Gün geçmiyor ki bir yaramız kanamasın, bir yanımız sızlamasın. Kudüs’ten Ayasofya’ya, Şam’dan, Bağdat’tan Doğu Türkistan’a. Görülen ve bilinen zulümlerin yanında daha bilinmeyen niceleri.. Ümmet birliği ve bilincinde olamayışımızın maalesef acı gerçeği. İslam coğrafyasına musallat edilen terör göstergeleri, beraberinde sömürülen her türlü değerleri.. Sıradanlaşan bir körlük, sağırlık ve vurdumduymazlık nasıl içimize işlemişse, bize dokunmadığını zannettiğimiz yılanların arasında ya yılan ya da yalan olup gidiyoruz.
Karamsar bir portre çizmek değil maksadım. Sanal âlemlerden vakit bulup bakabilirsek dünyanın hali işte bu, kaçıp saklanarak kurtulamayız. İmtihanlar ve Cennet kolay kazanılmıyor. Ancak gerçekten Rabbimizin cennetine talip miyiz? Bunun sorgulamasını da kendimizin yapması gerekiyor. Buraya dikkat çekmeye çalışıyorum.
Google play storeden akıllı telefonlarımıza Ümmet bilinci ile birlik ve beraberlik uygulaması indirerek çözebilseydik değil mi? Anti terör programlarıyla terör de biterdi! Yalansız yaşam diye bir başka uygulama hiç de fena olmazdı değil mi? Sanal bir cennette güzelce sefa da sürerdik o zaman!
Amerikan rüyası bile sallanıyor, bitti bitecek. Peki, bizim rüyalarımız ne zaman bitecek? Uyanıp da Hakka dönmemiz daha ne kadar bekleyecek? İlk önce kendimize dürüst olmak şimdi değilse daha ne zaman gerekecek? Hep ellerin kirine pasına bakıyor görüyoruz da, kendi kapımızın önünü kim temizleyip süpürecek?
Doğruluk ve cesaret deyince bu milletin gençleri müstehcenlik içeren bir oyun diye algılıyorsa, sanalıyla gerçeğiyle yaşantılarımızı irdelememiz, kimlere ve nelere karşı nasıl mücadele edeceğimizi öğrenmemiz gerekiyor. Kim kime ne dedi? Kim nereye nasıl gitti? El âlemi bırakıp da kendimize ne zaman geleceğiz?
Kardeşlerim zaman geçip gidiyor. İblis kaybetmemizi istiyor. İllüzyonlar gözümüzü karartıyor. Kazanmak elimizde. Yollar önümüzde. Tercihler içimizde. Asıl olan gerçek ise Rabbimizin Affı da Rahmeti de hepsinin, her şeyin ve hepimizin üzerinde.
Özgürlük zannederek nefsimizin esaretinde yaşadığımız her an, aldığımız her nefes yarınlarda duyacağımız pişmanlıklar olmasın. Allah(C.C.) Araf suresinde Zincirlerimizden nasıl kurtulabileceğimizi bize açıkça belirtiyor. Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla;
Onlar, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde Allah'a ve O'nun sözleri inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız." (Araf-157/158)Diyanet meali. Allah’ın Selamı hepimizin üzerine olsun.