Şaban ayı hürmetine o kutlu Peygamber-i Zişânı konuşmaya ve yazmaya devam ediyoruz inşallah. Okyanuslar mürekkep olsa kalemler O’nu anlatmaya yetişmez. Şimdiye değin yeryüzünün en müstesna peygamberi hakkında çok şey yazıldı, konuşuldu. Ancak bugün bile konuşulması elzem bir konu olduğu kanaatindeyiz. Gönlümüz, tüm basın yayın organları, medya unsurları, televizyon kanalları hep O’nu anlatsınlar, O’nu insanlığa tanıtsınlar istiyor Doğru tanıtılır ise O’nu herkes sevecek ve hayâtını örnek alacaktır. Gerçek şudur ki, gençlik ve insanlık peygamberimizi tanımıyor.
Radyocular biraz biraz bu işi beceriyorlar. Görsel basında, insanları en fazla etkileyen televizyonun tüm kanallarında Nebilerin şâhı Hz. Peygamber aleyhisselâtü vesselâmı tanıtmalarını cânı yürekten arzu ediyoruz. O eşsiz Nebi; gençlere, çocuklara ve tüm insanlara korkusuzca, cesurca, doğruca anlatılmalı. O pak, kâmil, örnek peygamberin hayâtı, ucundan kıyısından değil her hâli ve her davranışı net net anlatılsın, görüşleri bildirilsin istiyoruz. Çünkü Ümmeti Muhammed’in efendisi hayâtı boyu bir tek utanılacak kare sergilememiştir.
Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselam davranışlarında hiçbir gizliliğe yer vermemiştir. Hal ve ahvâlini tüm detaylarıyla çevresindekilere hem anlatmış hem uygulamıştır. Etrâfında pervâne gibi dönen aile efradı ve yıldız şahsiyete sahip arkadaşları O’nun ahlakını en ince detaylarına kadar takip edip O’nun izinden gitmeye azâmi dikkat ve gayret sarf etmişlerdir. Bugün o güzide peygamberin hayâtını okuyup anlamaya çalışan her kişi hayâtının hangi konumundaysa O’ndan istifâde ederek yaşantısına çeki düzen verebilir. O kâmil şahsiyete sahip örnek peygamberin hayâtının her karesini kendi yaşantımıza koyarak en doğru hayat tarzını yakalayabiliriz. Bunun aksi asrımızda hep şikâyet edilen hayat şeklini ortaya koymaktadır.
İlla ‘O kutlu nebinin hayâtını örnek almalıyız,’ diyoruz. O pak ve nezih nebinin şahsiyetin inceliklerini en yakınlarındaki yüce kişilerin ağzından dinleyelim şimdide.
İşte yirmi beş yılını peygamber aleyhisselatü vesselam ile geçiren cefâkar, fedâkar sevgili eşleri Hz. Hatice annemiz peygamberimize peygamberlik geldiğinde tereddütsüz O’na inanan, O’nu teskin eden, O’na destek olan şu sözleri bize birçok şey anlatıyor: “Allah seni katiyen utandırmaz. Çünkü sen akrabalarına iyi davranır, çâresizlerin yardımına koşar, yoksulu himâye eder, mazlumun elinden tutar misafirlere ikram eder, Hak yolunda musibete uğrayanları gözetir bir insansın.
Şu sözlerin muhtevasına baktığımızda sevgili peygamberimizin ahlâkının ne ölçüde mükemmel olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. Hem bu vasıflar O’nun peygamberlik gelmeden önceki halleriydi.
Hz. Hatice annemizden sonra peygamberimizin en çok sevdiği zevcelerinden olup O’nunla dokuz sene hayat arkadaşlığı yapmış olan Hz. Aişe annemizin örnek ahlak sâhibi peygamberimiz ile ilgili şu sözlerine bir bakalım bu seferde: “Rasulullah iki şeyden birini tercih edecek olsa muhakkak onların en kolayını seçerdi. Şâyet o kolay olan şey günah bir şey ise Rasulullah ondan da insanlığın en uzak duranı olurdu.”
Hem amcasının oğlu hem damâdı olan ve neredeyse küçüklüğünden itibâren peygamberimizin yanında yetişen ve ona ilk inanan Hz. Ali (r.a) efendimiz, peygamberimiz ile ilgili şu mübârek tespitleri bizlere ne hoş mesajlar veriyor.
“O hoşlanmadığı şeyleri görmezden gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerinden bütünüyle mahrum etmezdi.”
“Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve faydasız şeyler. Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin ayıbı ve gizli yanlarını öğrenmeye çalışmazlardı.”
“Sâdece faydalı olacaklarını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Peygamberimiz konuşurken meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Kendileri susunca da, konuşma ihtiyacı duyanlar söz alırlardı.”
“Sahabeler peygamberimizin huzurunda konuşurlarken asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi peygamberimizin huzurunda konuşurken O sözü bitirinceye kadar hepsi de konuşulanları can kulağıyla dinlerlerdi. Peygamber efendimizin katında onların hepsinin sözü ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü.”
“Huzurlarında gelen gariplerin kaba saba konuşmalarına ve yerli yersiz sorularının yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Sahabeler ise onların gelip soru sormalarını çok isterlerdi.”
“Peygamber efendimiz ihtiyâcının giderilmesini isteyen birisiyle karşılaştığı zaman ona yardımcı olunuz buyururlardı.”
“Peygamberimiz ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder, haddi aşmadığı sürece hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şâyet huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa o zaman ya konuşulanı susturmak ya da meclisten kalkıp gitmekle ona engel olurlardı.”
