Bu bir şampiyonluk hikayesidir… İçinde aşk olan, içinde sevda olan, içinde hırs olan, içinde nefret olan… Evet bu bir destansı yürüyüşün kelam kelam öyküsüdür… Bu bir inanmışlığın inanmayanlara meydan okumasıdır… Bu şampiyonluk uzun ince bir yolun ya da engebelerle dolu bir maratonun en tatlı meyvesidir…
Hakem Cüneyt Çakır’ın son düdüğünden sonra bu kentin takımı hak ettiği yere geldiğine ve şampiyon olduğuna inandım… Evet, biz şampiyon olmuştuk… Maçın teknik konularıyla ilgili çok şey yazmayacağım… Çünkü, maçtan çok tribünlerde yaşanan heyecanlardan, gözyaşlarından, mutluluğun fotoğrafından bahsedeceğim…
Bu kentle ilgili aidiyetleri olanlardan…
Örneğin Konya Sanayi Odası’nın sevgili başkanı, duygusal başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’den… Bir insan bu kadar samimi, bu kadar duygusal, bu kadar içten gözyaşı dökebilir kentinin takımının gurur gecesinde…
Son dakikalar geçmek bilmedi… O dakikalar hepimize bir asır gibi gelirken, sevgili Tahir Büyükhelvacıgil ile birbirimize sarılıp duygu seline kapıldığımız anları anlatmakla olmaz… Sevgili Ömer Atikerle de… Onun da maddi ve manevi verdiği desteği yakından bilenlerdenim… Son saniyelerinin bir asır gibi geçtiği maçta, davul gibi gerilmenin nemenem bir şey olduğunu hissettik elele gönül gönüle, yürek yüreğe…
Yaşamak lazımmış ve yaşadık…
Ne güzel bir rüyaydı gerçeğe döndü… Ne güzel bir duyguydu yaşadık… Hani anlatılmaz, yaşanır denilir ya, işte o dediklerinden birini yaşadık Olimpiyat stadında…
İnanılmaz bir mutluluğun fotoğrafını çektim Olimpiyat stadının VİP salonunda… Devletin Bakanı, Valisi, Milletvekili, Belediye Başkanı, bu şehirle ilgili aidiyeti olan, bu şehre sorumluluğu olan herkes, şehrin takımının şampiyonluğunu doya doya yaşamanın tadını çıkardı… Kimi sevinç gözyaşları dökerek, kimi onurlu bir duruş sergileyerek…
Evet, Pazar akşamı Olimpiyat Stadı’nda şampiyonluk işlemeli sezon sonu sergisi vardı… Başka bir deyişle, futbolcularla şehrin, şampiyonluk yemininin buluşmasıydı bu… Futbolcuların Hüsnü Özkara’ya verdikleri sözün yerine getiriliş gecesiydi…
Göz nurunun, el emeğinin alındığı bir geceydi… Bu şampiyonluk bambaşka… Bu şampiyonluğun alınteri de bambaşka… Bu şampiyonluğun gururu hem anlatılır hem de yaşanır… Emeği geçen herkese ve herkesime helal olsun…
Konyaspor’un şampiyonluğa yürüyüşü kolay olmadı… Şehrin Valisi, Belediye Başkanı, deyim yerindeyse havada uçanı, yerde kaçanı herkes Pazar günü duacıydı Konyaspor’a… Dualar kabul oldu ve şehrin takımı hak ettiği yere geldi…
Dedim ya “şampiyonluk güzel şey” diye…
Evet, güzel şampiyonluklar yaşadım 10 günlük zaman diliminde… Rusya’da yapılan Avrupa Tekvando Şampiyonası’nda Türkiye’nin erkeklerde ve genel klasmanda şampiyon olması farklı bir duygu yaşattı bana… Gencecik çocukların Rusları, Fransızları, İspanyolları eze eze yenerek finale yükselmeleri, final maçlarında Ay-Yıldızlı bayrağın göndere çektirmeleri, İstiklal marşının dinletmeleri, açıkçası bir rüya gibiydi…
Rüyayı gerçeğe çevirdiler…
Sevgili Metin ve Ali Şahin kardeşlerin lokomotif görev yaptığı Tekvando Milli Takımının şampiyonluğunun ardından, Konyaspor’un şahlanışını görmek, şampiyonluk sevincini paylaşmak anlatılmaz…
