Esas Şeb-i Arûs olarak bilinen Hz. Mevlâna’nın dünyadan ayrılıp sevdiğine kavuştuğu 735. “Vuslat Düğünü”, üç gün sonra ki 17 Aralık Çarşamba günü yapılacak törenle son bulacak.
“Törenin sonu” ne demek demeyelim. Bildiğimiz gibi adını “Mevlâna İhtifali”ni önce üç sonra hafta daha sonra on gün derken galiba “…ay’ı” diyebileceğimiz esas gün olan 17 Aralık’tan geriye doğru anma törenleri dememiz gerekecek deme yanında, ayrıca her yerde her günlere dönüşüverdi oda ayrı ya!.
Aslında Hz. Mevlâna’nın sağlığında değil sonradan kurulan Mevlevî ayinlerinin gösteri haline getirildiği bir işlem ama…
Konya için Turizm kazancı olma yönünden başka ulvi bir işlemi olmayan bu hareketlerden acaba Hazret Pir’in rahatsız olup olmadığı da düşündürücü bir mesele diye düşünenlerde bulunmakta.
Bu yazıyı o gün sunmak isterdim. Fakat cuma gününden evvel köşem olmadığı için peşinen konu edeyim dedim.
***
Hz. Mevlâna’nın Vuslata erdiği gün onun düğünü olarak bilinir
Selçuklu devrinde, vefatı sonrası şehrin ileri gelenlerinden bir Mevlâna aşığı, Pir’in oğluna “Bir Mevlevî dergâhı” kurulmasını teklif ile icazet istemiş.
Bir müddet sonra onay alarak kurulan bu dergâh Mevlâna’nın kuyumcunun çekicinden çıkan sesteki ulviyete kendini kaptırarak “Hamdım, piştim, yandım” sözü ile yaptığı dönüş’ünü “Semâ” haline getirerek âyin yapmaya başlamışlar.
Bu işlem daha genişletilerek, Mevlâna’nın kabri bulunan Türbe adını verdiğimiz mahalde dervişlik haline getirilmiş ve dervişler orada yaşam sürmeye Semâ yapmaya devam etmişler.
Taaa ki Cumhuriyet kuruluşu yıllarına kadar…
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde alınan kararla tekkelerin kapatılması işlemi içine Mevlevî dervişlerde girince burası da kapatılmış, daha sonra da Mevlâna Müzesi olarak dervişlerin bulunmadığı şekli ile halkın ziyaretine açılmış.
***
Konya halkı, yetiştirdiği Mevlâna aşığı ilim adamları ve ileri gelenleri ile Mevlâna’larını asla unutmamışlar ve bendenizin öğrenci olup sık gittiği Konya halkevinde 17 Aralık günleri anma toplantıları yapmışlar.
1943 yılı evvelini bilmiyorum ve bu hususta derin araştırma yapan Prof. Dr. Mustafa Özcan’ın araştırma yazısında da belirtilmemekte. Araştırmacımız dahi anma toplantılarının 1946’da Halk Evi binasında başladığını söylemekte, yazı arasında “Halkevi sineması” demekte ise de böyle bir sinema maalesef mafiş.
Sadece zamanın 1953 yılında yakılan, Balkanların en güzel tiyatro binası olup adı “Belediye Halk Sineması” vardı ve 1943 yılında bendenizin de bizzat bulunduğu anma toplantısı yapıldı. Bu ve 1946 yılına kadar ki oluşumlar için bir kayıt bulunamamış ki bu ve sonraki yıllar için bir anlatım yok.
***
670. Vuslat günü akşamı Belediye Halk Sineması’nda yapılan bendenizin gördüğü anma toplantısı rahmetli ve kıymetli Hocamız Prof. F. Nafiz Uzluk'un tertiplediği Konferans şeklinde olmuştu.
Kendileri ve diğer değerli konuşmacılar Mevlâna’yı derinliğince anlatmışlar, İstanbul’dan gelen ismini bilmediğim bir neyzenin güzel ney’ini dinleyip, aşk içinde dönen Semazen’i gözlemlemiştik.
Konya’da bulunmadığım zamanlar içinde ki anma toplantıları nasıl ve nerede olduğunu bilmiyorum ama…
17 Aralık 1951’de aynı binada “Türk Milliyetçiler Derneği” tarafından anma gecesi düzenlenmiş, bu gazete ve el broşürleri ile halka duyurulmuştu.
Binlerce insanın tıklım tıklım doldurduğu bu anma gecesi, zamanın tek radyosu olan Ankara radyosunda naklen yayınlanmak istenmişse de imkân olamadığından banda alınmıştı.
Bazılarımız yaşantılarında 1956 yılları olarak vakıflar binası altında başladığını belirtseler de bunda bir yanılgı bulunmaktadır.
Bakın 17 Aralık 1951 günlü Yeni Meram gazetesi manşetinde yazdıklarına.
“Hazreti Mevlâna’yı Bugün Anıyoruz. Büyük Türk mutasavvıfının 678 inci ölüm yıldönümü münasebetiyle Milliyetçiler Derneği bir anma töreni hazırladı” derken, haber olarak; “…Türk Milliyetçiler Derneği Konya Şubesi tarafından hazırlanan anma töreni saat 20’de Belediye halk sinemasında yapılacaktır….” Denilmekte ilaveten de;
“Ücretsiz davetiyelerin dernekte verilmekte olduğu. Kimsenin davetiyesiz içeri alınmayacağı” belirtilmekte.
Haberin devamı olarak da “…ayrıca 18 Aralık 1951 günü Selimiye camiinde yatsı namazını müteakip tanınmış dokuz hafız tarafından hazreti Mevlâna’nın ruhuna mevlid okutturulacaktır.”
***
Şimdi bendenizin de gördüğü toplantı da konuşanlar ve diğerlerini verirken bilhassa önem veren Pakistan maslahatgüzarının teli büyük alkışlarla okundu.
Prof. Dr. Nafiz Uzluk, Ömer Rıza Doğrul, M. Muhlis Koner Dr. Hulki Âmil Keymen yanında Mevlâna üzerinde derin araştırma ve kitapları olup aşığı olan Alman Bayan Profesör Anna Maried konuşmacı olarak katılmıştı.
Ney ve naat taksimi sonrası konuşmacılar anlatımlarını yapmışlar Bayan Alman profesörün Çok güzel bir Türkçe ile anlatımını ayakta alkışlamaya kalkılınca, “durun” dercesine iki kolunu kaldırarak;
"Yapmayın... Yapmayın... Bu gece Vuslat gecesidir. Alkış olmaz... Hz. Mevlâna'yı incitirsiniz..." ikazına uydular.
Mesnevîden parçalar sunulmasını müteakip ney dinlenilmiş ve sema aşığı bir semazenin “Sema” sı izlenmiştir.
Bu günlük burada kalıp diğer ve bu günleri ilerde anlatırız inşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle..