Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde milletvekili genel seçimi sonuçları resmi olmasa da gayrı resmi olarak muhtemelen yüzde yüz oranında belli olmuş olacak.
Seçimden önce yazdığımız yazılar nedeniyle bizi suçlayanlar yine muhtemeldir ki biraz buruk olsa da zafer naraları atarak yazıyı okuyacaklar.
Türkiye’de alışılmış durumdur.
Seçimi kazananlar kadar kaybedenler de seçimden kazançlı çıktıklarını iddia ederler.
Seçimi biz kazandık diye böbürlenecek olanlara hep söyledik yine söylüyoruz.
Eksiğiyle, yanlış ve hatalarıyla elde var olanla yetinenlere karşı, her zaman daha iyi olması gerekeni söyledik ve savunduk.
Ümmetin maslahatı yalanının arkasına saklananları uyardık yine uyarıyoruz.
Ak Partiye “Kırgınsınız, kızgınsınız sizleri anlıyoruz; lakin hesabımızı seçimden sonraya bırakalım.” diyenlere çok sözler söyledik yine söylüyoruz.
AK Partiyi destekliyor olmalarına rağmen yeri geldiğinde oy uğruna hakşinas davranarak “Evet, AK Parti’nin içerisinde yolsuzluk, rant, rüşvet, hırsızlık, milliyetçilik, devletçilik, din sömürüsü sorunu var. Yani bu kötülükleri işleyen yığınla mensubu, vekili, yöneticisi var; ancak dışarda ümmetin maslahatı ve çıkarı için AK Parti’yi mutlaka desteklemek gerekir. Yoksa maazallah ümmet yetim kalır.” diyenlere diyeceklerimizi seçimden önce dedik, yine diyoruz.
Biz seçimden önceki yazı ve sözlerimizle kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, milletimizi ve ümmetimizi uyardık yine uyarıyoruz.
Bu millet, tesettürün içi boşaltılmış olsa da, başörtüsü kısmen, tedrici olarak serbest kaldı diye sustu.
Bu millet, Irak savaşında ABD ye limanımızın ve hava üslerimizin açılmasına yeni yeni imam hatipler açılıyor diye susmuştu, RTÜK ellerinde olduğu halde toplumun ve özellikle de gençlerin ahlakını ifsad edici yüzlerce programa müsaade edenlere daha fazla imam hatipler açılacak diye yine sustu.
Bu millet, Lanetlenmiş kavim İsrail'in korunması için Türkiye’ye füze rampaları ve patriotlar yerleştirilirken güvenlik diyerek susmuştu, Başbakanken gidemediği Filistin’e Cumhurbaşkanı iken de gidememesini görmezden gelip, şimdi Mescidi Aksa da Diyanet İşleri Başkanı hutbe okudu namaz kıldırdı diye yine sustu.
Bu millet, Hükümete geldiklerinde Alkollü içecek üreten fabrika sayısı 3 tane iken hükümette kaldıkları süre içinde rakı fabrikası sayısının 20 ye yaklaşmasına işbaşındakiler Filistin’den, Arakan’a kadar ümmete yardım ediyorlar diye sustu.
Bu millet, Merkez Bankasında tonlarca altın ve hazinede milyarlarca dolarlık hazır para varken bütçedeki açıkları kapatmak amacıyla ortalama her yıl milletin 54 milyar TL sini faiz olarak faiz lobisine verenlere, abdestli namazlı insanlardır, camilerde ve cenaze evlerinde aşır okuyorlar diye sustu hep.
Bu millet, rezilane bir propaganda taktiğiyle Milli Görüş’ün oylarının büyük bölümünü hile ve yalanlarla devşirebilmek için AK Partiyi Merhum Erbakan Hocamızın kurdurduğu iddiasının saçmalığına sustuğu kadar, bu yalanlarını pekiştirebilmek için seçim önü miting meydanlarında “Liderim Erbakan’a Selam Olsun” sözlerine ve Merhum Erbakan’ın kabrini ziyaret etmelerine de sustu.
Bu milletin özü olan Milli Görüş Camiası geçmişte 12 Eylül darbesinden sonra iktidara getirilen ANAP için de bazı şeylere susmuş veya susmuş görünmüştü, şimdi de susmuş görünüyorsa bu sizi sakın aldatmasın.
Olur ya, milletvekili seçimlerinde anayasayı değiştirecek oy miktarını bulamadık bahanelerinin arkasına sığınılması sonucunda;
Başı örtülü değil, tesettürlü kızlarımız tekrar ağlamaya başlarsa,
Kuran Kursları ve İmam Hatipler tekrar kapatılmaya başlanırsa,
Vakıflar, dernekler üzerinde baskılar yoğunlaştırılırsa,
Sakallı-Sakalsız, başörtülü-başörtüsüz diyerek insanlar yeniden askeri-resmi kurumlarda ayrıma tabi tutulursa,
Ekonomi tekrar gâvurun ve faiz lobisinin elinde oyuncak haline gelir, gecelik faizler iki veya üç haneli rakamlara çıkarılırsa,
Dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki Müslümanlara yardım yapan kuruluşlarımız BM, NATO ve diğer zulüm kuruluşları tarafından terör örgütü ilan edilir ve yardımların önü kesilirse;
Bu gün fetva üstüne fetva veren Diyanetin hocaları ve İlahiyat Fakültesi hocaları dün olduğu gibi yine köşelerine çekilecek olsa da,
Biz geçmişte olduğu gibi yine okullarından atılan ve başörtüleri açılmaya zorlanan evlatlarımız, kızlarımızla hatta ailelerimizle birlikte polis dayağı yemeyi göze alarak İmam Hatip Okullarının, Üniversitelerin İlahiyat fakültelerinin önünde ve Cuma Namazlarından sonra ise yine Cami önlerinde meydanlarda oluruz.
Peki, o zaman siz nerede olursunuz? Hiç düşündünüz mü?