Çocuklarla… yazı serisi
Sevgili çocuklar,
Şaka yapmayı sever misiniz?
Ya da size yapılan şakaları nasıl karşılarsınız?
Yapılan şakaya güler geçer misiniz yoksa yapana kızar mısınız?
Şaka, bir anda yapılıveren ve çevrede ki insanların gülmesini sağlayan hareketlerdir.
Sözle yapılanları vardır ki bunlara eskiler “latife” derlerdi. Şimdilerde şaka deniyor.
Bir de hem güldüren ve hem de düşündüren sözler vardır. Bunları daha çok “Nasreddin Hoca fıkralarında” rastlıyoruz. Bu sözlere yine eskiler “nükte” derlerdi, şimdikiler ise “espri” demektedirler.
En çok şaka ilkbaharın başında olmakta ve adına “Nisan 1 şakaları” denmektedir.
Niçin o gün şaka yapmak ister insanlar, ben gerçekten bilmiyorum. Hâlbuki o gün de diğer günler gibi bir gündür.
O gün nerdeyse herkes birbirine şaka yapmaya çalışmakta, şakanın içine düşmemeye çalışan insanlar da o gün “pür dikkat – çok dikkatli” davranmaktadırlar.
Çünkü o gün yapılan şakalar genellikle sözlü espriler şeklinde olmayıp kaba hareketler şeklinde yapılmaktadır.
Mesela oturmaya hazırlanan arkadaşınızın habersizce altındaki sandalyeyi çekmek, öğretmenin oturacağı sandalyeye iğne yerleştirmek, hiç sebepsiz yere “yangın var” diye bağırarak insanları endişelendirmek, komşunun askerdeki oğlunun geldiğini (yalan) söylemek veya onun şehit olduğunu (yalandan) haber vermek gibi…
Daha bu ve buna benzer o kadar çok şakalar duyarız, duyarsınız ki bu şakayı yapanların böyle şeyleri nasıl düşünebildiğine hayret edersiniz.
ŞAKA İLE YALANI AYIRALIM
Hemen ifade etmek isterim ki, şaka da yapsanız mutlaka doğru söyleyin doğrular üzerinden şaka yapın. Size şaka yapıldığında eğer arkasında yalan varsa veya kabalık varsa şakaya izin vermeyin.
Çünkü yalan söylemek ve bunu şaka diye takdim etmek doğru bir hareket değildir. Arkadaşınızı doğru olmayan bir söz veya hareket ile kandıracaksınız, bunun adına da şaka diyeceksiniz, olmaz böyle şey…
İşin içinde kandırmak ve aldatmak varsa biz o işte yoğuz, değil mi çocuklar.
Nasreddin Hoca fıkralarında (Hoca için uydurulmuş fıkralar değil) hiç yalan, aldatma ve kandırma gibi olaylara rastlar mısınız?
Hocamız fıkralarında bizleri hem düşündürmüş ve hem de güldürmüştür ama onlarda kesinlikle aldatmaca yoktur.
O halde “1 Nisan şakalarında” da bu inceliğe dikkat etmemiz gerekir.
Yaptığımız şakaların aldatmaca, kandırmaca ve yalana dayanmaması şarttır.
Biz, ileride (biraz daha büyüyünce) “Milli gençliğe” aday insanlarız. Bize her yerde ve her şeyde doğruyu söylemek ve doğru hareket etmek yaraşır.
PEYGAMBERİMİZİN ŞAKASI
Evet, sevgili çocuklar,
Kıyamet sabahına kadar bütün insanlara örnek Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v - sallallahü aleyhi vesellem) efendimiz de şaka yaparlardı. Ama yukarıda belirttiğim gibi yaptığı şakalar hep doğrular üzerine olmuş, kesinlikle yanlışlar ve yalanlar üzerine şaka yapmamıştır.
Bir gün bir yaşlı kadın Peygamberimizin yanına gelerek;
- “Ya Resulallah… Ben Cennete girecek miyim?” diye sorar.
Sevgili kardeşlerim,
“Cennet”, yani “iyiler yurdu” dünyada iken “elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği insanların” öldükten sonra tekrar diriltilince yaşayacakları “ebedi – sonsuz” hayatta girilecek yerdir.
Dünya hayatında başkalarına kötülük yapmış, onların haklarını ellerinden almış olanlar, öteki dünyada “Cehennem – kötüler yurdu”nda cezalarını çekeceklerdir.
İşte, Peygamberimiz yanına gelen kadının sonsuz hayatta iyiler yurduna gidip gidemeyeceğini sorduğunda Peygamberimiz ona;
- “Hayır. Acuzeler (yaşlı kadınlar) Cennet’e girmez” buyurur.
Yaşlı kadın, bir üzüntü, bir telaş, bir endişe yaşar ki sormayın. Peki, ben ne yapacağım, dercesine Peygamberimizin yüzüne bakar.
Peygamberimiz bu sözüyle yaşlı kadına şaka yapmıştır. Ama hemen verdiği cevapla da onu teselli eder. Der ki;
- “Çünkü onlar, genç halleriyle (şekilde) Cennet girerler”
Yaşlı kadın büyük bir rahatlama içerisine girer ve “Allah’a şükürler eder”
Sevgili çocuklar,
Çünkü bütün insanlar genç veya ihtiyar hangi yaşlarda ölürlerse ölsünler, ahrette hepsi genç halleriyle diriltilecek ve genç halleriyle cennet veya cehenneme gireceklerdir.
