İlâhi af ve mağfiretin yağdığı Allâh’ın ayı olan Recep Ayı’nı bitirdik. Bu ayda kendisi adına yapılan istiğfarlarla temizlenen kalpler ve arınan ruhlar Sevgili Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın ayı olan Şaban Ayı’na erişti. Şükürler olsun. Hepimizin Şabânı Şerifi mübârek olsun. Hayırlı kazanımlar elde edilmesine vesile olsun inşaALLAH.
Üç ayların ikincisi olan Şaban, kelime itibarıyla ‘dağılan’, ‘saçılan’ mânâlarına gelir. Bir rivâyete göre Efendimiz aleyhisselam Şaban Ayı’nda Ramazan için pek çok hayır dağıldığı için bu aya bu ismin verildiğini ifâde eder. Şaban Ayı içerisinde çok önemli kandil olan Berat Kandili vardır. Şaban ayını dolu dolu daha canlı ve verimli bir şekilde yaşamak için gönül dünyâmızda mânevi hamleler yapmamız ne güzel olur! Yaşadığımız asrın kirlerinden arınmamız için buna ihtiyâcımız olduğunu düşünüyoruz..
Bu güzel ayın bitiminde Ramazan gibi güzellikleri engin, sevapları bol muhteşem bir aya gireceğiz Rabb’imiz izin verirse. Ömür takvimleri bizleri mecbûri âkıbete doğru gün gün yaklaştırırken vakti doğru değerlendirmenin zarûretini de bize hatırlatıyor. Bu sebeple içinde bulunduğumuz bire on sevap getirileri olan günler kaçırılmamalı kanaatindeyiz. Nasıl değerlendirme husûsundaki fikirlerimiz siz değerli okuyucularımızla paylaşmak arzu ediyoruz:
Efendimiz aleyhisselâm’ın ayı olarak değerlendirilen Şaban Ayı’nda O güzeller güzelini daha yakînen tanımak için hayâtını anlatan bir kitap seçip ay boyu onu okuyabiliriz. Bilenler dahi O’nu farklı bir bakışla değerlendirmek adına farklı kitaplar okuyabilir. O’nun sünnetlerinden on tânesini seçerek büyük bir özenle ailece o sünnetleri pratik hayâtımıza koyabiliriz. Daha çok oruçlar tutarak O’na benzeyebiliriz. Nafile ibâdetlerimizi ve Kur’an okumalarımız çoğaltabiliriz. Geceleri seher vakitlerinde kalkıp teheccüd namazları kılabiliriz. Ve O yüce Rabb’in Sevgilisine çokça salâvatı Şerifeler getirebiliriz bu ayda. Özellikle de salavatı Şerifeler üzerinde durmak istiyoruz:
Tesbihatlar içerisinde Sevgili Peygamberimiz aleyhisselâm’a salâtu selam getirmek ayrı bir güzelliktir. Kişi derdine, sıkıntısına Rabb’inden gayrı ancak O güzel insanı ortak edilebilir. O sallallâhu aleyhi vesselam, âlemlere rahmet olarak gelmiş bir ümit pınarıdır. Bunalan ruhlar O’nun ismiyle durulur ve O’nun hayâtını okuyarak zorluklar, ümitsizlikler, meşakkatler içerisinde olan insan, sıkıntıları ümitle, huzurla nasıl aşacağını öğrenerek rahatlar. O gönülleri aydınlatan bir güneş, karanlıklara inen bir nur idi. Yanık yürekler, yaralı ruhlar, ağlayan kalpler O’nda şifa bulurdu. O’nun ismi ve O’nun hayâtı üzüntüleri sevince, günahları sevâba, kederleri neşeye, sıkıntıları güzelliklere dönüştürür. Çünkü O güzelliklerin şâhikasıydı.
O’nun ismini anmanın mümin kişiye birçok faydası vardır. “Bir gün Resûlullah sevinçli olarak geldi. Kendisine: ‘Sizi sevinçli görüyoruz!’ denilince, şöyle buyurdular: ‘Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: ‘Ey Muhammed! Rabb'in diyor ki: ‘Sana salât eden herkese benim on rahmette bulunmam, selâm eden herkese de benim on selâm etmem sana (ikram olarak) yetmez mi?”
