Seçim gelirken siyasilerin ağzından bal akıyor.
Mazot fiyatı, emekli maaşı, asgari ücret, bayram ikramiyesi, esnaf, işçi, ev hanımları, gençler, özgürlükler… derken zannedersiniz ki Türkiye cennet olacak.
Halbuki bu vaadler gerçek olsaydı, Türkiye şimdiye kadar kaç seçim yaşadı, o kadar cennet olurdu.
Vaktiyle hamileliği 9 aydan 4 aya indirmekten, ofsaytı kaldırmaya kadar tuhaf tuhaf vaadler gördük yaşadık. Güldük geçtik.
Bir zamanlar Rahmetli Erbakan Hoca “Memura yüzde 50 zam vereceğim” demişti, millet ona da güldü, alay etti geçti ama elhak Hoca sözünün eri çıktı ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa memurlar o zaman yüzde 50 zammı gerçekten aldılar.
Seçim dolayısıyla muhalefet partileri biraz daha bol keseden atarken, iktidar partisi ise güya sorumluluk adına biraz daha temkinli gidiyor.
Tabi muhalefetin sırtında yumurta kefesi yok. Zaten iktidara gelip gelmeyecekleri de malum. Ne atarsak kar gözüyle bakabilirler. Belki iktidarı zor durumda bırakmayı da düşünebilirler.
Seçimden sonra hangi partinin gelip te hangi vaadleri gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini bir tarafa bırakalım ama seçimden, vaadden önce, an itibariyle memlekette patatesin, domatesin, benzinin 4-5 lira olduğu bir vakıa. Bunu bu fiata çıkaran da muhalefet değil iktidar. Bunlar vaad ya da tehdid değil, bilfiil yaşanan gerçek.
En ucuz gıda diye fakir evlerinde, öğrenci evlerinde patatesten 10-12 çeşit yemek-katık yapılırdı. Çoğu zaman 3 öğün yenirdi. Şimdi gariban 3 öğün patates yemeye kalksa, çarpsa-bölse; bir zamanların dillerden düşmeyen meşhur çay-simit hesabı yaparak işin içinden çıkmaya kalksa çıkamaz.
Şu anda patates İran’da 50 kuruş, Gürcistan’da 1 lira, Türkiye’de ise 4-5 lira.
Bence afaki, uçuk-kaçık, hayali vaadlere gerek yok. Şu anda bir parti çıksa “1 kilosu 5 lira olan patatesi, 5 kilosu 1 liraya indireceğim” dese epeyce pirim yapar.
Nere yapmasın, mübareğin adı "Sayın Patates"e çıktı.
Öyle değil mi sayın vatandaş?