Sözün özü şu; Konyaspor’un şampiyonluğunda emeği olan herkes kendisiyle gurur duymalı… Hem parasını hem de zamanını Konyaspor’a harcayan, dahası kulübün kapısına kilit vurulmamasında önemli pay sahibi olan bütün insanlara bu şehrin bir teşekkür borcu var…
Bu kentle ilgili aidiyetleri olanlardan…
Örneğin Konya Sanayi Odası’nın sevgili başkanı, duygusal başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’den… Bir insan bu kadar samimi, bu kadar duygusal, bu kadar içten gözyaşı dökebilir kentinin takımının gurur gecesinde…
Son dakikalar geçmek bilmedi… O dakikalar hepimize bir asır gibi gelirken, sevgili Tahir Büyükhelvacıgil ile birbirimize sarılıp duygu seline kapıldığımız anları anlatmakla olmaz… Sevgili Ömer Atikerle de… Onun da maddi ve manevi verdiği desteği yakından bilenlerdenim… Son saniyelerinin bir asır gibi geçtiği maçta, davul gibi gerilmenin nemenem bir şey olduğunu hissettik elele gönül gönüle, yürek yüreğe…
Yaşamak lazımmış ve yaşadık…
Ne güzel bir rüyaydı gerçeğe döndü… Ne güzel bir duyguydu yaşadık… Hani anlatılmaz, yaşanır denilir ya, işte o dediklerinden birini yaşadık Olimpiyat stadında…
İnanılmaz bir mutluluğun fotoğrafını çektim Olimpiyat stadının VİP salonunda… Devletin Bakanı, Valisi, Milletvekili, Belediye Başkanı, bu şehirle ilgili aidiyeti olan, bu şehre sorumluluğu olan herkes, şehrin takımının şampiyonluğunu doya doya yaşamanın tadını çıkardı… Kimi sevinç gözyaşları dökerek, kimi onurlu bir duruş sergileyerek…
Evet, Pazar akşamı Olimpiyat Stadı’nda şampiyonluk işlemeli sezon sonu sergisi vardı… Başka bir deyişle, futbolcularla şehrin, şampiyonluk yemininin buluşmasıydı bu… Futbolcuların Hüsnü Özkara’ya verdikleri sözün yerine getiriliş gecesiydi…
Göz nurunun, el emeğinin alındığı bir geceydi… Bu şampiyonluk bambaşka… Bu şampiyonluğun alınteri de bambaşka… Bu şampiyonluğun gururu hem anlatılır hem de yaşanır… Emeği geçen herkese ve herkesime helal olsun…
Konyaspor’un şampiyonluğa yürüyüşü kolay olmadı… Şehrin Valisi, Belediye Başkanı, deyim yerindeyse havada uçanı, yerde kaçanı herkes Pazar günü duacıydı Konyaspor’a… Dualar kabul oldu ve şehrin takımı hak ettiği yere geldi…
Dedim ya “şampiyonluk güzel şey” diye…
Evet, güzel şampiyonluklar yaşadım 10 günlük zaman diliminde… Rusya’da yapılan Avrupa Tekvando Şampiyonası’nda Türkiye’nin erkeklerde ve genel klasmanda şampiyon olması farklı bir duygu yaşattı bana… Gencecik çocukların Rusları, Fransızları, İspanyolları eze eze yenerek finale yükselmeleri, final maçlarında Ay-Yıldızlı bayrağın göndere çektirmeleri, İstiklal marşının dinletmeleri, açıkçası bir rüya gibiydi…
Rüyayı gerçeğe çevirdiler…
Sevgili Metin ve Ali Şahin kardeşlerin lokomotif görev yaptığı Tekvando Milli Takımının şampiyonluğunun ardından, Konyaspor’un şahlanışını görmek, şampiyonluk sevincini paylaşmak anlatılmaz…
Sözün özü şu; Konyaspor’un şampiyonluğunda emeği olan herkes kendisiyle gurur duymalı… Hem parasını hem de zamanını Konyaspor’a harcayan, dahası kulübün kapısına kilit vurulmamasında önemli pay sahibi olan bütün insanlara bu şehrin bir teşekkür borcu var…