Geçen hafta şeffaf belediyeciliğe ucundan kıyısından biraz olsun değinmiştik.
Devlet yönetiminde tek parti iktidarı yönetiminden kalma zihniyet mensuplarının yerli uzantıları alınmış olsalar da, bu ve bundan sonraki bazı yazılarımızda bu konuya değinmeye devam edeceğiz.
Şeffaf belediyeden maksadımız, dışarıdan bakınca içerisi görünecek bir belediye değildir. Hoş fiziki olarak da öyle olsa fena olmaz hani.
Ama şeffaf belediye demekteki asıl maksadımız vatandaşın belediyedeki her şeyi engelsiz bir şekilde görebilecek, bilebilecek, öğrenebilecek olmasıdır.
Göreve gelmeleri üzerinden yıllar ve aylar geçmesine rağmen hala Belediye Meclislerinin Toplantıları ve özellikle bu toplantılarda alınan imar ve ruhsat konularındaki kararlar vatandaşların anlayabileceği şekilde duyurulmamaktadır.
Belediye Kanununda yer almasına rağmen, imar komisyonlarının kararları bile gereği gibi açıklanmamaktadır.
Zaten Belediye Encümeni kararları ile belediye ihaleleri üzerindeki gizliliği kaldırabilecek bir yiğitte bu güne kadar görülememiştir.
Sadece Meclis ve Encümen işlerinde mi bu ketumluk vardır. Hayır…
Aslen faaliyetleri ile ilgili olarak kar elde etmeyle hiçbir şekilde alakalandırılmaması gereken ve kanunsuz kurulmuş ya da devralınmış olan belediye şirketleri ile belediyeler eliyle kurulan kooperatiflerin iş ve işlemleri de üzerlerindeki kalın kara örtüler de kaldırılmalarını beklemektedir.
Peki, belediyelerin bugüne kadar şeffaf olamamalarının sebepleri nelerdir?
Çünkü belediye içinde bu gün maalesef tepeden inmeci buyurgan bir tek parti zihniyeti hâkimdir.
Çünkü imar ve ruhsat işlemleri başta olmak üzere birçok sebepten dolayı belediyelerin içi tozdan dumandan geçilmemektedir.
Çünkü belediye başkanlarının kendilerinde nasıl bir maharet görüp de göreve getirdikleri bilinmeyen yardımcılar ve müdürler nedeniyle ellerindeki kadro buna müsait değildir.
Çünkü şeffaf belediyecilik için önce göreve gelen başkanlar bu işin gereklerini bizzat kendileri yapmamışlardır.
Sözün burasında kamuoyuna açıkça mal beyanında bulunan bir belediye başkanı veya yardımcılarını hatırlayan var mıdır?
Ne Başkanlar, ne yardımcıları, ne de meclis üyeleri ile akçeli görevlere getirilen diğer personel, nede bunların birinci derecedeki yakınları için yapılmış bir mal beyanı açıklaması yoktur.
Bu düşüncelerden sonra belediyelerdeki makam aracı saltanatına değinmeye bile gerek görmüyoruz.
Beyler bir şehrin marka şehir olması, sadece merkezi yönetimin yıllara sari olarak yapacağı yatırımlarla mümkün değildir. Marka şehir olmak için o şehrin belediye yönetimleri bu işin dinamosu olmalı, şehirdeki kamu ve özel tüm kesimlerle birlikte güven, itibar ve dayanışma kuralları içinde işi sahiplenmeli ve takipçisi olmalıdırlar.
Çünkü marka şehir olmak bir vizyon ve ufuk meselesi olduğu kadar aynı zamanda bir hesap kitap meselesidir.
Bütçesindeki açıkları KOSKİ nin hemşerilerine yüksek fiyattan su satarak elde ettiği yılsonu karları ile kapatma yolunu seçmiş olan yerel yöneticiler, şehirlerini bir üst basamağa yükseltme yarışında olan yöneticiler arasında hesap kitap yönünden sınıfta kalanlar olmaya mahkûmdurlar.
Söz hesap kitap meselesine gelince Belediyecilere İstanbul Eminönü’ndeki işporta pazarlarını hatırlatmak gerekebilir.
Eminönü'nde işportacılığın geçerli kuralı aldatan kazanır şeklinde yazılmış ve uygulanmış olabilir.
Konya asla bir işporta pazarı değildir ve gerçekten Konyalılara ivazsız garazsız bir hizmet ile yükümlü olduğunuza inanıyorsanız, yapılanlar konusunda Konyalının sağduyusunun güçlülüğünü de bilirsiniz.