Efendimiz aleyhissalâtü vesselam buyuruyor: ‘Üzerime Salavât-ı Şerife getiren kimseleri melekler rahmetle anar, meleklerin rahmetle andıkları kimseyi, Allah (c.c.) affeder. Allâh'ın affettiği kimse için bütün varlıklar rahmet okurlar.’ ‘Üzerime Cuma günü veya gecesi yüz defa Salâvat okuyan kimsenin yüz türlü hâceti kabul edilir.’ ‘Üzerime getirilen Salâvat sırat üzerinde bir nurdur.’ ‘İnsanların bana en yakını üzerime en çok Salâvat getirenidir.’ ‘Allâh'ın yeryüzünde gezen melekleri vardır. Ümmetimin üzerime getirdikleri Salâtü selamları bana ulaştırırlar. Getirdikleri Salâtü selam bana ulaşır ulaşmaz ben de onlar için istiğfar ederim.’ ‘Üzerime Salavat getirenlere kıyâmet günü şefaatçi olurum. Salavat getirmeyenden ise uzağım.’
Cenâb-ı Hak yüce kitâbında bizzat kendisinin ve meleklerinin O güzel Peygambere salâtu selam ettiklerini bildirmektedir. Bu gerçek bize çok önemli bir örnek teşkil eder: “Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salavat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” Allah Teâlâ’nın salâvatı, rahmet ederek peygamberinin şânını yüceltmek anlamındadır. Meleklerin salâvatı ise hem Peygamber’in şânını yüceltmek, hem de müminlere bağış dilemektir. Müminlerin salâtı da duâ anlamındadır. Cenâb-ı Hak tüm müminlerin peygamberlerine salat ve selam getirmelerini emretmekte ve O’na saygı göstermelerini istemektedir. ‘Allahümme salli alâ Muhammedin’ demek salat, ‘Esselâmü aleyke eyyühen-nebiyyü’ demek selamdır. Peygamberimizden rivâyet edilen çok sayıda salavâtı şerife vardır. Bunları okuyarak, çokça salat ve selam getirmek, sevgili Peygamberimizin sevgisinin kazanılmasına ve şefaatine erişilmesine vesiledir.
Dertlere devâ, gönüllere şifa olan iki âlemin en mükemmel insanı Peygamber efendimize salâtu selam getirmenin âyet ve hadîsi şeriflerde bildirildiği üzere pek çok faydaları vardır. Bunları Allah dostları kısaca şöylece belirtirler: Salavâtı şerife, bahsedilen âyette ifâde edildiği üzere Cenâb-ı Hakk’ın emrine itâattir. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e yakın olmanın en güzel ve en kolay yolu ona salavat getirmektir. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, kendisine salât okuyana karşılık vererek mukâbelede bulunur. Her salât getirenin ismi, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e arz edilir. Salât ü selâm okuyan kimse, Allah ve Rasûlü’nün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih ettiğinden, O’nun ahlâkıyla ahlaklanmada seviye alır, kötü ahlaktan kurtulur, fazîlete erer. Rasûl-i Ekrem’in kendisine olan muhabbeti arttığı gibi, onun da Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem’e olan muhabbeti devam eder ve katlanarak artar.
Salavât, günahların affedilmesine vesîledir. Allâh Teâlâ’nın Rasûlullâh sallallâhu aleyhi vesellem ile bize ihsan ettiği lütuflar, sayıya gelmeyecek kadar fazla olmasına rağmen, salât ve selâm ile Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in üzerimizdeki hakkını çok az da olsa ödemeye çalışmış oluruz. Ayni zamanda salavat Allâh Teâlâ’nın rahmetinin üzerimize inmesine vesîledir. Salavat unutulan sözün hatırlanmasına da sebep olur. Salavat duâların kabûlüne vesîledir. Yine salavat kıyâmetin o zor gününde arşın gölgesinde gölgelenmeye sebeptir. Hâcetleri bitiren söyleyeni cennetle müjdeleyen salâtu selâm ne kadar çok okunursa kişiyi o kadar çok kazançlı çıkarır. Bu niyetle her mümin, özel duâlarında redde uğramayan salavatla başlar, salavatla bitirirse iki makbul duâ arasına alınan duâların kabul olacağı ümit edilir.
Şaban ayımız ve Cuma günümüz hayırlı olsun. Lâyıkıyla değerlendirmeyi Rabb’imiz nasip etsin efendim. Duâlarda buluşalım inşaALLAH…