Şar Dağları eteklerinde bir Osmanlı şehri: KALKANDELEN

Dr. İbrahim Büyükeken

BALKAN NOTLARI-11 KUZEY MAKEDONYA

Şar Dağları eteklerinde bir Osmanlı şehri: KALKANDELEN

Şar Dağları eteklerine kurulan bir Osmanlı şehri olan Kalkandalen diğer adıyla Tetovo, tarihi camileri, tekkeleri ve kiliseleriyle Kuzey Makedonya'nın en güzel şehirlerden birisi. Özellikle Alaca Camii'ni görmek için bile Kalkandelen'e gidilir

Kosova ve Kuzey Makedonya gezimizin son durağı Kalkandelen oldu. Türklerin Kalkandelen olarak çağırdığı bu güzel şehre Makedonlar ve Arnavutlar ise Tetovo diyor. Ohrid ve Üsküp arasında bulunan Kalkandelen'e gitmemizin en önemli nedeni Alaca Camii'ni dünya gözüyle görmekti.Kosova'ya giden otobüsümüzü kaçırma ihtimaline rağmen Esat Ergener kardeşimin ısrarıyla bu güzel camiyi dünya gözüyle görmek nasip oldu. Dünyadan ölmeden önce görülmesi gereken bir yer sorsalar bunlardan biri de Alaca Camii olurdu. Alaca Camii'nin içerisinde Camiinin duvarları ve içerisi nakış nakış işlenmiş. Alışılmışın dışında bir zarafetle ziyaretçilerini karşılayan Alaca Cami yıllara meydan okuyor. İnsanı kendisine hayran bırakan bir zerafete sahip olan Alaca Camii'nin içinde ve dışında dolaşırken hayranlıkla izledim.

OSMANLI HANIMLARININ EŞSİZ MİRASI

Bir dönem Osmanlı Devleti'ni en önemli merkezleri arasında yer alan Makedonya yüzyıllar sonra bile imparatorluk mirasını bünyesinde barındırıyor. Alaca Camii Recep Paşa'nın mimariye düşkün oğlu Abdurrahman Paşa'nın oğlu tarafından büyük bir onarımdan geçirilmiş. Duvarları çerçeveli avluda caminin yapımını sağlayan Hurşide ve Mensura hanımın türbeleri bulunuyor.İki kız kardeş tarafından 550 yıl önce inşa ettirilen Alaca Camii asırlardır tarihe meydan okuyor. Osmanlı'nın bölgeden ayrılmasının üzerinden bir asır geçmesine rağmen Alaca Camii bütün ihtişamıyla ve güzelliğiyle ayakta. Müslüman Türklerin ve Arnavutların hiç boş bırakmadığı Alaca Camii, Türkiye'den ve diğer İslam ülkelerinden gelen turistlerin de büyük ilgisini çekiyor.

İKİ KIZ KARDEŞİN DESTEĞİYLE İNŞA EDİLMİŞ

Şehirdeki Pena Nehri yakınlarında 1438-1439 yıllarında İshak Bey tarafından inşa edilen camiye, kayıtlara göre Menşure ve Hurşide isimli iki kız kardeş destek sağlamış. Genellikle sultan, paşa ya da beylerin desteğiyle yapılan dönem camilerine bakıldığında, Kalkandelenli iki hanım tarafından yaptırılan cami ayrı bir önem kazanıyor. Adeta bu iki Osmanlı hanımının zarafetine bürünen yapıda eşsiz boyamalar mevcut. Camideki boya düzeninin korunması amacıyla yaklaşık 30 bin yumurta kullanılmış. Hurşide ve Menşure hanımların kabri ise 1833 ve 2010 yıllarında yapılan yenileme çalışmalarıyla günümüze ulaşan yapının avlusunda bulunuyor.

PENA NEHRİ ETRAFINDA BULUNUYOR

Alaca Camii inşaa edildikten sonra da sürekli restore edilmiş ve daha da zarif hale getirilmiş. 19. Yüzyılda Kalkandelen Paşalığında Türk asılzadesi Abdürahman paşa tarafınca genişletilmiş ve ilave inşaat yapılmış. Kalkandelen’in eski bölümünde Pena nehri etrafında bulunuyor. Bir alanlık kare inşası barok ve neoklasik Osmanlı inşaat tarzında yapılmış. Alaca Camisi ve etrafındaki yapılarla ilgili bilgiler girişkapısında bulunan mermer tabelada yazılmış. Alaca camisi özellikle ön cephesiyle Kalkandelen’in cazip kültür anıtını oluşturuyor. Çok sayıda canlı resmedilen süsler, kullanılan resim tekniği, İslam mimarisinin şaheserini oluşturuyor. Bu çalışma deneyimli rebre ustalarının emeğidir ve onlar sadece caminin içini ve dışını resim çizmekle yetinmeyip, derviş tekkesi Harabati Baba tekesini ve beyin birkaç özel evini de  dekore etmişler Gostivar istikametinde ana caddeden görünen güney tarafı özellikle canlı resmedilmiş ve dikat çekici. Bir gün yolunuz Makedonya'ya düşerse mutlaka Kalkandelen'e de uğrayın. Alaca Camii'ni dünya gözüyle görmenizi tavsiye ederim.