İşte muhteşem ve mükemmel ölçüler... Ölçü belli, hedef belli… Şu mübârek Şaban ayında artık bizlere de bu kutsî ölçülere uymak düşüyor. Sünneti Rasullullah’a uyalım ve faydasını görelim inşallah. Hayırlı cumalar efendim.
Radyocular biraz biraz bu işi beceriyorlar. Görsel basında, insanları en fazla etkileyen televizyonun tüm kanallarında Nebilerin şâhı Hz. Peygamber aleyhisselâtü vesselâmı tanıtmalarını cânı yürekten arzu ediyoruz. O eşsiz Nebi; gençlere, çocuklara ve tüm insanlara korkusuzca, cesurca, doğruca anlatılmalı. O pak, kâmil, örnek peygamberin hayâtı, ucundan kıyısından değil her hâli ve her davranışı net net anlatılsın, görüşleri bildirilsin istiyoruz. Çünkü Ümmeti Muhammed’in efendisi hayâtı boyu bir tek utanılacak kare sergilememiştir.
Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselam davranışlarında hiçbir gizliliğe yer vermemiştir. Hal ve ahvâlini tüm detaylarıyla çevresindekilere hem anlatmış hem uygulamıştır. Etrâfında pervâne gibi dönen aile efradı ve yıldız şahsiyete sahip arkadaşları O’nun ahlakını en ince detaylarına kadar takip edip O’nun izinden gitmeye azâmi dikkat ve gayret sarf etmişlerdir. Bugün o güzide peygamberin hayâtını okuyup anlamaya çalışan her kişi hayâtının hangi konumundaysa O’ndan istifâde ederek yaşantısına çeki düzen verebilir. O kâmil şahsiyete sahip örnek peygamberin hayâtının her karesini kendi yaşantımıza koyarak en doğru hayat tarzını yakalayabiliriz. Bunun aksi asrımızda hep şikâyet edilen hayat şeklini ortaya koymaktadır.
İlla ‘O kutlu nebinin hayâtını örnek almalıyız,’ diyoruz. O pak ve nezih nebinin şahsiyetin inceliklerini en yakınlarındaki yüce kişilerin ağzından dinleyelim şimdide.
İşte yirmi beş yılını peygamber aleyhisselatü vesselam ile geçiren cefâkar, fedâkar sevgili eşleri Hz. Hatice annemiz peygamberimize peygamberlik geldiğinde tereddütsüz O’na inanan, O’nu teskin eden, O’na destek olan şu sözleri bize birçok şey anlatıyor: “Allah seni katiyen utandırmaz. Çünkü sen akrabalarına iyi davranır, çâresizlerin yardımına koşar, yoksulu himâye eder, mazlumun elinden tutar misafirlere ikram eder, Hak yolunda musibete uğrayanları gözetir bir insansın.
Şu sözlerin muhtevasına baktığımızda sevgili peygamberimizin ahlâkının ne ölçüde mükemmel olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. Hem bu vasıflar O’nun peygamberlik gelmeden önceki halleriydi.
Hz. Hatice annemizden sonra peygamberimizin en çok sevdiği zevcelerinden olup O’nunla dokuz sene hayat arkadaşlığı yapmış olan Hz. Aişe annemizin örnek ahlak sâhibi peygamberimiz ile ilgili şu sözlerine bir bakalım bu seferde: “Rasulullah iki şeyden birini tercih edecek olsa muhakkak onların en kolayını seçerdi. Şâyet o kolay olan şey günah bir şey ise Rasulullah ondan da insanlığın en uzak duranı olurdu.”
Hem amcasının oğlu hem damâdı olan ve neredeyse küçüklüğünden itibâren peygamberimizin yanında yetişen ve ona ilk inanan Hz. Ali (r.a) efendimiz, peygamberimiz ile ilgili şu mübârek tespitleri bizlere ne hoş mesajlar veriyor.
“O hoşlanmadığı şeyleri görmezden gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerinden bütünüyle mahrum etmezdi.”
“Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve faydasız şeyler. Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin ayıbı ve gizli yanlarını öğrenmeye çalışmazlardı.”
“Sâdece faydalı olacaklarını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Peygamberimiz konuşurken meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Kendileri susunca da, konuşma ihtiyacı duyanlar söz alırlardı.”
“Sahabeler peygamberimizin huzurunda konuşurlarken asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi peygamberimizin huzurunda konuşurken O sözü bitirinceye kadar hepsi de konuşulanları can kulağıyla dinlerlerdi. Peygamber efendimizin katında onların hepsinin sözü ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü.”
“Huzurlarında gelen gariplerin kaba saba konuşmalarına ve yerli yersiz sorularının yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Sahabeler ise onların gelip soru sormalarını çok isterlerdi.”
“Peygamber efendimiz ihtiyâcının giderilmesini isteyen birisiyle karşılaştığı zaman ona yardımcı olunuz buyururlardı.”
“Peygamberimiz ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder, haddi aşmadığı sürece hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şâyet huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa o zaman ya konuşulanı susturmak ya da meclisten kalkıp gitmekle ona engel olurlardı.”
İşte muhteşem ve mükemmel ölçüler... Ölçü belli, hedef belli… Şu mübârek Şaban ayında artık bizlere de bu kutsî ölçülere uymak düşüyor. Sünneti Rasullullah’a uyalım ve faydasını görelim inşallah. Hayırlı cumalar efendim.