Hasret kaldığım baharların güllere durmuş tomurcuklarına hayranım.
Gönül ufuklarımın ötesinde şekillenmeye çalışan bir manâya yanarım.
Gamzelerle gülümsemeye çalışan o manâ ikliminin mâverasına ağlarım.
Beni benlikten çekerek gerçek BEN’e doğru koşuşturduğumu anlamaya çalışırım…
Eğirdiğim ipimi yumak yaparken, bir ömür tükettiğimi düşünmeye başlarım.
Yumruk kadar bir kartopunun yuvarlandıkça büyüyüp kocaman bir çığ olduğunu görür gibi olurum.
Bir hüzün mü üfürür rüzgârlar, yoksa bir sevinç haberi mi âh bilebilsem!
Yanık yürekli anaların ağladığı gibi o güzeller güzeline ağlamak,
Bir aşk umanına dalıp o ummanda yüzmeye çalışmak,
Bu, bir başka güzelliktir; bu, bir başka hakîkattir…
Bu güzellikten bir güzellik alabilsem… Bu manâ ile bir coşabilsem… Onun havasıyla bir soluklanabilsem…
İşte diriliş bu soluklardadır. Taa ciğerlerime çekebilsem bu diriliş muştularını!
Beni O’na götüren, sevdasını getiren, dostluğunu pekiştiren…
Yanmış-yakılmış, yollara düşmüş mecnunlar misâli…
Hep O’nu görmek, hep O’nu anmak ve hep O’nu sevmek…
Bu sevgidir insanı insan eden, kulu kul eden…
Ondan mahrum olmak ki, insanı insanlıktan eden…
Şimdi bir hasretim, bin hasret oldu… Günahlarım bir acıyla boğazımda düğümlendi…
Şimdi hidâyet baharlarının kokusu geliyor…
Onlar ki canıma can katıyor, özümde manâ iklimleri açılıyor…
Şimdi rahmet damlaları iniyor gökyüzünden…
Keşke bir tanesi de bana düşse… Beni benlikten alsa, yokluğa götürse… Sonra da O’nu buldursa… O tek ve daima olanı…
Bu bir aşk ummanıdır, dalanlar bilir…
Uzaklarda kalmış bir gurbet kuşunun ağlayışıyla ağlasam…
O eşsiz sevdan ile Sana kavuşanlardan bir haber alsam…
Yanık bülbüllerin terennümüyle Sana seslensem…
Ne doyumu olur bu sevdanın ne de anlatımı…
Sana anlatsam suskunluğumu, Sana eğsem boynumu,
Senden istesem derdime derman, gönlüme ferman…
Ey güzelleri de yaratan güzel Rabbim!
Kendisi en güzel olup güzeli seven Rabbim!
Seninle olmak ne büyük bir servet, Sensizlik ise ne acı!
Ey tek ve daima olan Rabbim! Olmamaktan münezzeh Rabbim!
Yıkık gönlümü Sen tamir buyur! Yüreğimin yanıklığını Sen durdur!
Sana geldim Allah’ım! Ne olur kabul buyur!
Gamzelerle gülümsemeye çalışan o manâ ikliminin mâverasına ağlarım.
Beni benlikten çekerek gerçek BEN’e doğru koşuşturduğumu anlamaya çalışırım…
Eğirdiğim ipimi yumak yaparken, bir ömür tükettiğimi düşünmeye başlarım.
Yumruk kadar bir kartopunun yuvarlandıkça büyüyüp kocaman bir çığ olduğunu görür gibi olurum.
Bir hüzün mü üfürür rüzgârlar, yoksa bir sevinç haberi mi âh bilebilsem!
Yanık yürekli anaların ağladığı gibi o güzeller güzeline ağlamak,
Bir aşk umanına dalıp o ummanda yüzmeye çalışmak,
Bu, bir başka güzelliktir; bu, bir başka hakîkattir…
Bu güzellikten bir güzellik alabilsem… Bu manâ ile bir coşabilsem… Onun havasıyla bir soluklanabilsem…
İşte diriliş bu soluklardadır. Taa ciğerlerime çekebilsem bu diriliş muştularını!
Beni O’na götüren, sevdasını getiren, dostluğunu pekiştiren…
Yanmış-yakılmış, yollara düşmüş mecnunlar misâli…
Hep O’nu görmek, hep O’nu anmak ve hep O’nu sevmek…
Bu sevgidir insanı insan eden, kulu kul eden…
Ondan mahrum olmak ki, insanı insanlıktan eden…
Şimdi bir hasretim, bin hasret oldu… Günahlarım bir acıyla boğazımda düğümlendi…
Şimdi hidâyet baharlarının kokusu geliyor…
Onlar ki canıma can katıyor, özümde manâ iklimleri açılıyor…
Şimdi rahmet damlaları iniyor gökyüzünden…
Keşke bir tanesi de bana düşse… Beni benlikten alsa, yokluğa götürse… Sonra da O’nu buldursa… O tek ve daima olanı…
Bu bir aşk ummanıdır, dalanlar bilir…
Uzaklarda kalmış bir gurbet kuşunun ağlayışıyla ağlasam…
O eşsiz sevdan ile Sana kavuşanlardan bir haber alsam…
Yanık bülbüllerin terennümüyle Sana seslensem…
Ne doyumu olur bu sevdanın ne de anlatımı…
Sana anlatsam suskunluğumu, Sana eğsem boynumu,
Senden istesem derdime derman, gönlüme ferman…
Ey güzelleri de yaratan güzel Rabbim!
Kendisi en güzel olup güzeli seven Rabbim!
Seninle olmak ne büyük bir servet, Sensizlik ise ne acı!
Ey tek ve daima olan Rabbim! Olmamaktan münezzeh Rabbim!
Yıkık gönlümü Sen tamir buyur! Yüreğimin yanıklığını Sen durdur!
Sana geldim Allah’ım! Ne olur kabul buyur!