Seçimler yaklaştıkça siyasetçilerin sözleri ve davranışlarını gördükçe insan gördüklerine duyduklarına inanmakta hayli zorluk çekiyor.
İster iktidarda olanlar isterse de muhalefette olanların çoğunluğuna nedense seçim gelince bir haller oluyor.
İnsan seçim döneminde siyasetçilerin birileri tarafından formatlandığına inanacak hale geliyor.
Ve insan siyasetçilere bu halleri ile nasıl inanacağız demeden edemiyor.
Siyasetçilerdeki seçimin olmadığı zamanlardaki tavırları ile seçim kapıya dayanınca gösterdikleri tavırları arasındaki farklılıkları hatırlamak mı istersiniz?
Alın size unutmadığımız birkaç örnek:
AKP’nin kurulma aşamasında yeni parti ile adı anılanları önce ihanetle suçlayıp parti binasına almamakla tehdit edenlerden parti kurulup özellikle de seçim kazandıktan sonra en hızlı olan partici olanları hatırlamakla işe başlayalım.
Sonra devam edelim.
Seçim kazanabilmek için şimdiye kadar kötü anlamında yapılmış ne varsa hepsini yüklediği CHP’nin genel başkanının desteği ile milletvekili seçilenlerin şimdilerde muhalif olmak adına kim varsa herkesi CHP ile ittifak yapmakla suçlayanları gördük hep beraber.
Oy veren partililerinin tamamı tarafından olmasa da ölümüne sevenleri ile paralı trolleri tarafından “Ümmetin Lideri” veya “İslam’ın Halifesi” gibi görülen Cumhurbaşkanı seçimin olmadığı zamanlarda MHP liderine karşı HDP milletvekillerinin mecliste olmasını savunmuştu.
Ama seçim gelip kapıya dayanınca meclisin içinde ve dışındaki görüşmelerde neredeyse sarmaş dolaş oldukları HDP’yi bir kenara bırakın adı hiçbir zaman PKK ile anılmayan partileri bile terörist ve çete olarak ilan etmeyi öne çıkarmaya çalışıyor.
Şimdilerde Cumhurbaşkanlığı seçimi ile tavan yaptığı müttefiki MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’ye seçim meydanlarında ve meclis kürsüsünden “zürriyetsizlik” dâhil söylemediğini bırakmadıktan sonra birlikte miting yapacak kadar canciğer kuzu sarması olmak da bu tür değişik hallerdendir.
Şimdilerde seçim ufukta göründüğünde en hızlı kürt ve pkk düşmanı olanların seçim gözükmeyen zamanlarda açılım Kepazeliği Altında gümrük kapılarında mahkemeler kurmaları ve Türkiye Cumhuriyetine işgalci diyenlerle birlikte meydanlarda megri megri diyerek halay çekmelerini hatırlamamaları da asla unutulmamalıdır.
Ya da seçim kazanılmadan önce FETÖ’yü ellerinde tutmalarından dolayı ABD’ye ağzına geleni söyledikten sonra bir bakıyorsun ABD başkanını dost ve müttefiklerin en önde geleni olarak ilan etmeleri de hatırlayalım.
Ya da siyasi ve ekonomik olarak hiç bir yaptırım gücü olmadığı halde Hollanda'ya ve Almanya'ya efelenmeleri veya dışarıdan siyasete müdahale ettiğini ileri sürdüğü ve bu konu gündeme geldiğinde hemen herkesin aklına İngiltere geldikten sonra para konusunda problem çıkacağı görüldüğünde ilk gittiği ülkenin yine İngiltere’nin olması siyasetçilerin söyledikleri ile yaptıklarının aynı olmamasına örnektir.
Teröristlere verdiği silahlarla bizi vuruyor diye suçladığımız "Eyy Amerika” ile, her fırsatta İsrail'e terörist devlet dedikten sonra, parti sözcüsüne İsrail'e ihtiyacımız var dedirtenlerin durumunu söylemeye gerek var mı?
Daha pek çok şeyi örnek olarak saymak mümkündür.
Ya da şöyle söylemek da mümkündür.
Eyy Siyasetçiler!
Seçim zamanı nasıl bir yön çiziyorlar sana?
Ya da bilgisayar dili ile söylemek gerekirse, sana nasıl bir format attılar böyle?
Bu siyaset şekli nasıl bir siyaset formatı ki, dün ak dediğine bu gün kara dedirtiyorlar sana?
Ya da konu İslam Dini’nin temel prensipleri bile olduğunda seni kim güncelliyor bir anda?
Biz bu aşamada sana ancak şunu söyleyebiliriz:
Islandığın yağmurlarda beraber ıslanmadığımız için bu tür bir formattaki siyasette de seninle birlikte aynı Yollarda yürüyemeyeceğiz.
Yani biz asla sizler gibi formatlanmayacağız.
İnşaallah maksadımızı yeterli açıklıkta anlatabilmişizdir bir kez daha…