Bir gazeteci olarak kale arkasında, saha içinde görev yapmak bir takım olayları farklı ayrıntıları ile görme imkanı sağlar. Kale arkası, saha içinde futbolculara olan yakınlığımız, bazı pozisyonlarda onlara alkışlarımızla verdiğimiz desteğin yanı sıra, tribünlerde olup biteni daha iyi görme, protokol tribününü hatta basın tribününü bile izleme imkanı verir.
Geçtiğimiz sezonlarda, yani Konyaspor’un Süper Lig’de mücadele ettiği dönemlerde bazı üst düzey maçlar hariç şehrimizin sessizliğinden her fırsatta bahsediyorduk. Bu durum tüm Konyaspor sevdalıları için, özellikle lige veda ettiğimiz geçen sezonda daha da ağır basan bir sorun oldu.
Çoğu zaman birçok kritik virajda Konya’nın sessizliği bizi üzerken, takımlarını desteklemeye gelen konuk ekip taraftarlarının yükselen seslerine gıpta ile bakmışımdır. Ve koskoca Konya, nasıl bu kadar sessiz durabiliyor, nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyor diye içimden geçirmişimdir. Sonuçta içerde ve dışarıda alınan başarısız sonuçların neticesini herkes biliyor.
Takım başarısız oldukça taraftar küstü. Maça gelmedi, destek vermedi, sustu…
Bu Konyaspor taraftarının, Konyalının bir özelliği. Başarısızlık heyecanın kaybolmasına neden oluyor. Başarısızlığın nedenleri, nasılları uzun uzun tartışılabilecek bir konu.
Her Konyalının bu konuda fikirleri mutlaka vardır. Gerek yönetim, gerek teknik heyet, gerek futbolcular gerekse şehrin kenetlenmemesi ve bunun nedenleri. Bunlar her yerde konuşulabilir.
Oysa şimdi biz Süper Lig macerasını bu sezon için geride bıraktık. Bank Asya Ligi’nde mücadele ediyoruz ve burada başarı nasıl elde edilir. Önce bu durumu kabullenmeli bunu düşünmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Bana göre doğrusu da budur.
Sezon başında Konyaspor yeni yönetim arayışları içerisindeyken aynı kaygıyı yeniden yaşadık. Acaba Konyaspor’un hali ne olur diye düşünmeye başladık. Neyse ki çözüm noktasında gerekenler yapıldı ve tüm taraftarlar için endişeli bir bekleyiş başladı.
Kimsenin umudu yoktu. Herkes Konyaspor’un beklentilere cevap veremeyeceğine dair endişe taşıyordu. Ve lig başladı. Konyaspor’u uzun süre önce Süper Lig’e taşma başarısı gösteren ve bir efsane haline gelen teknik adam Hüsnü Özkara ve ekibi ile zorlu maraton başladı. İlk haftalarda alınan sonuçlardan çok kötü futbol konuşuldu.
Takımda giderek taşlar yerine oturdu ve ortaya 9 haftadır yenilmeyen namağlup bir takım ortaya çıktı. Lig’in zirvesi için mücadele eden ekipler rakiplerinin korkulu rüyası olurken aldıkları farklı skorlarla Konyaspor karşısına iddialı çıktılar.
Ancak hepsi birer birer eriyerek Konyaspor karşısında puan kayıpları yaşadılar. Bir Konyasporlu olarak bu bana gelecek için verdiği umutların yanında onurda verdi.
Ve son olarak evimizde oynadığımız Mersin İdmanyurdu maçında alınan net skor ve takımın ortaya koyduğu mücadele, kazanma hırsı beni çok mutlu etti. Üstüne üstelik teknik adam Özkara ve ekibinin ortaya çıkarak alçak gönüllü davranışları, “Ayaklarımız yere basmalı. Önümüzde daha çok maç var bu şekilde devam etmek istiyoruz” diye demeç vermeleri de çok sevindirici bir durum.
Bu herkesin yaptığı işin bilincinde olduğunun ve hedefe yaklaşırken rehavete kapılıp bazı hatalara düşmemeye gayret göstereceklerinin bir göstergesidir.
Bunun dışında Mersin maçında benim gözüme takılan en önemli unsurlardan bir tanesi de taraftarların coşkusu ve takımlarına verdiği destek oldu.
Sözümün özü şudur ki “Şehir canlanmaya başladı”
Takımın elde ettiği başarılı sonuçlarla birlikte Konya’nın ses tonu giderek yükselmeye başladı.
Geçtiğimiz sezon bu şehir neden bu kadar sessiz? neden takımın yanında değil? veya neden bu kadar sahipsiz bir Konyaspor gibi kapılıp gittiğimiz soru işaretleri, “Biz bu işi bu sene başaracağız, Süper Lig’e yeniden çıkacağı” inancı ile yer değiştirmeye başladı.
Şimdi önümüzde çok zorlu bir Rizespor sınavı var. Uzun bir yolculuğun ardından seyircisiz oynanacak bu maçta Konyaspor’un başarılı olacağına inanıyorum.
Umuyorum bende Konyaspor’a karşı oluşan güven duygusu tüm Konya’da da yerini almaya başladı.
