“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.” (Âl-i İmrân Suresi 191)
Seni hatırlayabilmek, o kadar dalmışlığımız varken dünya meşgalesine ve her daim her yerde “Affeyle Ya Rabbi!” diyebilmek...
İnsan, her haliyle her an hata yapabilecek şekilde yaratılmıştır elbet. Bize verilen bir cüz-i irade var. Yaşamımızın her saniyesinde bir imtihandayız aslında. Geçmiş geçmişte kaldı ona yapacak bir şey yok, gelecek ise henüz gelmedi ama ya şu an, evet şu an ne yapıyor ve neyi yaşıyor isek o bizim hayatımıza şekil verecek. Nerede ne zaman geleceği belli olmayan o sona doğru yol alan bir garip yolcuyuz, ama her nedense dünyaya da sımsıkı sarılan bir heyecanımız var.
Çelişkiler manzumesinde, doğruyu eğriden ayırma sanatkârı bir insan olma mücadelesi. Sanat-ı kâr'a dönüştürene tabi.
Ve peygamber (s.a.v) ifadesiyle müflis... İflas deyince sadece dünyalık iflas mı aklınıza gelir, düşünmek gerek gerçek manada iflasın ne olduğunu!
"Yol O'nun Varlık O'nun Gerisi Hep Angarya!" diyen üstad ne kadar da güzel anlatmış aslında, madem oyun ve oyalanmadan ibaret olan şu dünya hayatında yaşıyoruz ve aslında hepimiz yeri ve zamanı geldiğinde oynamamız gereken rolü oynuyoruz,
Peki, hangi rol, bir kişide ebedi kalmış ki?
Düşünmek insana verilmiş en büyük hazine bence, sorgulamak, hakkı, hakikati aramak. Yaratılan her şey de bir hikmet gizleyen Allah’a hamd olsun ki, bunca şey boşa yaratılmamış aslında. Her gün bize bir gerçeği vurgularcasına bakmakta.
Tabiatı okumak, ağaçları, çiçekleri, gökyüzünü, yıldızları okumak...
Ve "Düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz ?" sorusuna-uyarısına:
Rabbim her şeyde seni buldum, her şeyde seni gördüm, diyebilmek, asıl hazine bu olsa gerek. Hakikati çözebilenlere ne mutlu. Her gün namazda söz veriyoruz aslında, "Rabbim ancak sana ibadet ediyor ve ancak senden yardım diliyoruz." diye her rekât rabbimizle sözleşme yeniliyoruz, dilimiz Fatiha’ya her dokunduğunda.
Peki, namaz bitince verdiğimiz sözde duranlarımız kaç kişi?
Ve secdede bulmak seni Ya Rabbi!
Ve sadece senin önünde eğilen alnımız,"Sübhane Rabbiyel A'la" makamında iken,
Selam, dua ve muhabbetlerimle.