Sevgili çocuklar,
Şaka yapmayı sever misiniz?
Ya da size yapılan şakaları nasıl karşılarsınız?
Yapılan şakaya güler geçer misiniz yoksa yapana kızar mısınız?
Şaka, bir anda yapılıveren ve çevrede ki insanların gülmesini sağlayan hareketlerdir.
Sözle yapılanları vardır ki bunlara eskiler “latife” derlerdi. Şimdilerde şaka deniyor.
Bir de hem güldüren ve hem de düşündüren sözler vardır. Bunları daha çok “Nasreddin Hoca fıkralarında” rastlıyoruz. Bu sözlere yine eskiler “nükte” derlerdi, şimdikiler ise “espri” demektedirler.
En çok şaka ilkbaharın başında olmakta ve adına “Nisan 1 şakaları” denmektedir.
Niçin o gün şaka yapmak ister insanlar, ben gerçekten bilmiyorum. Hâlbuki o gün de diğer günler gibi bir gündür.
O gün nerdeyse herkes birbirine şaka yapmaya çalışmakta, şakanın içine düşmemeye çalışan insanlar da o gün “pür dikkat – çok dikkatli” davranmaktadırlar.
Çünkü o gün yapılan şakalar genellikle sözlü espriler şeklinde olmayıp kaba hareketler şeklinde yapılmaktadır.
Mesela oturmaya hazırlanan arkadaşınızın habersizce altındaki sandalyeyi çekmek, öğretmenin oturacağı sandalyeye iğne yerleştirmek, hiç sebepsiz yere “yangın var” diye bağırarak insanları endişelendirmek, komşunun askerdeki oğlunun geldiğini (yalan) söylemek veya onun şehit olduğunu (yalandan) haber vermek gibi…
Daha bu ve buna benzer o kadar çok şakalar duyarız, duyarsınız ki bu şakayı yapanların böyle şeyleri nasıl düşünebildiğine hayret edersiniz.
ŞAKA İLE YALANI AYIRALIM
Hemen ifade etmek isterim ki, şaka da yapsanız mutlaka doğru söyleyin doğrular üzerinden şaka yapın. Size şaka yapıldığında eğer arkasında yalan varsa veya kabalık varsa şakaya izin vermeyin.
Çünkü yalan söylemek ve bunu şaka diye takdim etmek doğru bir hareket değildir. Arkadaşınızı doğru olmayan bir söz veya hareket ile kandıracaksınız, bunun adına da şaka diyeceksiniz, olmaz böyle şey…
İşin içinde kandırmak ve aldatmak varsa biz o işte yoğuz, değil mi çocuklar.
Nasreddin Hoca fıkralarında (Hoca için uydurulmuş fıkralar değil) hiç yalan, aldatma ve kandırma gibi olaylara rastlar mısınız?
Hocamız fıkralarında bizleri hem düşündürmüş ve hem de güldürmüştür ama onlarda kesinlikle aldatmaca yoktur.
O halde “1 Nisan şakalarında” da bu inceliğe dikkat etmemiz gerekir.
Yaptığımız şakaların aldatmaca, kandırmaca ve yalana dayanmaması şarttır.
Biz, ileride (biraz daha büyüyünce) “Milli gençliğe” aday insanlarız. Bize her yerde ve her şeyde doğruyu söylemek ve doğru hareket etmek yaraşır.
PEYGAMBERİMİZİN ŞAKASI
Evet, sevgili çocuklar,
Kıyamet sabahına kadar bütün insanlara örnek Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v - sallallahü aleyhi vesellem) efendimiz de şaka yaparlardı. Ama yukarıda belirttiğim gibi yaptığı şakalar hep doğrular üzerine olmuş, kesinlikle yanlışlar ve yalanlar üzerine şaka yapmamıştır.
Bir gün bir yaşlı kadın Peygamberimizin yanına gelerek;
- “Ya Resulallah… Ben Cennete girecek miyim?” diye sorar.
Sevgili kardeşlerim,
“Cennet”, yani “iyiler yurdu” dünyada iken “elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği insanların” öldükten sonra tekrar diriltilince yaşayacakları “ebedi – sonsuz” hayatta girilecek yerdir.
Dünya hayatında başkalarına kötülük yapmış, onların haklarını ellerinden almış olanlar, öteki dünyada “Cehennem – kötüler yurdu”nda cezalarını çekeceklerdir.
İşte, Peygamberimiz yanına gelen kadının sonsuz hayatta iyiler yurduna gidip gidemeyeceğini sorduğunda Peygamberimiz ona;
- “Hayır. Acuzeler (yaşlı kadınlar) Cennet’e girmez” buyurur.
Yaşlı kadın, bir üzüntü, bir telaş, bir endişe yaşar ki sormayın. Peki, ben ne yapacağım, dercesine Peygamberimizin yüzüne bakar.
Peygamberimiz bu sözüyle yaşlı kadına şaka yapmıştır. Ama hemen verdiği cevapla da onu teselli eder. Der ki;
- “Çünkü onlar, genç halleriyle (şekilde) Cennet girerler”
Yaşlı kadın büyük bir rahatlama içerisine girer ve “Allah’a şükürler eder”
Sevgili çocuklar,
Çünkü bütün insanlar genç veya ihtiyar hangi yaşlarda ölürlerse ölsünler, ahrette hepsi genç halleriyle diriltilecek ve genç halleriyle cennet veya cehenneme gireceklerdir.