Pazar günü oy verme günü idi ya! Genel oturum yerleri açık olamıyordu!
Oyunu erkenden verenlerden vasıtası olanlar sokak ve caddeler de nevalelerini doldurmakla meşgullerdi. Şehir dışı bir mesire yerine gitmek hazırlığı içindeydiler.
Ne güzel inşallah her yerde böyle sessiz sedasız yani kavgasız gürültüsüz geçsin dileğim. Zaten asıl demokrasi de bunu icap ettirmez mi? Herkes sevdiği yere oy verirken kimse karışmamalı. Çeşitli oyunluk içinde olmamalı ve bilhassa tehdit iması yapmamalı…
Yazıya devam ederken telefon zıngırdadı. Hayırdır diyerek açtığımda karşıdaki dost “Oy’unu at da Dutlu pikniğine gel oradayız arkadaşlarla” diyordu.
Oyumu çoktan vermiştim ama oraya gidecek vasıtam olmadığı gibi, giden bir Belediye otobüsü ve dolmuşta yoktu.
“ Özür dilerim gelebilecek vasıta yok size iyi piknikler…” deyince dost
“Dur dur celallenme ben geliyorum seni almaya” deme sonrası hepimiz Dutlu’da olduk ve Konya’nın nostaljide kalan yeşilliklerden evler görünmeyen görüntüsü yerine. Binalardan yeşillik görünmeyen Konya’yı da seyretmeye koyulduk.
Çıkınlar açıldı çay kaynatılmaya başlandı derken meşgul olmayanlar sohbete dalıverdi.
Her ne kadar seçim üzerine oluşumlar yasaktı ama böyle yerlerde serbest olabiliyordu ki hemen seçim oluşumlarına girişiverdi dostlar.
Konuşulanları sizlere de nakletmek isterken her konuşmayı tırnak içine alıvermiş oldum.
İlk konuşmayı açan dost “ bendeniz seçim sonucunu değil de “Seçilen vekillerimiz nelerle meşgul olacak?” onu merak ediyorum.
Şimdiye kadar seçilen iktidardakiler de muhalefettekiler de kendi düşüncesi içinde yurda hatta seçildiği yerle ilgili işlemlere asılanı. Keza muhalefettekilerinde Ak’a Kara, Kara’ya Ak yönteminden başka işlem yapmadıklarını yıllardır görmekten gına geldik.
Seçim sırasında adaylar “Şimdi değişim içindeyiz. Meselelerin çözümüne önem vereceğiz…” propagandası yapmış oldular. Acaba bunu doğrulayacaklar mı? Derken diğer dost atıldı.
“Hayal içine girmişsin sen. Vekillerin kendilerini seçmiyorsun ki! Senin meselelerine eğilebilsinler. Onları, Genel Başkan’ları seçiyor. Sen ancak benimsediğin Genel Başkanın Partisini seçiyorsun…” Bir diğer dost da onun sözünü kesti.
“ Doğru söylüyon. İdamlara kadar götürüp güya demokrasiye karşı dedikleri DP seçimlerinde vekilleri bizzat seçiyorduk. Nitekim seçilen idealist vekiller Genel başkanları Rahmetli Adnan Menderes ile.O kadar güzel çalışmışlardı ki.
Merhum İnönü’nün“Bunlar hükümeti altı ay idare edemez bize bırakırlar” demesine rağmen 1950 de altmış vekil çıkaran CHP 1954 de değil iktidara gelebilmek. Otuz vekile düşüvermişti.
O zamanlar oy pusulanı ister bir beyaz kâğıda her partiye mensup sevdiğin vekilleri yazıyor veya parti oy pusulalarında istediğini çizip yerine başka partilerden olanların isimlerini yazabilirken oyun iptal de edilmiyordu.
Tam olmasa da demokrasinin getirdiği seçmenin seçimi olabiliyordu…” Bu sefer karşıda ki dost sazı alıverdi!
