Katil İsrâil’in Müslüman Filistinli kardeşlerimize son iki haftadır uyguladığı SOYKIRIM’a karşı halkımızın gösterdiği duyarlılık hepimizi son derece memnun etmiştir. Devlet ricâlinin en başından halkına kadar inen çaba ve gayretlerin samimâne bir şekilde oluşumlarla dile getirilmesi memleketimiz adına cidden bizi onurlandırdı. Sağ olasın TÜRKİYEM. Daha ölmedik.
Ülkemin hemen her şehrinden yükselen sesler, haykıran insanlar, çağlayan gruplar, dile getirilen haksızlıklar kahrolan vicdanların ifadelendirilmesiydi. Zâlimin zulmünü protesto eden mitingler, Cuma namazındaki câmi cemaatinin sloganları kardeşlerimizin acılarını yüreğimizde hissetmemizin ayrı bir direnişiydi. Düzenlenen mitinglerde her düzeyde her cemaatten, her kuruluştan halkımızın küçüğünden büyüğüne katil İsrâil’in yaptığı zulmü onaylamadığını göstermek için tek yumruk olmaları ne örnek ve asil bir davranış göstergesi oldu. Başbakanımızın İslam ülkelerini tek tek dolaşarak bir şeyler yapabilme çabaları da güzeldi. Ayni davranışı Mısır ve Suud’dan da beklerdik doğrusu. Bu ne gevşeklik! Bu ne duyarsızlık ve çıkarcılık! Böylelerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Ama ülkem adına diyoruz ki uyandık, uyanıyoruz ve artık sessiz kalmıyoruz. Sesimizi meşru platformlarda ifâdelendirmekten daha müspet bir şey olamaz. Sağ olasın TÜRKİYEM. Daha ölmedik.
İlköğretim okullarına kadar inen yardım kampanyalarında çocuklarımızın Filistinli kardeşlerine destek olmak için harçlıkların vermeleri, ‘Kardeşim için varım’diyerek çocuklarımızın annelerine yaptırdıkları pastalarla kermesler düzenleyip kazandıkları paralarla Filistin deki kardeşlerine destek olmaları bunlar duyarlılığımızın ölmediğinin göstergeleri. Ya hanım kardeşlerimizin ziynetlerini Filistinli kardeşleri adına bağışlamaları. Bunlar ne aziz davranışlar! Yardım kampanyalarında toplanan malzemelerin özellikle Konya’dan hemen acil şekilde yola çıkartılan 14 yardım konvoyunun uğurlanmasında devlet erkânının en büyüğünden en küçüğüne kadar hazır bulunmaları çoğunun ağlayarak onları uğurlaması ve Konya müftüsünü ağlayarak yaptığı konuşmalar ne faziletli davranışlar! Diyânet İşleri Başkanının ağlayan gözlerle ağlatan sözleri bir milat değerinde; ‘Senin için sâdece dua ve yardım göndermekten dolayı mahcubuz. Daha çok şey yapmak istiyoruz ve yapılmalı.’ Hitapları uyanışın bir ifâdesi. . Sağ olasın TÜRKİYEM. Daha ölmedik.
Ancak TÜRKİYEM, yapabilecek daha neler var diye hesap etmek gerekir. Gazze’de kardeşlerimiz yanarken, ölürken, bombalanırken boş durup seyredemeyiz vicdansız Batılılar gibi. Katil İsrâil’i durdurmak adına yapıcı ve somut adımlar atılmalı. Ülkemiz kilit konumda. En azından Konya halkının feveran ettiği katil İsrâil uçaklarının yetiştirilme işi olan Konya hava üssüne bu uçakların sokulması işi askıya alınmalı, izin verilmemeli. Bu yapılamaz mı? Ülkemizdeki İsrâil Büyükelçiliğinin görevine son verilebilir. Bu olamaz mı? Ya katil İsrâil ile olan tüm anlaşmalar iptal edilebilir. Bunların devletler bazında yaptırılabilecek pratik yaptırımlar olduğunu düşünüyoruz. Gerçi katil İsrâil’in bunlar umurunda olur mu bilinmez. Fakat hiç olmazsa kendimiz devlet olarak duyarlılığımızı göstermemiz lâzım diye düşünüyoruz. Yıllardır Avrupa ve ABD bu şımarık ve küstah ülkeyi himaye etti ve besledi. Hala da insancıl Avrupa ve ABD seyrediyor bu vahşet derecesinde ki SOYKIRIM’ı. Bir Yahudi ölse dünyayı ayağa kaldıranlar ölen Müslüman olunca kıllarını kıpırdatmıyorlar. Onların gerçek yüzlerini görmek adına bunlar bize iyi bir ders olmalı.
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki Müslüman ülkeler arasında en ciddi tepki ve çaba devlet erkânıyla ve halkıyla beraber Türkiye’den geldi çok şükür. Mısır’ın yaptığı kalleşçe ve kardeşliğe sığmayan tavrına da tepkimizi belirtmeden geçemeyeceğiz. Bu nasıl mübârek, Hüsnü mübârek! Yanı başında Müslüman kardeşi biçiliyor, bombalanıyor umurunda değil. Yardım kapılarını kapatıyor. Katil İsrâil’den yana tavır sergiliyor. Anlaşılır değil. Böylelerine ne demeli. Onu da protesto etmeli. Ve ‘Belhüm edal’ yakıştırması yapılmalı.