Özellikle kendi sahamızda oynayacağımız karşılaşmalarda bu güven duygusunun ve başarıyı şehir olarak arzu etmenin, kenetlenmenin neticelerini alacağımıza inanıyorum.
Geçtiğimiz sezonlarda, yani Konyaspor’un Süper Lig’de mücadele ettiği dönemlerde bazı üst düzey maçlar hariç şehrimizin sessizliğinden her fırsatta bahsediyorduk. Bu durum tüm Konyaspor sevdalıları için, özellikle lige veda ettiğimiz geçen sezonda daha da ağır basan bir sorun oldu.
Çoğu zaman birçok kritik virajda Konya’nın sessizliği bizi üzerken, takımlarını desteklemeye gelen konuk ekip taraftarlarının yükselen seslerine gıpta ile bakmışımdır. Ve koskoca Konya, nasıl bu kadar sessiz durabiliyor, nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyor diye içimden geçirmişimdir. Sonuçta içerde ve dışarıda alınan başarısız sonuçların neticesini herkes biliyor.
Takım başarısız oldukça taraftar küstü. Maça gelmedi, destek vermedi, sustu…
Bu Konyaspor taraftarının, Konyalının bir özelliği. Başarısızlık heyecanın kaybolmasına neden oluyor. Başarısızlığın nedenleri, nasılları uzun uzun tartışılabilecek bir konu.
Her Konyalının bu konuda fikirleri mutlaka vardır. Gerek yönetim, gerek teknik heyet, gerek futbolcular gerekse şehrin kenetlenmemesi ve bunun nedenleri. Bunlar her yerde konuşulabilir.
Oysa şimdi biz Süper Lig macerasını bu sezon için geride bıraktık. Bank Asya Ligi’nde mücadele ediyoruz ve burada başarı nasıl elde edilir. Önce bu durumu kabullenmeli bunu düşünmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Bana göre doğrusu da budur.
Sezon başında Konyaspor yeni yönetim arayışları içerisindeyken aynı kaygıyı yeniden yaşadık. Acaba Konyaspor’un hali ne olur diye düşünmeye başladık. Neyse ki çözüm noktasında gerekenler yapıldı ve tüm taraftarlar için endişeli bir bekleyiş başladı.
Kimsenin umudu yoktu. Herkes Konyaspor’un beklentilere cevap veremeyeceğine dair endişe taşıyordu. Ve lig başladı. Konyaspor’u uzun süre önce Süper Lig’e taşma başarısı gösteren ve bir efsane haline gelen teknik adam Hüsnü Özkara ve ekibi ile zorlu maraton başladı. İlk haftalarda alınan sonuçlardan çok kötü futbol konuşuldu.
Takımda giderek taşlar yerine oturdu ve ortaya 9 haftadır yenilmeyen namağlup bir takım ortaya çıktı. Lig’in zirvesi için mücadele eden ekipler rakiplerinin korkulu rüyası olurken aldıkları farklı skorlarla Konyaspor karşısına iddialı çıktılar.
Ancak hepsi birer birer eriyerek Konyaspor karşısında puan kayıpları yaşadılar. Bir Konyasporlu olarak bu bana gelecek için verdiği umutların yanında onurda verdi.
Ve son olarak evimizde oynadığımız Mersin İdmanyurdu maçında alınan net skor ve takımın ortaya koyduğu mücadele, kazanma hırsı beni çok mutlu etti. Üstüne üstelik teknik adam Özkara ve ekibinin ortaya çıkarak alçak gönüllü davranışları, “Ayaklarımız yere basmalı. Önümüzde daha çok maç var bu şekilde devam etmek istiyoruz” diye demeç vermeleri de çok sevindirici bir durum.
Bu herkesin yaptığı işin bilincinde olduğunun ve hedefe yaklaşırken rehavete kapılıp bazı hatalara düşmemeye gayret göstereceklerinin bir göstergesidir.
Bunun dışında Mersin maçında benim gözüme takılan en önemli unsurlardan bir tanesi de taraftarların coşkusu ve takımlarına verdiği destek oldu.
Sözümün özü şudur ki “Şehir canlanmaya başladı”
Takımın elde ettiği başarılı sonuçlarla birlikte Konya’nın ses tonu giderek yükselmeye başladı.
Geçtiğimiz sezon bu şehir neden bu kadar sessiz? neden takımın yanında değil? veya neden bu kadar sahipsiz bir Konyaspor gibi kapılıp gittiğimiz soru işaretleri, “Biz bu işi bu sene başaracağız, Süper Lig’e yeniden çıkacağı” inancı ile yer değiştirmeye başladı.
Şimdi önümüzde çok zorlu bir Rizespor sınavı var. Uzun bir yolculuğun ardından seyircisiz oynanacak bu maçta Konyaspor’un başarılı olacağına inanıyorum.
Umuyorum bende Konyaspor’a karşı oluşan güven duygusu tüm Konya’da da yerini almaya başladı.
Özellikle kendi sahamızda oynayacağımız karşılaşmalarda bu güven duygusunun ve başarıyı şehir olarak arzu etmenin, kenetlenmenin neticelerini alacağımıza inanıyorum.