını savunmak demektir.
Ülkemizdeki belli başlı şehirler gibi hatta onlardan çok daha önde olmak üzere, kadim Selçuklu medeniyetinin başkentliğini yapmış ve bu özelliği ile Anadolu İslam tarihine damga vurmuş olan şehrimizde, tarihten gelen kültürel birikimler sonucunda şehrin kendine özgü semtleri, mahalleleri, mekânları, mimari yapıları ile hayat tarzları oluşmuştur.
Bu hayat tarzı ile İslam medeniyetinin milletimizin hayatına hâkim kılınması ile yeniden hayat bulan Anadolu şehirlerinde, yine milletimizin İslami yaşantıyı her safhada öne çıkarması sonucunda binlerce yıldır insanı ferahlatan, huzura ve dinginliğe kavuşturan dini ve sosyal yapıları, ferah mekânları kutlu bir miras gibi tarih boyu nesilden nesle aktarılmıştır.
Bundan dolayıdır ki şehirlerimizde var olan bu tür özellikler yaşatılmalı ve eski yeni demeden her şehirde yeniden ihdas edilmelidir.
Geçmişte yaşayan selefimizden hiçbir nesil, şanlı tarihimizden aldığı bu bereketli şehir mirasını altüst edercesine bozmak, geri getirilmeyecek bir şekilde değiştirmek, batı taklitçiliği ile yozlaştırmak ve küçük siyasi menfaatler için ortadan kaldırmak gibi bir girişimde de bulunmamışlardır.
Ama şimdilerde belediyelerin yaptıkları satış ve düzenlemelere bakınca yönetim kademelerinde görev yapanların sanki reddi miras edercesine ve bir takım siyasi çıkar hesapları uğruna şehrin kültürel ve ekonomik mirasını hançerlemek için çaba göstermekten çekinmediklerini görüyoruz.
Bu siyasi çıkar hesapları sonunda meydanlar tarihsel özellikleri ve güzellikleri yok edilerek seçim kazanma pahasına yeşilden arındırılmış yani taşlaştırılmıştır.
Yine şehrin en işlek caddeleri ve yolları yeniden düzenleme adına geniş bulvarlara dönüştürülmek yerine, gelecekte bu şehirde yapılacak düzenlemelere engel olmak pahasına şehrin geçmişiyle hiçte mütenasip olmayacak bir şekilde kaldırımlar bile taşlaştırılmış, yolları ise aksine daraltılmış ve zaten zar zor akan trafik daha da içinden çıkılmaz hale getirilmiştir.
Tekrar hatırlatmakta fayda var.
Bu şehrin geçmişten kalan tek bir fotoğraf karesinde bile hatırla yâd edilecek pek çok güzellik ve şehrin kültürünü anımsatacak pek çok insan ve mekân özelikleri söz konusudur.
Bu güzellikleri siyasi çıkarları uğruna göz ardı edenleri bu şehir asla unutmayacaktır.
Şehrin geleceğine sahip çıkmak
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.