“Çok doğru söyledin. Bizzat ben karma liste yapmıştım bilirim. Şimdi biz vekil değil partiye daha doğrusu Genel Başkanlara veriyoruz. Böyle olunca Genel başkanlarının isteği dışında mesele ve doğruları mücadele edecek vekil bulamazsın. Gelecek seçimde her zaman görüldüğü gibi listeden atıverirler! Sana değil Başkanlarına Ram olmak mecburiyeti doğar menfaat için...” derken diğer bir dost kesti sözünü.
“Durun hele onlar bir şey yapamayıp genel başkanlarının isteği içinde mecliste parmak kaldırmak gürültü çıkarmak veya toplantıyı terk ve iştirak etmemek işlemlerini yapmaları yanında yapabildikleri özel işlemler var…” derken herkes dikkat kesilip“Ne demek istiyorsun?”deyiverdiler hep birden.
Dost devam etti “ Mazbatalarını alır almaz, Hükümet kuran partinin vekillerine yağmur gibi akraba dost yandaş vb.ler hücum edecek!
Bunlardan Bürokrat olanlar daha iyi yere veya yükseğe tayinini diğerleri devlet dairesine alınmalarını. Bürokrat dışında kiler ise daha çok Belediye, Valilik ve Kaymakamlık işlerindeki olumsuz işlerinin olumlaşmasını isteyince.
Zaten Memleket ve demokrasi işlemleri ile uğraşma zamanı bulamayacaklar.
Muhalefette kalanlarda doğru yanlış ihale ve diğer işlemlerde ki olumsuzluklar için Genel başkanlarının rızası içinde meclisi önerge yağmuruna tutmaktan, gittikleri yer ve Medya’da bunları söylemekten boş zamanları kalmayacak”
Dostların gözü bendenize çevrilip“Gazatacı sen bir şey demedin sen ne fikirdesin?” deyince
“Ne diyeyim Allah’tan memlekete insanlığa en iyi bir çalışma yapmalarını dilerim. Sizlerin söylediklerini de okuyuculara duyurmuş olurum…” derken ızgara başındaki dost
“Hadi hadi ızgaralar soğuyor toplanın etrafıma” deyince sohbet bitiverdi.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Oyunu erkenden verenlerden vasıtası olanlar sokak ve caddeler de nevalelerini doldurmakla meşgullerdi. Şehir dışı bir mesire yerine gitmek hazırlığı içindeydiler.
Ne güzel inşallah her yerde böyle sessiz sedasız yani kavgasız gürültüsüz geçsin dileğim. Zaten asıl demokrasi de bunu icap ettirmez mi? Herkes sevdiği yere oy verirken kimse karışmamalı. Çeşitli oyunluk içinde olmamalı ve bilhassa tehdit iması yapmamalı…
Yazıya devam ederken telefon zıngırdadı. Hayırdır diyerek açtığımda karşıdaki dost “Oy’unu at da Dutlu pikniğine gel oradayız arkadaşlarla” diyordu.
Oyumu çoktan vermiştim ama oraya gidecek vasıtam olmadığı gibi, giden bir Belediye otobüsü ve dolmuşta yoktu.
“ Özür dilerim gelebilecek vasıta yok size iyi piknikler…” deyince dost
“Dur dur celallenme ben geliyorum seni almaya” deme sonrası hepimiz Dutlu’da olduk ve Konya’nın nostaljide kalan yeşilliklerden evler görünmeyen görüntüsü yerine. Binalardan yeşillik görünmeyen Konya’yı da seyretmeye koyulduk.
Çıkınlar açıldı çay kaynatılmaya başlandı derken meşgul olmayanlar sohbete dalıverdi.
Her ne kadar seçim üzerine oluşumlar yasaktı ama böyle yerlerde serbest olabiliyordu ki hemen seçim oluşumlarına girişiverdi dostlar.
Konuşulanları sizlere de nakletmek isterken her konuşmayı tırnak içine alıvermiş oldum.
İlk konuşmayı açan dost “ bendeniz seçim sonucunu değil de “Seçilen vekillerimiz nelerle meşgul olacak?” onu merak ediyorum.