Ülkemin hemen her şehrinden yükselen sesler, haykıran insanlar, çağlayan gruplar, dile getirilen haksızlıklar kahrolan vicdanların ifadelendirilmesiydi. Zâlimin zulmünü protesto eden mitingler, Cuma namazındaki câmi cemaatinin sloganları kardeşlerimizin acılarını yüreğimizde hissetmemizin ayrı bir direnişiydi. Düzenlenen mitinglerde her düzeyde her cemaatten, her kuruluştan halkımızın küçüğünden büyüğüne katil İsrâil’in yaptığı zulmü onaylamadığını göstermek için tek yumruk olmaları ne örnek ve asil bir davranış göstergesi oldu. Başbakanımızın İslam ülkelerini tek tek dolaşarak bir şeyler yapabilme çabaları da güzeldi. Ayni davranışı Mısır ve Suud’dan da beklerdik doğrusu. Bu ne gevşeklik! Bu ne duyarsızlık ve çıkarcılık! Böylelerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Ama ülkem adına diyoruz ki uyandık, uyanıyoruz ve artık sessiz kalmıyoruz. Sesimizi meşru platformlarda ifâdelendirmekten daha müspet bir şey olamaz. Sağ olasın TÜRKİYEM. Daha ölmedik.
İlköğretim okullarına kadar inen yardım kampanyalarında çocuklarımızın Filistinli kardeşlerine destek olmak için harçlıkların vermeleri, ‘Kardeşim için varım’diyerek çocuklarımızın annelerine yaptırdıkları pastalarla kermesler düzenleyip kazandıkları paralarla Filistin deki kardeşlerine destek olmaları bunlar duyarlılığımızın ölmediğinin göstergeleri. Ya hanım kardeşlerimizin ziynetlerini Filistinli kardeşleri adına bağışlamaları. Bunlar ne aziz davranışlar! Yardım kampanyalarında toplanan malzemelerin özellikle Konya’dan hemen acil şekilde yola çıkartılan 14 yardım konvoyunun uğurlanmasında devlet erkânının en büyüğünden en küçüğüne kadar hazır bulunmaları çoğunun ağlayarak onları uğurlaması ve Konya müftüsünü ağlayarak yaptığı konuşmalar ne faziletli davranışlar! Diyânet İşleri Başkanının ağlayan gözlerle ağlatan sözleri bir milat değerinde; ‘Senin için sâdece dua ve yardım göndermekten dolayı mahcubuz. Daha çok şey yapmak istiyoruz ve yapılmalı.’ Hitapları uyanışın bir ifâdesi. . Sağ olasın TÜRKİYEM. Daha ölmedik.
Ancak TÜRKİYEM, yapabilecek daha neler var diye hesap etmek gerekir. Gazze’de kardeşlerimiz yanarken, ölürken, bombalanırken boş durup seyredemeyiz vicdansız Batılılar gibi. Katil İsrâil’i durdurmak adına yapıcı ve somut adımlar atılmalı. Ülkemiz kilit konumda. En azından Konya halkının feveran ettiği katil İsrâil uçaklarının yetiştirilme işi olan Konya hava üssüne bu uçakların sokulması işi askıya alınmalı, izin verilmemeli. Bu yapılamaz mı? Ülkemizdeki İsrâil Büyükelçiliğinin görevine son verilebilir. Bu olamaz mı? Ya katil İsrâil ile olan tüm anlaşmalar iptal edilebilir. Bunların devletler bazında yaptırılabilecek pratik yaptırımlar olduğunu düşünüyoruz. Gerçi katil İsrâil’in bunlar umurunda olur mu bilinmez. Fakat hiç olmazsa kendimiz devlet olarak duyarlılığımızı göstermemiz lâzım diye düşünüyoruz. Yıllardır Avrupa ve ABD bu şımarık ve küstah ülkeyi himaye etti ve besledi. Hala da insancıl Avrupa ve ABD seyrediyor bu vahşet derecesinde ki SOYKIRIM’ı. Bir Yahudi ölse dünyayı ayağa kaldıranlar ölen Müslüman olunca kıllarını kıpırdatmıyorlar. Onların gerçek yüzlerini görmek adına bunlar bize iyi bir ders olmalı.
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki Müslüman ülkeler arasında en ciddi tepki ve çaba devlet erkânıyla ve halkıyla beraber Türkiye’den geldi çok şükür. Mısır’ın yaptığı kalleşçe ve kardeşliğe sığmayan tavrına da tepkimizi belirtmeden geçemeyeceğiz. Bu nasıl mübârek, Hüsnü mübârek! Yanı başında Müslüman kardeşi biçiliyor, bombalanıyor umurunda değil. Yardım kapılarını kapatıyor. Katil İsrâil’den yana tavır sergiliyor. Anlaşılır değil. Böylelerine ne demeli. Onu da protesto etmeli. Ve ‘Belhüm edal’ yakıştırması yapılmalı.