Selçuklu ve Osmanlı Devleti dönemlerinin şehirleşme ve mimari yapıları incelenecek olursa, şehirleşmenin sağlam bir temele dayandığı görülür. Günümüzde ise şehirlerde yapılan meskenlerde tabiat ile yapı dokusu bozulmuş olup, yapılaşma düzeninde bir karmaşa vardır.
Bugün şehirlerde yapılan meskenlerin büyük çoğunluğu şehircilik ve mimarlık anlayışından yoksundur. Bu durum şehirlerde kötü bir durum ortaya çıkarmaktadır. Halbuki şehirler, şehircilik prensiplerine bağlı kalınarak, plânlı ve düzenli bir biçimde gelişmelidir. Şehirlerde estetik değerlere önem verilmelidir.
Şehirlerdeki mimari anlayışımız nasıl olmalıdır?
Yaşanabilir ve güzel bir şehir için mimari anlayışımız şöyle olmalıdır:
1) Meskenler projeli ve plânlı yapılmalıdır
2) Çevre unsurları dikkate alınmalıdır
3) Tarihi ve mimari değeri bulunan eserler korunmalı ve saygı duyulmalıdır
4) Komşuluk haklarına dikkat edilmelidir
5) Mimarisi güzel bir biçimde yapılan ve estetik değeri olan meskenler dikkate alınarak, yeni yapılarda estetiğin korunmasına dikkat edilmelidir
6) Yeni yapılaşma olacak olan bölgelerde veya semtlerde şehircilik esaslarına bağlı kalınarak yapılaşmalar sağlanmalıdır
7) Tarım ve orman arazilerine zarar vermeden yerleşim alanları kurulmalıdır
8) Mesken yapımında projeler iyi bir biçimde hazırlanıp, mimar, usta ve işçiden oluşan mesken yapıcıları iyi bir biçimde organize edilerek, bir sistem içinde işler yürütülmelidir
Şehirleri, Batılı kalıplarla değil, İslâmî ruh ve motiflerle süslenmiş, Doğulu anlayışın hâkim olduğu bir biçimde kurmalıyız.
Şehirlerin temelleri sağlam, yapılaşması plânlı ve projeli olmalıdır. İmarda, mimarlık ve şehircilik prensiplerine bağlı kalınmalıdır.
Şehirler; sağlam bir mimari yapı içinde inşa edilen meskenlerle, geniş caddeleri, dinlenme parkları, bahçeleri, yeşil alanları, temiz bir çevre anlayışı içinde düzenlenmelidir. Şehirler; güzel camilerin ve kültürel merkezlerin yapıldığı, hiçbir haksız, kaçak yapılaşmaya, gecekonduya geçit vermeyen, pırıl pırıl, kendini altın sahifelerle tarihe yazdıracak ve Doğulu bir medeniyeti ortaya koyacak, “güzel” ve “yaşanabilir” olmalıdır.
Bugün şehirlerde yapılan meskenlerin büyük çoğunluğu şehircilik ve mimarlık anlayışından yoksundur. Bu durum şehirlerde kötü bir durum ortaya çıkarmaktadır. Halbuki şehirler, şehircilik prensiplerine bağlı kalınarak, plânlı ve düzenli bir biçimde gelişmelidir. Şehirlerde estetik değerlere önem verilmelidir.
Şehirlerdeki mimari anlayışımız nasıl olmalıdır?
Yaşanabilir ve güzel bir şehir için mimari anlayışımız şöyle olmalıdır:
1) Meskenler projeli ve plânlı yapılmalıdır
2) Çevre unsurları dikkate alınmalıdır
3) Tarihi ve mimari değeri bulunan eserler korunmalı ve saygı duyulmalıdır
4) Komşuluk haklarına dikkat edilmelidir
5) Mimarisi güzel bir biçimde yapılan ve estetik değeri olan meskenler dikkate alınarak, yeni yapılarda estetiğin korunmasına dikkat edilmelidir
6) Yeni yapılaşma olacak olan bölgelerde veya semtlerde şehircilik esaslarına bağlı kalınarak yapılaşmalar sağlanmalıdır
7) Tarım ve orman arazilerine zarar vermeden yerleşim alanları kurulmalıdır
8) Mesken yapımında projeler iyi bir biçimde hazırlanıp, mimar, usta ve işçiden oluşan mesken yapıcıları iyi bir biçimde organize edilerek, bir sistem içinde işler yürütülmelidir
Şehirleri, Batılı kalıplarla değil, İslâmî ruh ve motiflerle süslenmiş, Doğulu anlayışın hâkim olduğu bir biçimde kurmalıyız.
Şehirlerin temelleri sağlam, yapılaşması plânlı ve projeli olmalıdır. İmarda, mimarlık ve şehircilik prensiplerine bağlı kalınmalıdır.
Şehirler; sağlam bir mimari yapı içinde inşa edilen meskenlerle, geniş caddeleri, dinlenme parkları, bahçeleri, yeşil alanları, temiz bir çevre anlayışı içinde düzenlenmelidir. Şehirler; güzel camilerin ve kültürel merkezlerin yapıldığı, hiçbir haksız, kaçak yapılaşmaya, gecekonduya geçit vermeyen, pırıl pırıl, kendini altın sahifelerle tarihe yazdıracak ve Doğulu bir medeniyeti ortaya koyacak, “güzel” ve “yaşanabilir” olmalıdır.