Âlemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, dünya ve ahiret huzurunun tek çaresi İslam’ı gönderen ve hesap gününün sahibi olan Allah’a (c.c.) hamdolsun. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) salât ve selam olsun.
Salih Öğretmen, göz bebeği öğrencileri ile düzenli olarak farkındalık etkinlikleri yapmaktadır. Onlar, bazen şehrin en kalabalık caddesinde, bazen de bir çınar ağacının gölgesindedirler. Bazen tarih kokan bir camide, bazen de yağmur damlalarının toprağa kavuşma anında buluşurlar. Rüzgârın ritminde, kelebeğin kanadında ve çiçeklerin goncasında gönül eri olmanın yolunu aramaktadırlar. Ve böylelikle sakinlik ve dinginliği hissedip ebedî huzura ulaşma gayretindedirler.
Hayata yön veren bilgiler öğreten Salih Öğretmenin bu seferki durağı, şehir kabristanıdır. Salih Öğretmen, öğrencilerine, yol boyunca, dünya hayatının geçici olduğunu, nefes aldıkları her an imtihanın devam ettiğini, insanın yeryüzünün imarından da sorumlu olduğunu anlatır. Ve ahiret hayatının muhakkak geleceğini, “Din Günü” de denilen o hesap günündeki pişmanlıkların fayda vermeyeceğini hatırlatır. Yeryüzüne kalmak için değil, hoş bir seda bırakmak için geldiklerini anlatan Salih öğretmenin sözü kulaklara küpedir: Yüz yıl önce hiçbirimiz yoktuk, yüz yıl sonra da hiçbirimiz olmayacağız.
Salih Öğretmen ve öğrencileri, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Müminler yurdunun sakinleri, sizlere selam olsun.” Nidasıyla kabristana girerler. Bir ikindi vaktidir. Şehrin en kalabalık caddesindeki beton blokların arasında kalan kabristanda ürpertici bir sessizlik... Salih öğretmen ve öğrencileri, sessizliğe ayak uydurarak yürüdüler. Bütün kabristanı dolaştıktan sonra dört beş asır öncesinden olduğu tahmin edilen, isimleri silinmiş, taşları ufalanmış bir kabrin yanına çöktüler. Şimdi tefekkür zamanı, dedi Salih öğretmen. Bu kabristandakiler ne yapıyordur, pişmanlıkları var mıdır bir düşünün…
Salih Öğretmen ibretlik birkaç soru sordu: Bu kabirde yatan kişi için nereli olduğunun bir önemi var mıdır? Hangi ırktan, hangi cinsiyetten olduğunun bir önemi var mıdır? Düşünen insana, topraktan geldiğini ve toprakla buluşacağını hatırlatan sorulardı bunlar. Ya sonra? Ufalanıp toz toprak olduktan sonra, çürümüş kemiklerimizi ne olacak diye düşünürken bir cevap geldi Kerim Kitabımızdan: De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.” (Yâsîn Suresi 79)
* * *
Salih Öğretmen ve öğrencileri, bir gün mutlaka kendilerinin de kabir hayatı yaşayacaklarını hatırladılar. Yaşlı gözler, Güneşin kızıllığında kayboluyordu. Akşamın karanlığı gündüzün aydınlığına galip gelmişti otobüse bindiklerinde. Kabristandaki derin sessizliğin etkisindeydi herkes. Bu esnada mikrofonu eline aldı ve “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Haşr Suresi 18) ayetini üç kez okudu Salih Öğretmen. Sonrasında öğrencilerine ve bu yazıyı okuyan her okuyucuya sordu Salih Öğretmen: Kabristanda yan yana yatan bu insanların durumu nedir?
Pişmanlıkları var mıdır?
Birbirlerine iftira atıyorlar mıdır?
Kaş, göz işareti ile alay ediyorlar mıdır?
Mal, makam ve evlat ile övünüyorlar mıdır?
Bir hiç uğruna birbirleriyle kavga ediyorlar mıdır?
Derin bir sessizlik… Kabirdeki insanlardan “Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” (Fecr Suresi 24) diyenler vardır dedi ve öğrencilerine sordu Salih Öğretmen:
Kabirdeki insanların namazı hakkıyla ikame etmediklerine, ölçüde ve tartıda hile yaptıklarına, haksız kazanç peşinde ömür sürdüklerine, sözlerinde durmadıklarına, yalanı terk etmediklerine, faiz de alış veriş gibidir demelerine ve günahlarına tövbe etmediklerine pişmanlıkları var mıdır? Sessizlik…
“Herkes pişman mıdır, hiç memnun olan yok mudur?” sorusunun cevabını aradı bir öğrencinin gözleri. Allah’a ve ahiret gününe iman eden, salih amel işleyen, hakkı ve sabrı kuşanan kişiler, elbette ebedî huzuru yakalamıştır dedi ve ekledi Salih öğretmen: “Ey huzur içinde olan nefis! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! (İyi) kullarımın arasına gir. Cennetime gir.”(Fecr Suresi 27,30)
Kerim Kitabımızın ayetlerinden ve kabristanın sessizliğinden ibret alanlara selam olsun. Allah’a emanet olunuz