Seçimlere bir aydan daha kısa bir süre kaldı.
Başta iktidar partisi olmak üzere ana muhalefeti ve yavru muhalefeti olmak üzere tüm siyasi partiler bir oy daha fazla alabilmek uğruna can havli ile vatandaşlara sunulan seçim vaadlerine sarılmış gözükmektedirler.
Kimi siyasi partiler seçmen kitlesine kendi vaadlerini ifade etmeye çalışırken kimi siyasi partiler de muarızlarının seçim vaadlerini çürütmekle zaman öldürmektedirler.
Özellikle iktidar partisi tıpkı bundan önceki yerel ve genel seçimlerde olduğu gibi bu genel seçimler için de vaat torbasını sonuna kadar açmış ve yerine getirilecek olsun olmasın pek çok şeyi seçmenleri önüne saçmış bulunmaktadır.
Bunu gören muhalefet partileri de kendi torbalarını ortaya dökmekte bir sakınca görmeyince meydan vaadler furyasından berbat bir duruma gelmiş bulunmaktadır.
Üstelik yine başta iktidar partisi olmak üzere seçime katılan tüm partilerin geçen seçimlerde vaad ettikleri hususları yerine getiremedikleri ayan beyan ortada iken.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi siyasi partilerin bir oy daha fazla alabilme uğruna vatandaşlarına, hemşerilerine ve seçmenlerine tutamayacakları sözleri seçim vaadi adı altında vermiş olmaları bu ülkede yeni değildir.
Hatırlayın iki gün önce ölen 12 Eylül darbesi lideri Kenan Evren’in Anayasa oylaması ve milletvekili seçimlerinde verdiği vaadleri.
4 kere gidip 5 kere gelmekle övünen laf cambazı Demirel’in 50 yıla yakın sürede her seçimde söyleyip söyleyip unuttuğu boş sözleri ve yerine bıraktığı emanetçisinin 2 anahtar hikayesini.
Bir ara neredeyse kahraman ilan edilen ancak makyajı çok çabuk dökülen Ecevit’in verdiği sözleri yerine getirmeyi bırakın hasta yatağından çıkamaz hale getirilişini de hatırlayın.
Bu arada bu ülkedeki siyasi ve ahlaki erozyonun artışında önemli payı olan Turgut Özal’ın ülkeyi küçük Amerika yapmak için verdiği sözleri de hatırlatıverin artık.
Siyasiler bu seçimde hızlarını alamamış olacaklar ki Yavru vatan Kıbrıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de tesiriyle siyasi vaadlerinde bu defa Kıbrıs’ı da unutmamış gözükmektedirler.
Kimisi Kıbrıs’ta yeni dönem vaad ederken kimisi Kıbrıs’a yol ve su yatırımları yapacağını seçim beyannamelerine ilave etmiş durumdadır.
İktidar partisi bir önceki seçimde vermiş olduğu Büyükşehir belediye sayısını artırma sözünün kendisine nelere mal olduğunu görmüş olmasına rağmen hala yerine getirip getiremeyeceği şüpheli olan sözleri vermeye devam etmesini anlamak mümkün değildir.
Şehirleri imar etmeleri beklenirken imha eder duruma gelen belediye başkanlarının bir yılı aşkın süredeki performanslarının oylar üzerindeki etkisi tartışılı duruma gelmişken iktidarın da muhalefetin de şapkalarını önlerine koymaları zamanının geldiğine inanıyoruz.
Ortalama olarak ülke nüfusunun % 75 inden fazlasının yaşadığı şehirleri iktidarda kaldıkları 12 yılı aşkın sürede başta imar ve trafik açısından içinden çıkılmaz hale getirenlerin seçimde milletvekili, adaylarına destek amacıyla yeni yeni yerine getirilemeyecek tekliflerle hemşerilerinin huzuruna çıkmaları ise tam anlamı ile azgelişmişlik örneğidir.
Güya yıllardır popülist politika uygulamadıklarından söz eden bir iktidar partisinin bu sözlerinden vaz geçmiş görünerek her gün işçiye, köylüye ve şehirlilere seçim rüşveti verircesine işçilere kadro sözü, çiftçilere destek tarımsal destek ödemesi, şoför esnafına yönelik ÖTV indirimi ve şehirler için projesi yapılmamış uzun vadeli ulaşım projelerini açıklamaları da ayrı bir ibret verici durumdur.
Bu arada vergi ve sigorta afları da vaadler arasında yerini aldı elbette.
2002 sonrasında yabancı sermayenin ülkenin yatırımlarını yağmalarcasına özelleştirme ihalelerine katılması ile gelen paranın kesilmesi bıçak sırtı giden ekonominin gerçeklerini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Övünülen ekonominin yavaşlaması ile hassas dengeler bir bir yıkılmaya yüz tutarken bu gün dünden daha iyi diyenler Merkez bankası ve Hazinenin son ihale ve kararlarına bakıverseler gerçekleri görmeleri daha kolay olacaktır.
Bu seçim daha çok müjde yani seçim rüşveti kaldırır gibi gözüküyor.