Bir önceki yazımızda seçim tarihinin hemen hemen kesinleştiğini ve tabir caiz ise düdüğün çaldığını ve yarışın başladığını belirtmiştik.
Bu arada geçen bir iki gün yanılmadığımız gösterdi.
Yani şimdiden hem iktidar hem de muhalefet kanadından seçim vaatleri sıralanmaya başladığını gördük.
Daha göreceklerimiz ileriki zamanlarda ortaya çıkacak da diyebiliriz.
Malum, seçim geldiğinde ortada tek hedef var olur. En iyi neticeyi almak. Hatta iktidar olmak.
Bunun içinde seçime kadar geçen sürede ilk yapılması gereken şey seçmen gözünde hata olarak görülecek davranışlardan kaçınmak, ikincisi de bol bol vaatlerde bulunmak.
İyi de bol keseden vaatte bulunmak da tehlikelidir diyenler olacaktır.
Bu düşüncenin yanlışlığı her seçimde bir kez daha ispatlanmış olduğu için fazla bir şey söylemeye gerek yok.
Bizim gördüğümüz şey bu konuda iktidar ile muhalefetin ayrım yapmadığı.
Yani seçim düdüğü çaldı, bu bir bayrak yarışıdır ve mutlaka önde bitirmek gerekir düşüncesiyle havada uçuşan vaatler gördüğünüzde kendinizi iyiden iyiye kaptırmayın deriz.
Bu günden itibaren sayarsak ilan edilen tarihe kadar şunun şurasında seçime kadar en fazla dört ay kadar bir zaman kaldı.
Bu nedenle duyacağınız vaatlerin çoğu "Bizi İktidar yaparsanız şunları şunları yapacağız" şeklinde muhalefet kanadından gelebilir
Veya iktidar kanadı yetkilileri "Biz İktidarda bulunduğumuz sürede şunları şunları yaptık” diye bol keseden vaatte bulunacaklardır.
Yine ne var bunda diyecekler olabilir. Şöyle izah edebiliriz:
Seçim kararı alındıktan sonra iktidarı hedefleyen muhalefetin pek çok vaatte bulunması normal olduğu gibi iktidarı devam ettirebilmek için iktidar kanadının da vaatlerde bulunması bir yere kadar normal karşılanır.
Ama bu iktidar yarışındaki vaatlerde normal olmayan hatta birazdan daha fazla tuhaf kaçan şey muhalefet ve iktidarın vaat verme konusunda şeyleri söylüyor olmalarıdır.
Muhalefet yüksek seyreden enflasyonun artışını önlemek ve yıllık enflasyon oranlarını atek haneli rakamlara çekmek konusunda pek çok şey söyleyecektir.
İktidar da zaten seçim sathı mailine girileceği şu günlerde zaten çok farklı bir şey söylememektedir.
Aslında seçimin yapılacağı mevsim koşulların iktidarında muhalefetinde menfaatine en uygun günler olarak tespit edilmesine bakıldığında iktidarda muhalefette hiçbir şey yapmasa da enflasyonun düşeceği günler olduğunu herkes biliyor.
Daha açıkçası mevsim şartları ile düşecek olan tüketici enflasyonu rakamlarını seçimi iktidar da kazansa muhalefette kazansa biz düşürdük diyeceklerdir.
Yalnız ortada yıllık enflasyonun yeniden artması için geriye kalan bir husus var. O da döviz artışının bu süreçte en büyük etken olarak görülmesidir.
Bu konuda da hem iktidar hem muhalefet aynı stratejiyi izleyecek ve döviz kurlarının yükselmesini ve enflasyonun yeniden artmasını önleyecek şekilde döviz baskılanacaktır.
Yani iktidar ve muhalefetin vaatleri aynı olduğu gibi ekonomik olarak programı da hesapları da birbirinin aynına benziyor olacaktır.
Çünkü temel başlangıç noktaları aynı olduğu gibi ulaşacakları noktada aynıdır.
Seçime kadar geçecek dönemde siyasal hayatın kendileri açısından pozitif olarak devam edebilmesi için dönemde ekonomik gidişat bozulmaması adına enflasyonun kontrol altına alınmasıdır.
Enflasyonu düşürmek için uygulanacak döviz politikaları nedeniyle bazen tüketim mallarında fiyatların artması bir yana gerilediği bile görülür.
Bu düşünceyle iktidarın seçime kadarki birkaç ay içinde muhalefetin ise seçimi kazandıktan sonraki birkaç aylık dönemde TÜFE yi düşürüyor olmaları gerçekçi rakamlar değildir.
FARKINDA MIYIZ?
Bütçe açığının özellikle de dış ticaret açığının her geçen ay artıyor olması nedeniyle döviz kuru artmasın, yıllık enflasyondaki düşüşü engelleyecek bir şey ortaya çıkmasın diye eşten dosttan gelen üçer beşer milyar doların Merkez Bankası tarafından arka kapıdan satışıyla döviz kurunun belli bir seviyede tutulmasının sonuçları tahmin edilenden çok farklı olabilir.