Sadece çocukların değil, hayvanların da imdadına koşuyor

Çocukları hastalığı yüzünden kaybettiğinde günlerce uyuyamadığını ve çok üzüldüğünü belirten Karaaslan, mesleğini ve çocuğu gibi gördüğü hastalarını çok sevdiğini, hastalarının da iyileştikten sonra kendisini hiç yalnız bırakmadıklarını bildirdi.
Yaklaşık 15 yıl önce var olan hayvan sevgisinin yaşadığı bir olaydan dolayı daha çok pekiştiğini ifade eden Karaaslan, ''Hastane bahçesindeki bir kedicik dikkatimi çekti. Kedinin her halinden çok acıktığı ve susadığı belliydi. Hatta açlıktan ölmemek ve yaşamak için bir hastanın istifrasına bile tenezzül etti. Bu olaydan çok etkilendim. Kediye gerekli olan yiyeceği ve suyu verdim. Sonra da bırakmadım'' dedi.
VİLLASINDA BİLE HAYVAN BESLİYOR
Bunun üzerine sokak hayvanlarının içinde bulundukları zor durumu daha iyi anlamaya başladığını vurgulayan Karaaslan, şunları kaydetti:
''Çevremdeki bütün sokak hayvanlarıyla ilgilenmeye başladım. Eşimle birlikte yüzlerce hayvanın bakımını üstleniyorum. Oturduğum villada, bahçesinde ve evimin önündeki boş arazide hayvanlara bakıyorum. Onlara sıcaktan korunmaları için özel barakalar yaptırdım. Yemek saatleri belirli zaman aralıklarında. Onlar yemek saati ile benim işten ne zaman geleceğimi çok iyi biliyor. Ben iş dönüşü kuru mama, tavuk eti ile ciğeri, pide ve kemikle besliyorum. Bunu bir insanlık görevi olarak görüyorum. Hastanedeki çocuklarımın rahatsızlığı ilerlediğinde nasıl üzülüyorsam, hayvanların başına da kötü bir şey geldiğinde o kadar çok üzülüyorum.''
BESLENME SAATİNE GELMEYEN HAYVANLARI MERAK EDİYORUM
Bakımını üstlendiği hayvan sayısının bazen oldukça çok arttığını ancak bundan hiç yakınmadığını anlatan Karaaslan, hatta yemek saatlerine gelmeyen hayvanları bile merak ettiğini söyledi. Karaaslan, hayvanlarla çok iyi bir iletişiminin olduğunu belirterek, ''Ben onları onlarda beni çok iyi anlıyor. Onların bana sürtünmesi ve bakışlarından ne anlatmak istediklerini anlayabiliyorum''diye konuştu.