Siz bu yazıyı okurken Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı belli olmuş olacak. Yalnız ben bu yazıyı yazarken daha seçim yapılmamıştı bile. Kim kazandı, kim ne oy aldı bilmiyorum. Böyle bir durumda yazmak ve yazdığını okutmak elbette zor.
Fakat zamanla, saatle, seçim sonucuyla alakası olmayan bazı gerçekler vardır ki bunlar “2 kere 2 eşittir 4” gibi kesin doğrulardır, her zaman, her yerde geçerlidir.
Mesela ne mi? Gelin beraber düşünelim:
“Çok olmak” ve “Doğru olmak.” İki ayrı kavram.
Bazen öyle bir rüzgar estiriliyor ki “Çok olan her şey doğrudur” gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Halbuki doğrunun ölçüsü az veya çok olmak değil, hak ve hakikata uymaktır.
Bu ne demek?
Örnek: Elimizde bir bakır var, karşımızda da 10 kişi.
Sorsak “Bu nedir?” diye, 10 kişiden 6 kişi bakıra altın derse, çoğunluk buna altın dedi diye bakır, altın olmaz. Hatta 10 kişiden 9’u, 10 kişinin tamamı bile bakıra altın dese, doğru olan yine bakırın bakır oluşudur.
Tarihte nice peygamberler gelmiş ki kendilerine bir avuç insan inanmış, karşılarında binlerce inkarcı var. Bu sonuç -haşa- o peygamberlerin doğru ve hak yolda olmadığını, inkarcıların çok olduğu için haklı ve doğru yolda olduğunu göstermez.
1000 sene yaşayan Nuh (AS)’a inanan ve gemiye binen insan sayısı 70-80 kişi civarında, İsa (AS)’a gerçekten inanan havari sayısı da sadece 12 civarındaymış. Bu küçük rakamlar o peygamberlerin yanlış yolda olduğu, sayısı çok olan inkarcıların hak yolda olduğu anlamına gelmiyor.
Aksine Kur’an-ı Kerim’de En’am Suresi 111. Ayette “İnsanların çoğunun cahil olduğu”,
Rum suresi 187. Ayette “İnsanların çoğunun bilmediği”,
A’raf Suresi 102. Ayette “İnsanların çoğunun fasık olduğu”,
Ankebut Suresi 63. Ayette “İnsanların çoğunun aklının ermediği” anlatılıyor.
Bu konuda daha başka ayet ve hadisler de var…
Sonuç; insanların çoğu bir şeye karar verirse o, illa da doğru, hak anlamına gelmiyor.
Zaten Demokrasi ile İslam mantığı da bu noktada birbirinden ayrılıyor. Yani İslam, ayrı bir ilahi sistem ve nizam; Demokrasi, ayrı bir beşeri uygulamadır.
Demokrasi, kulların iradesine bağlı, rüzgara göre değişen bir düzen; İslam ise Allah’ın iradesine bağlı mutlak hakikattır.
Birine göre doğru olan ötekine göre yanlış, birine göre ak olan, diğerine göre kara olabilir.
Demokrasilerde 100 parmaktan 51’i kalkarsa içki, zina, faiz… serbest olabilir. Ama İslam’da 100 parmağın 100’ü de inse veya kalksa içkinin, zinanın, faizin… haram olduğu gerçeği değişmez.
İsterseniz seçim sonuçlarına bir de bu açıdan bakabilirsiniz…