Şimdiye kadar seçilen iktidardakiler de muhalefettekiler de kendi düşüncesi içinde yurda hatta seçildiği yerle ilgili işlemlere asılanı. Keza muhalefettekilerinde Ak’a Kara, Kara’ya Ak yönteminden başka işlem yapmadıklarını yıllardır görmekten gına geldik.
Seçim sırasında adaylar “Şimdi değişim içindeyiz. Meselelerin çözümüne önem vereceğiz…” propagandası yapmış oldular. Acaba bunu doğrulayacaklar mı? Derken diğer dost atıldı.
“Hayal içine girmişsin sen. Vekillerin kendilerini seçmiyorsun ki! Senin meselelerine eğilebilsinler. Onları, Genel Başkan’ları seçiyor. Sen ancak benimsediğin Genel Başkanın Partisini seçiyorsun…” Bir diğer dost da onun sözünü kesti.
“ Doğru söylüyon. İdamlara kadar götürüp güya demokrasiye karşı dedikleri DP seçimlerinde vekilleri bizzat seçiyorduk. Nitekim seçilen idealist vekiller Genel başkanları Rahmetli Adnan Menderes ile.O kadar güzel çalışmışlardı ki.
Merhum İnönü’nün“Bunlar hükümeti altı ay idare edemez bize bırakırlar” demesine rağmen 1950 de altmış vekil çıkaran CHP 1954 de değil iktidara gelebilmek. Otuz vekile düşüvermişti.
O zamanlar oy pusulanı ister bir beyaz kâğıda her partiye mensup sevdiğin vekilleri yazıyor veya parti oy pusulalarında istediğini çizip yerine başka partilerden olanların isimlerini yazabilirken oyun iptal de edilmiyordu.
Tam olmasa da demokrasinin getirdiği seçmenin seçimi olabiliyordu…” Bu sefer karşıda ki dost sazı alıverdi!
“Çok doğru söyledin. Bizzat ben karma liste yapmıştım bilirim. Şimdi biz vekil değil partiye daha doğrusu Genel Başkanlara veriyoruz. Böyle olunca Genel başkanlarının isteği dışında mesele ve doğruları mücadele edecek vekil bulamazsın. Gelecek seçimde her zaman görüldüğü gibi listeden atıverirler! Sana değil Başkanlarına Ram olmak mecburiyeti doğar menfaat için...” derken diğer bir dost kesti sözünü.
“Durun hele onlar bir şey yapamayıp genel başkanlarının isteği içinde mecliste parmak kaldırmak gürültü çıkarmak veya toplantıyı terk ve iştirak etmemek işlemlerini yapmaları yanında yapabildikleri özel işlemler var…” derken herkes dikkat kesilip“Ne demek istiyorsun?”deyiverdiler hep birden.
Dost devam etti “ Mazbatalarını alır almaz, Hükümet kuran partinin vekillerine yağmur gibi akraba dost yandaş vb.ler hücum edecek!
Bunlardan Bürokrat olanlar daha iyi yere veya yükseğe tayinini diğerleri devlet dairesine alınmalarını. Bürokrat dışında kiler ise daha çok Belediye, Valilik ve Kaymakamlık işlerindeki olumsuz işlerinin olumlaşmasını isteyince.
Zaten Memleket ve demokrasi işlemleri ile uğraşma zamanı bulamayacaklar.
Muhalefette kalanlarda doğru yanlış ihale ve diğer işlemlerde ki olumsuzluklar için Genel başkanlarının rızası içinde meclisi önerge yağmuruna tutmaktan, gittikleri yer ve Medya’da bunları söylemekten boş zamanları kalmayacak”
Dostların gözü bendenize çevrilip“Gazatacı sen bir şey demedin sen ne fikirdesin?” deyince
“Ne diyeyim Allah’tan memlekete insanlığa en iyi bir çalışma yapmalarını dilerim. Sizlerin söylediklerini de okuyuculara duyurmuş olurum…” derken ızgara başındaki dost
“Hadi hadi ızgaralar soğuyor toplanın etrafıma” deyince sohbet bitiverdi.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…