KÜLTÜR VE DİNİ HAYATIN EBEDİ MERKEZİ

Kalkandelen'de bir de Harabati Baba Tekkesi bulunuyor. 19. asırda Recep paşa ve oğlu Abdürahman paşa tarafınca inşa edilmiş. Tekke külliyesinde şadırvan, türbe, mutfak ve yemekhane, dervişhane ve haremlik korunmuş. Tekkede 1912 yılına kadar etkin dervişhayatı yaşanıyordu, bu durum 1941 yılından 1945 yıllarını içeren dönemde yenilenmiş. Günümüzde bu tesiste Kalkandelen Halk Müzesi bulunuyor. Türbede 11 dervişin ve Fatma hanımın mezarı bulunuyor, burada Sersem Alı baba ve Recep Paşa da yatıyor, özel odalarda ve zengin süslemeli lahitlerde bulunuyor. Harabati baba Tekesindeki oyma çalışmaları Mala Reka ustalarının eseri

KALKANDELEN KONYA İLE KARDEŞ ŞEHİR

Kalkandelen Kuzey Makedonya’nın kuzeybatı kesiminde bulunan bir şehir. Şar Dağı eteklerine kurulmuş olan bu şehir, Pena Nehri tarafından ikiye bölünmüş. Kalkandelen 14. yüzyılda Osmanlı bünyesine girdi. Osmanlı’nın burayı aldığı dönemde, bölgede Hıristiyanların fazlalığı göze çarparken, bundan 100 sene sonra bölge halkının birçoğu Müslümanlaştırılmış. Bunun yanı sıra şehirde bu dönemde farklı alanlarda çok fazla değişiklikler olmuş. Osmanlı döneminde Kalkandelen altın çağını yaşadı. Kalkandelen şehri Osmanlı’dan sonra ise Yugoslavya Krallığı altına girdi. 1943 senesine kadar bu egemenlik devam etti. Kalkandelen şehri eğitim anlamında Makedonya’nın önemli bölgelerinden bir tanesi. Çok sayıda ilkokul, lise, konservatuar ve üniversitenin bulunduğu bu kentte hizmet veren Tetovo Üniversitesi’nde de çok sayıda fakülte ve bölüm bulunuyor. Kalkandelen'in şehrinin iki tane kardeş kenti bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Konya iken diğeri ise Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Sterling’dir.

ÇOK MİLLİYETLİ BİR ŞEHİR KALKANDELEN

Kalkandelen demografik anlamda çok milliyetli bir şehir. Kalkandelen’de yaklaşık Arnavut, Makedon ve yüzde 5 Türk, Romen, Sırp ve diğer etnikler yaşıyor, dini mensubiyete göre nüfusun önemli bir kısmı Müslümün ve geri kalanlar Ortodoks Hrıstiyanlardan oluşuyor. Kalkandelen Kalesi daha yeni döneme aittir ve 1820 yılında inşa edilmiş İnşaatı Recep paşa başlatmış ve onun oğlu Abdürahman Paşa devam etmiştir. Kale kesik taş ve travertenden inşa edilmiş. Polog bölgesinde en güzel ortodoks kliselerinden biri St. Kiril ve Metodiy kilisesi Kalkandelen’n eski bölümünde yer alıyor. 1903 yılından 1918 yılını kapsayan dönemde inşa edilmiştir ve 1925 yılında kutsanmış. Kalkandelen'de geçirdiğimiz 1-2 saat bile bizim için çok kıymetliydi. Özellikle Alaca Camii'nde geçirdiğimiz 1 saati bir ömür boyu unutamayacağım. Kosova ve Makedonya gezisinde bizi misafir eden, yol arkadaşlığı yapan Konyalı işadamı ağabeyimiz Abdurrahman Doruk'a, Makedonyalı Jasmin Bilalovic ve İzzet İbrahimsoylu'ya, Prizrenli Mevlan Krasniqi, Güner Kasımlar'a ve Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektör Danışmanı İsmail Gökbaraz kardeşlerimize de çok teşekkür ediyoruz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.