Üstelik bu sağduyu güçlü olduğu kadar aynı zamanda süreklidir de.
Devlet yönetiminde tek parti iktidarı yönetiminden kalma zihniyet mensuplarının yerli uzantıları alınmış olsalar da, bu ve bundan sonraki bazı yazılarımızda bu konuya değinmeye devam edeceğiz.
Şeffaf belediyeden maksadımız, dışarıdan bakınca içerisi görünecek bir belediye değildir. Hoş fiziki olarak da öyle olsa fena olmaz hani.
Ama şeffaf belediye demekteki asıl maksadımız vatandaşın belediyedeki her şeyi engelsiz bir şekilde görebilecek, bilebilecek, öğrenebilecek olmasıdır.
Göreve gelmeleri üzerinden yıllar ve aylar geçmesine rağmen hala Belediye Meclislerinin Toplantıları ve özellikle bu toplantılarda alınan imar ve ruhsat konularındaki kararlar vatandaşların anlayabileceği şekilde duyurulmamaktadır.
Belediye Kanununda yer almasına rağmen, imar komisyonlarının kararları bile gereği gibi açıklanmamaktadır.
Zaten Belediye Encümeni kararları ile belediye ihaleleri üzerindeki gizliliği kaldırabilecek bir yiğitte bu güne kadar görülememiştir.
Sadece Meclis ve Encümen işlerinde mi bu ketumluk vardır. Hayır…
Aslen faaliyetleri ile ilgili olarak kar elde etmeyle hiçbir şekilde alakalandırılmaması gereken ve kanunsuz kurulmuş ya da devralınmış olan belediye şirketleri ile belediyeler eliyle kurulan kooperatiflerin iş ve işlemleri de üzerlerindeki kalın kara örtüler de kaldırılmalarını beklemektedir.
Peki, belediyelerin bugüne kadar şeffaf olamamalarının sebepleri nelerdir?
Çünkü belediye içinde bu gün maalesef tepeden inmeci buyurgan bir tek parti zihniyeti hâkimdir.
Çünkü imar ve ruhsat işlemleri başta olmak üzere birçok sebepten dolayı belediyelerin içi tozdan dumandan geçilmemektedir.
Çünkü belediye başkanlarının kendilerinde nasıl bir maharet görüp de göreve getirdikleri bilinmeyen yardımcılar ve müdürler nedeniyle ellerindeki kadro buna müsait değildir.
Çünkü şeffaf belediyecilik için önce göreve gelen başkanlar bu işin gereklerini bizzat kendileri yapmamışlardır.
Sözün burasında kamuoyuna açıkça mal beyanında bulunan bir belediye başkanı veya yardımcılarını hatırlayan var mıdır?
Ne Başkanlar, ne yardımcıları, ne de meclis üyeleri ile akçeli görevlere getirilen diğer personel, nede bunların birinci derecedeki yakınları için yapılmış bir mal beyanı açıklaması yoktur.
Bu düşüncelerden sonra belediyelerdeki makam aracı saltanatına değinmeye bile gerek görmüyoruz.
Beyler bir şehrin marka şehir olması, sadece merkezi yönetimin yıllara sari olarak yapacağı yatırımlarla mümkün değildir. Marka şehir olmak için o şehrin belediye yönetimleri bu işin dinamosu olmalı, şehirdeki kamu ve özel tüm kesimlerle birlikte güven, itibar ve dayanışma kuralları içinde işi sahiplenmeli ve takipçisi olmalıdırlar.
Çünkü marka şehir olmak bir vizyon ve ufuk meselesi olduğu kadar aynı zamanda bir hesap kitap meselesidir.
Bütçesindeki açıkları KOSKİ nin hemşerilerine yüksek fiyattan su satarak elde ettiği yılsonu karları ile kapatma yolunu seçmiş olan yerel yöneticiler, şehirlerini bir üst basamağa yükseltme yarışında olan yöneticiler arasında hesap kitap yönünden sınıfta kalanlar olmaya mahkûmdurlar.
Söz hesap kitap meselesine gelince Belediyecilere İstanbul Eminönü’ndeki işporta pazarlarını hatırlatmak gerekebilir.
Eminönü'nde işportacılığın geçerli kuralı aldatan kazanır şeklinde yazılmış ve uygulanmış olabilir.
Konya asla bir işporta pazarı değildir ve gerçekten Konyalılara ivazsız garazsız bir hizmet ile yükümlü olduğunuza inanıyorsanız, yapılanlar konusunda Konyalının sağduyusunun güçlülüğünü de bilirsiniz.
Üstelik bu sağduyu güçlü olduğu kadar aynı zamanda süreklidir de.