Şehir ve İntihar

Ebubekir Mücevher
Can ki insana armağan edilen en kıymetli emanet, ve ruhun evidir. Bir insanın kendi canına kıyması çoğu zaman herkes için çok uzak bir nokta olarak öngörülür.
İnanan bir insanın bu emaneti, koruması ve kollaması gerektiği üzerine aldığı ilahi mesajlar kafasının bir köşesinde yer etmiş olsa bile tespit edilen rakamlar gerçekten ürkütücüdür.
Dünyada ortalama olarak her 3 saniyede 1 kişi intihar girişiminde  bulunmakta; her 40 saniyede 1 kişi intihar sonucu yaşamını  yitirmektedir.
Bu istatiksel veriler, insanlığın gözü önünde ne kadar önemli yada ne kadar önemsiz bunu aklımızın bir tarafında sorgulamamız gerekiyor.
Bunun yanında, insanın bir anlam veremediği, anormal olarak değerlendirdiği “insanın kendi canına kıyması” eylemi o derece karmaşık ve acı verici bir olaydır. Bundan dolayı intiharın herkes tarafından kabul edilebilir bir tanımını yapmak da son derece güçtür.
Çeşitli tanımlarlarla çözüm yolları aranan bu toplumsal yaranın temelindeki en büyük etken ise kanaatimce Egoizm’dir. İntihar edenlerin yakın, kaçınılmaz olan ve/ya öyle zannedilen bir acıyı, kaldırılamayacak bir ahlaki aforizmayı, toplumdan soyutlanmayı, mahkumiyet, sefalet, ve kendini hakir görme gibi ego dinamitlerinin patlamasıyla meydana gelmektedir.
İntiharın bilimsel olarak, sosyolojik, psikolojik, biyolojik vb. nedenlerinin olduğunun açıklanmasının yanında benim dikkatimi çeken en önemli etken KUŞAK ÇATIŞMASI temelinde yatan dejenerasyon ve kopukluktur.
İletişim ve teknoloji çağında dünyanın her yeri ile iletişime geçme şansına sahipken, aile bireylerinin kendi arasındaki iletişimsizlik son derece önem arzetmektedir.
Durduk yere neden bu yazıyı kaleme aldık acaba?
Bu yazıyı kaleme almamızın sebebi Konya Selçuklu'da lise öğrencisi 15 yaşındaki M.Ç., cep telefonu yüzünden annesiyle tartıştıktan sonra 8'inci kattaki evlerinin penceresinden sarkıp intihara kalkıştı.
Durumu fark eden annesi M.Ç.'yi üstten kollarından, alt kattaki komşusu da ayaklarından tutarak aşağıya düşmesini engellemeye çalıştı.
M.Ç., annenin feryatlarına koşan diğer komşuların da yardımıyla kollarından tutulup içeri çekilerek kurtarıldı.
Haberleştirilmiş yazım tarzıyla o kadar basit görülüp okunup geçiştirilecek şekilde sadeleştirilerek haber sütunlarına düştü.
Bu gencecik kızı bu pencerenin kenarına götüren neden neydi?
İnsanların can emanetine, verdiği kıymet basit bir cep telefonu olması acaba neden? diye soruları çoğaltırken zihnimde düşünmeye başladım..
Bu olay neyi ifade ediyor şehir açısında…?
Bu olay KONYA açısından, “Aile ve İletişim” belediyelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın daha çok konferanslar düzenlemesinin gerekliliğinin çok önemli olduğunu.
Bu olay, aile fertlerinin birbiriyle olan, konuşma, dertleşme ve birbirini anlama gibi özelliklerini, teknolojinin kucağına bırakmamaları gerektiğini ifade ediyor.
“Toplumdan birinin intiharı, toplumun intiharıdır.”
Bu olay sadece genç bir kızın hayatına kıyma çabası değil, ayrıca gençliğin ve neslin nasıl bir uçurumun olduğunun kanıtıdır..
Dikkatle incelenmeli ve, herkesin başını ellerinin arasına alıp düşüneceği bir yargılama çizgisidir.
Birde bu olayın görüntüsünü çeken üç gencin yaklaşımını da sizlerin vicdanına bırakıyorum.
“Polis çek abi polis polis, çaktırmadan..”
“O kızın orda ne işi varmış, onu bir öğrensek sağlam olur ha..”
“Biriniz video çeksenize, bunu servis ederiz len..”
Teşekkür
Konya Emniyet Müdürlüğü’ne sokaktaki kartvizit rezaletine dur deme girişimleri için, Bütün KONYA HALKI adına teşekkürü bir borç biliyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.