Şaban ayının bu güzel günlerinde O Âlemlerin Övüncünü yazıyoruz bildiğiniz gibi. Yüce Rabb’in ayı Receb’i geride bıraktık. Şimdi de ümmetin ayı Ramazan’a hazırlık mesâbesinde olan Rasûlümüzün ayı Şaban ayındayız. Bu ayda O güzel peygambere çokça salavatlar göndermeliyiz. O’na salâtu selam getirmek O’na olan vefâmızın bir gereğidir.
O’na salâtu selam getirmek, O’nun peygamberliğine duyduğumuz sevincin ifâdesi, O’nun bize sunduğu iki dünya saadeti müjdesine karşı bir teşekkür mesâbesinde iken ayni zamanda O’nun bizlere bildirdiği kutsî fermanlara olan inancımızın, iteatimizin ve biatımızın tazelenmesi anlamındadır.
O’na salâtu selam getirmek, O’na olan ahidlerimizin yenilenmesi ve dahi O’nun ümmeti arasında olmamızın mutluğunun yansımasıdır. Bizi de; “Dahil et Yâ Rasulallah” demektir. Biz de; “Tıpkı ashâbın gibi her dâim Sen’in yanındayız.” demektir. “Bizi de nur halkanın içine al.” Demektir. Bu dilek ve temenniler, O’nun ümmeti için talep ettiği kurtulma, affedilme niyâzının içine girmektir. O’nun engin şefkat ve merhametine sığınmaktır. Bu sebeple bizim her dâim O’na muhtaç olduğumuz bilincinin zinde tutulmasının izahıdır salâtu selamlar.
O’na salâtu selam getirmekle, O’nun büyüklüğünü kabullenip kendi küçüklüğümüzü, acziyetimizi idrak etmiş oluyoruz. O’nun nur halkasına dâhil olma isteğiyle şefaatine tâlip olma azmimizi diri tutuyoruz, demektir. Bilmeliyiz ki, O’nsuz olmaz. O bize cennet vizesidir. Biz tüm güzellikleri O’nunla kavradık, güzeli O’nunla tanıyıp öğrendik. Zira güzelin kendisi O aleyhissalâtu vesselam’dır.
Yüce Kur’ân’u Azûmuşşân’da buyrulur ki: “Allah ve melekleri Peygambere hep salât ederler. Ey mü’minler, siz de O’na salât edin ve samimiyetle selam verin.” (Ahzab, 56) O sevgili Rasûle Hz. Allah ve melekler salâtu selam ederken bizim de en kalbî şükranlarımızın ifâdesi olarak içtenlikle bilhassa içinde bulunduğumuz şu Şaban ayında salavatlar getirmemiz gerekir. Salâtu selam getirmek, Kâinâtın İncisini hatırlamak demektir. Müslümanlar olarak O’nun bizlere ulaştırdığı kâmil hükümlere riâyet ederken de bir yönüyle O’na olan bağlılığımızı göstermiş oluyoruz. Gün içinde hayâtımızda işlediğimiz her bir sünnet aslında O’nu hatırladığımızın, hayâtımızın mihenk taşına O’nu koyduğumuzun ifâdesidir.
Bizler O’na olan şükranlarımızı sâdece salavatlar getirmekle değil ezan ile kamet ile namazla, teşehhüdlerde de göstermiş oluyoruz. Dilimizin her vakit O’nun ismi cemîliyle ıslak olması, hayâtmızın O’nun sünnetleriyle ihya olması, idrak edene târifi imkansız bir lezzettir. İşte içinde bulunduğumuz Rasûlün ayı, bu hissi yaşamamız adına bulunmaz bir zemindir. Müminleri “muhabbeti Rasûllullah’a eriştirecek hazları yaşatmak Şaban ayında keşke bizlere nasip olabilse. Bizleri ‘Mârifetullâh’a taşıyacak olan bu şanlı basamaktan çıkabilmek için gayretler sarf etmeli.
Şuurla, inançla, bilinçle, içtenlikle çekeceğimiz salavâtı şerifeler bizi şu mübârek Şaban ayında bir rahmet iklimine taşısın inşaALLAH. Bu salavatlar ile birlikte pratik yaşantımıza koyacağımız her bir sünneti seniye O’nun merhametinin, sevgisinin, adâletinin, doğruluğunun bize yansıması olarak geri dönsün. Böyle yaptığınız takdirde inanın, O’ndaki engin güzelliklerin kendi şahsınıza taşındığını hayretle müşâhade edeceksiniz. O’ndan her boyutla nasiplenmemek büyük bir kayıptır. O’nsuz bir dünya güzelliklerden yoksun bir dünyâdır. Eğer güzelliklerden en kâmil şekilde istifâdeyi diliyorsanız illa da O’nun rahmet iklimine girmelisiniz.
Ayni zaman salatu selam başlı başına bir duadır. Rabb’im o duânın içerisine bizleri de dâhil etsin. Allâhümme Salli alâ Seyyidinâ Muhammed.